Aktüel
28 maddede Gazze için ne yapılabilir?
Gazze'deki soykırıma karşı tepki vermek yetmez; fikrî, siyasî ve fiilî mücadele şart. Türkiye’nin tarihî sorumluluğuna uygun olarak, STK’lardan medyaya, eğitimden ekonomiye her alanda topyekûn bir seferberlik zamanı. Yardım gemilerinden ideolojik netliğe kadar uzanan bir yol haritasıyla sizler için 28 maddelik kapsamlı bir mücadele planı hazırladık.
Gazze'deki soykırıma karşı tepki vermek yetmez; fikrî, siyasî ve fiilî mücadele şart. Türkiye’nin tarihî sorumluluğuna uygun olarak, STK’lardan medyaya, eğitimden ekonomiye her alanda topyekûn bir seferberlik zamanı. Yardım gemilerinden ideolojik netliğe kadar uzanan bir yol haritasıyla sizler için 28 maddelik kapsamlı bir mücadele planı hazırladık.
İslâmî Dünya Görüşüne Dayalı Aksiyon Planı Kurulmalı
Müslümanların gayri İslâmî paradigmaların (liberalizm, evrensel hukuk, demokrasi vs.) rüzgârında sürüklenmesi yerine, kendi özgün dünya görüşlerine göre sistemli bir fikir ve aksiyon çerçevesi oluşturulmalı.
Teklif Üreten Nesiller Yetiştirilmeli
Kuru muhalefet ve reaksiyonların ötesine geçilerek, çözüm odaklı, kendi kavramlarıyla düşünen ve yaşayan bir gençlik inşa edilmeli. Şikâyet değil, teklif konuşmalı.
Yerli Üretim ve Yatırım, Küresel Sömürü Kıskacından Kurtarılmalı
Türkiye'de yerli üretim yapan firmalar, Siyonist Yahudi sermaye ve uluslararası şirket ağlarının finansal tahakkümünden kurtarılmalı, millî ve ahlâkî temelli bir ekonomi modeliyle desteklenmeli. Bu alanda alternatif üretim ve ticaret yapıları oluşturulmalı. Sömürüye açık, yönlendirmeye müsait ekonomi düzeni yerine, ümmetin değerleriyle uyumlu bir iktisadî sistem inşa edilmeli.
Sahici Dayanışma Kanalları Kurulmalı, Maddî Yardımlar Kurumsallaştırılmalı
Filistin için yapılan yardımlar bireysel kampanyalarla sınırlı kalmamalı; şeffaf, sürekli ve etkili bir ekonomik destek mekanizması inşa edilmeli.
Aksiyon ve İdeoloji Arasında Uyum Sağlanmalı
Filistin davasını sahiplenirken, aynı anda Batı paradigmasına ait hayat tarzlarını devam ettirmekten vazgeçilmeli. İnanç, yaşam tarzı ve mücadele arasında tutarlılık kurulmalı.
İslâmî Liderlik Modeli Yeniden İnşa Edilmeli
Müslüman coğrafyalarda liderlik boşluğu giderilmeli. Türkiye bu noktada, İslâm dünyasının merkezi aktörü olarak tarihî misyonunu hatırlamalı ve üstlenmeli.
İzzeddin El Kassam Gibi Şahsiyetler Rol Model Olarak Tanıtılmalı
Gençliğe Filistin direnişinin İslâmî kökenleri anlatılmalı. İzzeddin el Kassam gibi direniş öncülerinin hayatı; Filistinli şairlerin, sanatçıların ve mücahitlerin hikâyeleri sistematik biçimde gençlere anlatılmalı. Bu yönde okuma listeleri, kısa film projeleri ve belgeseller desteklenmelidir.
Antisemitizm Kalkanı Deşifre Edilmeli
Akademide ve medyada antisemitizm kavramının Siyonist zulmü perdelemek için nasıl kullanıldığı ifşa edilmeli. Kavramlara karşı kavram geliştirilmeli.
