Dünya
ABD İran’a Irak’ta alan açtı!
Gazeteci Muhammet Kurşun, ABD’nin Irak’ta kendi politikalarıyla güçlendirdiği İran yanlısı Haşdi Şabi’nin artan etkisi ve bunun yarattığı güvenlik, siyasi ve mezhepçi sorunları Fokus+ için inceledi.
Gazeteci Muhammet Kurşun, ABD’nin Irak’ta kendi politikalarıyla güçlendirdiği İran yanlısı Haşdi Şabi’nin artan etkisi ve bunun yarattığı güvenlik, siyasi ve mezhepçi sorunları Fokus+ için inceledi.
Irak’ta 1991’deki Birinci Körfez Harbi’nden sonra değişmeye başlayan, 2003’te Saddam’ın devrilmesi ve 2014’te DAEŞ’in ortaya çıkmasıyla yeniden oluşan dengelerde ibre sürekli İran’dan yana oldu ve o ülkenin kuruluşundan sonra yönetimden dışlanan Şii kesim ipleri eline aldı.
ABD’nin Irak politikası da -bilinçli ya da farkında olmayarak- İran’ın bu ülkeye yönelik emellerine hizmet etti ve mevcut varlığını, gücünü Washington’a borçlu olan Haşdi Şabi’nin dizginlenmesi ABD’nin şu anki Irak politikasının önceliği haline geldi. ABD Haşdi Şabi’nin Irak’ın resmi/yasal askeri gücü olması için hazırlanan tasarıyı engellemek istiyor ancak iş işten geçti ya da atı alan Üsküdar’ı geçti diyemesek de ABD’nin bu konuda çok geç kaldığını söyleyebiliriz.
ABD politikaları İran’a Irak’a alan açtı
Washington, Haşdi Şabi gerçeğine geç uyandığı için mi bu dosya böyle çetrefilli bir hale geldi yoksa hakikaten de birilerinin iddia ettiği gibi ABD ile İran arasındaki perde arkası diplomasisinin bir sonucu muydu bilemeyiz. Bunu yorumlayacak olanlar siyasetçiler ve devlet adamlarıdır fakat İran’ın neredeyse çeyrek asırdır bölge genelinde yayılması, Suriye, Lübnan, Yemen ve Irak’ta askeri alanda iyice kök salması ABD’yi rahatsız etmedi ve Washington buna karşı özellikle Irak’ta herhangi bir adım atmadı. Aksine istisnasız attığı tüm adımlar Tahran’ın bu amacına hizmet etti.
ABD 2003’te Irak’a girip Saddam’ı devirdikten sonra Baas’tan kalan Irak Ordusunu da tamamen dağıtması İran’a milis güçler üzerinden Irak askeri yapısına girmesi, daha sonra da hakimiyet kurması için kapıları sonuna kadar açtı.
ABD, “cihatçı/selefi” olarak nitelendirilen yapılara ve Saddam’ın yıkılmasına o kadar kilitlenmişti ki büyüyen İran tehlikesini ve İran’ın Irak’a dair asırlık hayallerini ya görmezden geldi ya da işine öyle geldi. Belki de İran’ın Irak işgali için bu kadar iştahlı, teşvikkar ve yardımcı olmasının sebebi de buydu. Çünkü Saddam, İran’ın Ortadoğu’daki emelleri için büyük bir engeldi ve ivedilikle ortadan kaldırılması gerekiyordu. Yani 2003’teki Irak işgalinde ABD ile İran arasında hiçbir ihtilaf yoktu ve tam bir amaç birliği hasıl olmuştu.