Gündem
Ebu Cehil’in torunları kininizde boğulun! Allah'ın nurunu kininizle söndüremezsiniz
Milletin mukaddes değerleriyle kavgalı olan seküler azınlığın, İslam alerjisi sürüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı ve cuma günleri irad edilen hutbelerde verilen İslami bilgiler ve şer’i kuralları eleştiren Ebu Cehil’in torunları, ‘Hepi topu içtiyse iki kadeh rakı içiyor; o da mı olmasın’ diyerek, haramlardan uzaklaşılması tavsiyelerine karşı çıktılar.
SEBAHATTİN AYAN İSTANBUL
Milletin mukaddes değerleriyle kavgalı olan ve Müslümanlarla baş edemeyeceğini anlayan seküler azınlığın, İslam alerjisi sürüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı ve cuma günleri irad edilen hutbelerde verilen İslami bilgiler ve şer’i kurallar, seküler azınlığı rahatsız etti. Aralarında geçtiğimiz gün okunan hutbe konusunda rahatsız olan Özlem Gürses, Neşvin Mengü ve fondaş gazeteler, Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Kur’an-ı Kerim, hadis, sünnet, kıyas ve icma’yı esas alarak hazırladığı hutbeler üzerinden İslami değerleri yıpratmak için kolları sıvadı.
CUMHURİYET ALLAMELERİ
Diyanet’in geçtiğimiz gün Cuma namazına gelenlere okuduğu hutbedeki “Tatilde harama başvurmayın” uyarısı, gazeteci Özlem Gürses’in hedefi oldu. Gürses, “Nasıl ya, hutbe diye bunu yapmışlar ya… İnanılır gibi değil insan utanır bunu hutbe diye okumaktan. Diyelim ki Diyanet bir hataya düşmüş bunu göndermiş size, okuma ya… Sen ki Allah’tan korkan bir imamsın şöyle bir zamanda şu hutbe okunur mu? Bir inisiyatif kullan he de geç yani başka bir dua oku” sözleriyle hutbeyi çarpıtırken Youtuber Nevşin Mengü ise “Ya zaten millet 11 hatta 11.5 ay deliler gibi çalışıyor. Her hafta tatil mi yapıyor? Zaten Türkiye’nin çoğunluğu tatilde anasının, babasının, akrabasının yanına gidiyor, köye gidiyor, memlekete gidiyor. Ne oluyor? Hepi topu içtiyse de iki kadeh rakı içiyor, o da mı olmasın?” şeklinde skandal ifadeler kullandı.
FONDAŞ MEDYA KARALAMA ÇALIŞMASINI SÜRDÜRÜYOR
Her fırsatta Diyanet İşleri Başkanlığı’na çamur atan ve yalan haberlerle kendi okuyucusunu dolduruşa getiren fondaş medya ise yaptığı haberlerle adeta pes dedirtti. Son günlerde Koç Holdingle arası bozuk olan ve reklam alamayan Sözcü gazetesi, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın kızının geçmişte yaptığı sosyal medya paylaşımlarını yeniden haberleştirirken çikolata kutularında rüşvet alan Cumhuriyet gazetesi ise İslami değerlere yönelik sert ve tehlikeli ifadeler kullanan Prof. Dr. Şahin Filiz’den görüş alarak karalama çalışması yaptı.
VESAYETÇİLERİN SON ÇIRPINIŞLARI
Konuyla ilgili gazetemize konuşan Din-Bir-Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir, “Vesayetçi gruplar, Türkiye’de İslam’ı kendi kontrolleri altında asimile etmek ve inanç kimliği üzerinde etkili olmak amacıyla uzun süredir çalışmalar yürütüyordu. Bu süreçte belirli bir aşamaya gelmişken, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hassasiyet göstererek, İslam’ın özü ve inanç kimliğine yakışır şekilde Allah’ın hükmü olan Kur’an’ın hayatın merkezinde yer alması gerektiğini vurgulayan mesajları, bu grupları rahatsız etti. Çünkü bu söylemler, onların İslam’ın bu ülkede gelişmesini engellemeye yönelik projelerinin önüne geçti. Biz yanıldık mı? Hayır. Bu tepkiler, doğru yolda olduğumuzun göstergesidir. Gençlerimize verilmesi gereken mesajlar en güzel şekilde verildi ve bu da onları huzursuz etti. Zira sistemin kuruluşundan bu yana inanç kimliğinin ne kadar yaşanacağına, toplumun ekonomik ve sosyal alanlarda ne kadar var olacağına onlar karar vermek istiyordu. Son yirmi yılda bu hakimiyetleri adım adım kırıldı ve kırılmaya devam ediyor. Artık bu durum, onların son çırpınışlarıdır. Öyle bir noktaya geldiler ki, bugünden sonra daha da itibar kaybedecekleri açıktır. Biz ise halkımızı, gençlerimizi ve ailelerimizi uyarmaya; İslam’ın özünü yaşatma ve yayma noktasındaki mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
SAHİPLERİ BU ŞEKİLDE YÖNLENDİRİYOR
Diyanet-Sen Genel Başkanı Ali Yıldız ise “bunlar bizim için yabancı konular değildir. Yani, belli çevrelerdir bunlar. Milletin ortak değerleri söz konusu olduğunda, bu çevreler her türlü eleştiriyi yapmakla, çemkirmekle görevlendirilmişlerdir. Bu tip yapılar, sahipleri tarafından bu şekilde yönlendirilmektedir. Dolayısıyla artık bunlar kabak tadı vermeye başladı. Bu süreçten sonra bunları muhatap almak veya dikkate almak doğru değildir, biz buna inanmıyoruz. Yıllardır kurumsal olarak bu anlayışla mücadelemiz devam ediyor. Amaçları farklı olduğu için kişiler ve kurumlar üzerinden milletimizin ortak değerlerine saldırıyorlar. Bu nedenle millet tarafından da kabul görmüyorlar, meşruiyet bulamıyorlar. Bu kişiler kendi dehlizlerinde ve karanlıklarında boğulup gideceklerdir. Biz de Diyanet Sen olarak, ortak değerlerimize yapılan bu saldırılar karşısında her zaman duruşumuzu net olarak ortaya koyduk. Bu tür eylem ve söylemler bu topraklara ait değildir. Ayrıca bunların sahiplerini de tanıyoruz” dedi.
YASAL DÜZENLEME YAPILMALI
İslam’a, dini ve milli değerlerimize hakaret için yasal düzenlemelerin şart olduğuna değinen Yıldız, “Yasal düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Daha önce de bu konuyu dile getirdik. Herkes fikrini söyleyebilir, herkes değerlendirme yapabilir. Ancak hiç kimsenin bu milletin ortak değerlerine, dinine, kültürüne, tarihine, bayrağına hakaret etme veya küfür etme hakkı yoktur. Bu nedenle yasal düzenlemeler neyi gerektiriyorsa yapılmalıdır” diye konuştu.