İslâmî Eğitim Sistemi Talep Edilmeli
Filistin’deki zulmün temelinde Batıcı seküler sistemlerin olduğu hatırlanarak, yerli ve inanç temelli bir eğitim düzeni talep edilmeli ve kurulmalı.
Gazze'ye Destek, Ümmet Bilincinin Tazelenmesine Vesile Olmalı
Gazze için yapılan her faaliyet, ümmet şuurunun, kardeşliğin ve müşterek sorumluluk duygusunun yeniden inşasına hizmet etmeli.
Devlete Baskı, Topluma Mahalle Baskısı Kurulmalı
Sadece devletten beklemek yerine, toplumda duyarlılık üretilecek baskı alanları oluşturulmalı. Düşmanın medeni görünümlü vahşeti karşısında “ahlâklı duruş” yetmez; “net saflaşma” olmalı.
Cihad ve Direniş Kavramları Güncellenerek Sahici Anlamıyla İhyâ Edilmeli
Mücadele ruhu, pasif iyi olma anlayışından çıkarılmalı; aksiyonun ve özverinin merkezde olduğu bir hayat anlayışı benimsenmeli.
Sistemli Bir Devlet ve Rejim Modeli Üzerine Çalışmalar Yapılmalı
Filistin davası, içi boş sloganlarla değil, somut bir devlet ve sistem teklifiyle desteklenmeli. Başyücelik gibi yerli yönetim modelleri tartışmaya açılmalı.
Gazze ile Birlikte Mücadele Edilmeli
Yardımcı değil, omuz omuza mücadele eden bir anlayış benimsenmeli. Gazze’nin şahsında aslında tüm İslâm coğrafyasının özgürlüğü için mücadele verildiği unutulmamalı.
Filistin Meselesi, Duygusal Değil Sorumluluk Temelli Ele Alınmalı
Gazze’ye bakıp da gönlümüzde bir yakınlık, bir kardeşlik hissi uyanmıyorsa; bu, sadece merhamet yitimine değil, inançta ve insanlıkta bir kırılmaya da işaret eder. İmanî bir vecibe olarak mazluma el uzatmak, özgürlük iddiasının da hakikat ölçüsüdür.
Tüketim Tercihlerimizde Ahlâkî ve Siyasi Şuur Geliştirilmeli
Günlük alışverişlerden dijital platformlara kadar bireysel tercihler, farkında olunmadan Siyonist yapıları besleyebiliyor. Hangi platformun, hangi ürünün, hangi reklamın nereye hizmet ettiğini öğrenmek, sade bir protesto değil, ahlâklı bir duruşun da gereğidir.
Zulmü Görmeyen Gözlere Karşı Toplumsal Baskı Arttırılmalı
“Gazze’de ne oluyor ki?” diyen duyarsızlığa karşı güçlü bir mahalle baskısı kurulmalı. Bilinçlendirme faaliyetleri vicdan uyandırmaya da yönelmeli.
Yerli ve Bağımsız Medya Kuruluşları Güçlendirilmelidir
Siyonist ve Batı merkezli medya düzenine karşı yerli yayın organları yalnız bırakılmamalı, desteklenmeli. Hem dijital hem geleneksel mecralarda Filistin ve İslâm dünyasına dair hakikati yansıtan haber ağları kurulmalı, güçlendirilmelidir. Sinema, edebiyat, müzik gibi alanlarda Yahudi’nin dünyaya verdiği zararlar anlatılmalı, propaganda ağı genişletilmeli.
Kurumsal Çapta Boykot ve Baskı Girişimleri Örgütlenmeli
Tüketici toplulukları, sendikalar, belediyeler ve sivil yapılar birleşerek organize boykot kampanyaları başlatmalı. Sadece bireysel düzeyde değil, toplu reflekslerle hareket edilmeli. Lobi faaliyeti sadece onlara ait olmamalı; bizim de Gazze için örgütlü reflekslerimiz olmalı.
