AKİT MENÜ

Dünya

Batı'ya güvenen hüsrana uğrar

İmparatorluklarını kan ve gözyaşının üzerine kuran küresel emperyalistlere güvenen ülkeler hüsrana uğruyor. Batı’lı ülkelerin teşvikiyle turuncu devrim sürecine girerek, Rusya’ya meydan okuyan ve “Biz NATO’ya gireceğiz” diyen Ukrayna, Rusya’nın işgali sonrasında ortada bırakıldı. Silah göndererek, savaşı zamana yayan ve yüz binlerce Ukraynalının hayatını kaybetmesini sağlayan ABD ve Avrupa ülkeleri, ‘nadir elementler’ başta olmak üzere, çöktükleri Ukrayna’yı Rusya’ya sattı.

Haber Merkezi

Sebahattin Ayan  İstanbul

Devletlerini kan ve gözyaşının üzerine kuran küresel emperyalizme güvenen ülkeler hüsrana uğruyor. Washington’da Ukrayna krizi üzerine düzenlenen toplantıda dile getirilen sözler, Batı’ya güvenmenin sonuçsuz kalacağını bir kez daha gündeme taşıdı. Aynı inanca ve dile sahip Rusya’ya karşı ABD’nin desteklediği haçlı ittifakına güvenen Ukrayna lideri Zelensky, neredeyse ülkesini kaybederken; Trump’a bel bağlayan Avrupa devletleri ile de istediğini alamadı. Batılıların, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve doğal kaynaklarını hedef alması ülkeyi adım adım parçalamaya götürdü. Benzer bir oyun Filistin topraklarında sergileniyor. Türkiye’nin ise son 20 yılda savunma sanayinde attığı atılımlar, içeride ve dışarıda aldığı siyasi kararlar, emperyalist oyunları bozdu. Darbe girişimleri, ekonomik saldırılar ve terör üzerinden yürütülen senaryolara rağmen istikrarlı duruşuyla küresel dengelerde güç kazandı. Akit’e konuşan uzmanlar, Batı’nın ipiyle kuyuya inilmemesi gerektiğini vurguladı.

UKRAYNA’YI YÜZÜSTÜ BIRAKTILAR

Güvenlik ve Dış Politika Uzmanı Dr. Ayhan Sarı şunları dile getirdi: “Uluslararası ilişkiler dersinde, bir devletin neden başka bir devlete özellikle güvenlik konusunda tamamen bel bağlamaması gerektiğini anlamak için Ukrayna vakasına bakmak yeterlidir. ABD’nin, İngilizlerin, Soros’un ve AB’nin teşvikiyle Turuncu Devrim sürecine girdi, Rusya’ya meydan okudu. Bugün işgalle karşı karşıya kaldı. Gelinen noktada Amerikalılar ‘Bu savaşı bitir, kaybettiğin toprakları ver, karşılığında biz de yardımlarımızı alırız’ diyor. Avrupalılar ise ‘Biz senin yanındayız ama bazı toprak tavizleri verebilirsin, barış gücü getirelim ya da savaşa devam et’ diyerek sahte bir destek sunuyor. Yıkımı Ukrayna üstleniyor ama Batı elini taşın altına koymuyor. Eğer Türkiye altyapı ve savunma yatırımlarını yapmamış olsaydı, Suriye’deki duruşunu güçlendirmemiş olsaydı, Batı’nın gözünde Ukrayna’nın durumuna düşebilirdi!”

BATIDAN DOST OLMAZ

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu da, şunları dile getirdi: “Ayıdan post, Batı’dan dost olmaz. Yüzyıl önce Osmanlı’ya ihanet eden çok küçük bir Arap kesimi vardı. Onlara 22 devletten oluşan bir Arap omurgası kurdurdular, tam ortasına da İsrail’i yerleştirdiler. Aradan bir asır geçti; hâlâ birbirleriyle uğraşıyorlar ve bir yere varabilmiş değiller. Bu durum yalnızca Ukrayna için değil, Türkiye için de geçerlidir. Tanzimat Fermanı’ndan beri Batı’nın peşinden gittik bir şey elde edemedik. Batı sadece kendi çıkarına hizmet eden devletleri besler. Bu bazen Zelensky olabilir, bazen İran Şahı olabilir, bazen de Türkiye’deki birileri de olabilir fark etmez. Kıbrıs savaşında, Orta Doğu meselelerinde ya da PKK-PYD konusunda Batı’nın iki yüzlülüğü açıkça ortaya çıkmıştır. Türkiye de Batı’yı gerçek bir dost olarak görmemektedir. Türkiye, kısa vadede çatışmayı göze almamalı, milli savunma kapasitesini güçlendirmelidir. Ancak uzun vadede Batı’yla ya da İsrail’le kaçınılmaz bir gerilime hazırlıklı olmak gerekir.”

ÇIKAR ÇATIŞMASI YAŞANIYOR

Dr. Mustafa Öztop ise şunları ifade etti: “Trump’ın önerdiği teklif, daha çok Putin’in işine yarayacak bir çerçeve sunuyor. Her ne kadar Trump, şov yaparak kendisine alan kazanmaya ve Nobel Barış Ödülü’ne yönelik bir imaj oluşturmaya çalışsa da bu yaklaşım Ukrayna’yı ve Avrupa’yı tatmin edecek, savaşı adil bir barış sürecine taşıyacak bir içerik taşımıyor. Trump’ın dünyada kriz bölgelerinde iddia ettiği barış adımlarının öne çıkanlarında Türkiye’nin gölgesi var. Ukrayna bunun bir örneği, Suriye bunun bir örneği, Karabağ’da Azerbaycan-Ermenistan barış süreci bunun bir örneği. Trump’ın kendi döneminde ben yaptım diyerek Beyaz Saray’da liderleri bir araya getirdiği süreçlerin zeminini hazırlayan, gerçek katkıyı sunan aktör Türkiye’dir. Trump, daha çok Türkiye’nin girişimlerinden doğan zemini kendi lehine değerlendirmeye çalışıyor. Bu nedenle ortaya koyduğu yaklaşım samimi, gerçekçi ve adil bir barıştan ziyade; güç üzerinden inşa edilmiş, Nobel Barış Ödülü hedefleyen bir barış paradigmasıdır. Batı dediğimizde hem Avrupa hem ABD’yi kastediyoruz. Ancak bugün görülen manzara, Amerika ile Avrupa’nın da kendi içlerinde çıkar çatışması ve anlaşmazlık yaşadıklarıdır.”

Yorumlara Git

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro söz verdi! Asla ihanet etmeyeceğim

Ahmed Şara, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Barrack'ı Şam'da kabul etti

Beyaz Saray: Trump'ın genel sağlık durumu çok iyi

Erbil’de tansiyon tırmandı: Herki aşireti ile Barzani güçleri arasında çatışma çıktı

ABD'den indirimi kaptılar! Otomobil tarifesi yüzde 15'e inecek