Vicdan Sahibi Gayrimüslimlerle Temas Artırılmalı
Filistin davası yalnızca Müslümanların değil, insanlığın meselesidir. Gazze’deki vahşeti gören Batılı aydınlarla, vicdan sahipleriyle iletişim kurulmalı, küresel çapta yeni bir dayanışma dili geliştirilmeli.
İslâmî İnkılâbın Yolu, Filistin’de Açılacak Bir Cepheyle Başlar
Gazze meselesi bir “sosyal yardım” konusu değil, bir inkılâbî eşiktir. Kudüs yolunun İstanbul’dan geçtiği bilinciyle hareket edilmeli. Bu dava, Türkiye'nin ruhunu, yönünü ve tarihini yeniden kuşanma davasıdır. Filistin, her yerden kazanılacak bir savaştır.
Gazze İçin Sadece Yardım Değil, Müdahale Gerekir
Hukuk, diplomasi, medya ve kamuoyu çalışmalarıyla yürütülen her faaliyet bu cepheyi tahkim etmeli; düşmanı sıkıştıran, mazlumu ayağa kaldıran etkili bir basınç hattı oluşturmalıdır.
Devlet ve Sivil Güçler Arasında İşbölümü Şarttır
Türkiye'nin resmî kurumları uluslararası düzlemde diplomatik baskıyı artırırken, sivil toplum; medya, kültür, ekonomi ve toplumsal bilinç alanlarında devreye girmelidir. Bu çok katmanlı mücadele, ancak devleti merkeze alan fakat tüm toplumu seferber eden bir anlayışla başarıya ulaşır.
Fiilî ve Fikrî Önderlik Kurulmalı
Gazze üzerinden yeniden ortaya çıkan bu tarihî dönemeçte, Türkiye’nin lider ülke rolü basit bir hamaset değil, ciddi bir iç yapılanma ve dış yönelim gerektirir. Yalnızca mesaj vermekle değil, fiilî ve fikrî önderlik kurmakla bu vazife yerine getirilir.
Özgün Diplomasiler Kurulmalı
Filistin davası, sadece Arap Birliği’ne veya İslâm İşbirliği Teşkilatı’na bırakılamaz. Alternatif diplomasi zeminleri, Türkiye merkezli yeni diplomatik bloklar ve ittifaklar oluşturulmalı.
“Halkın Müdahalesi” Doktrini Geliştirilmeli
Siyasi elitlerin sessiz kaldığı ya da gaflet içinde olduğu durumda, halkların baskı gücünü harekete geçirecek modeller oluşturulmalı. Gazze, bu noktada milletlerin iradesiyle şekillenecek bir hareketin laboratuvarıdır. Bu model daha sonra Doğu Türkistan’dan Afrika’ya kadar yayılabilir.
Kendi Literatürümüz İnşa Edilmeli, Kavramlarımız Evrensele Taşınmalı
Batı literatürünün millete dayattığı kavram kalıplarından çıkılmalı; İslâmî dünya görüşüne dayalı özgün kavramlar geliştirilmeli ve bu kavramlar dış dünyaya da empoze edilmelidir. Bu, hem fikrî bağımsızlık hem de evrensel etki gücü için
Türkiye'deki STK’lar Yardım Gemileriyle Fiilî Müdahalenin Öncüsü Olmalı
Birçok ülkede sivil toplum kuruluşları ve aktivistler, Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için deniz yoluyla yardım gemileri organize ederken; Türkiye’deki STK’ların bu alandaki pasifliği dikkat çekmektedir. Oysa Türkiye, hem jeopolitik konumu hem de toplumsal duyarlılığıyla bu alanda öncülük edebilecek durumdadır. Türkiye merkezli STK’lar, aralarındaki rekabet ve dağınıklığı bir kenara bırakarak, güç birliği içinde büyük yardım gemileri organize etmeli; hem sembolik hem fiilî olarak diğer yardım girişimlerine destek mahiyetinde yeni girişimlerin önünü açmalıdır. Bu adım, yalnızca insani bir yardım değil, aynı zamanda Gazze ablukasına karşı kolektif bir irade ve halkların müdahalesi niteliğinde olacaktır.