AKİT MENÜ

Gündem

Diyanet’e saldıran seküler yobazlar! Bartholomeos’a sesiniz niye çıkmıyor?

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, kendi görev sınırları içinde bulunan cuma hutbelerinde yer alan hükümlere büyük bir hırsla saldıran hatta Diyanet’in bütçesinin kesilmesini, kapatılmasını isteyen seküler yobaz kesim, Lozan Antlaşması ile konumu, İstanbul Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir patrikhane olarak belirlenen, Fener Rum Patrikhanesi’nin başındaki Dimitri Bartholomeos’un kendisini, “Konstantinapol Ekümenik Patriği” olarak göstermesine çıtını çıkarmıyor.

Haber Merkezi
Güncelleme Tarihi:

Diyanet’e düşman olan seküler kesim, son haftalarda cuma hutbelerini bahane ederek 633 sayılı kuruluş kanununda “İslâm dininin inanç, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” olduğu açıkça belirtilen kuruluşa yönelik saldırı ve tacizlerini artırdı.

NERELERİNE BATIYORSA

Cuma hutbelerinde yer verilen kadınların giyimini konu eden hutbenin ardından, tatillerin günaha girmeye vesile olmaması için yapılan uyarılardan oluşan bilgilendirmeler yapıldı. Her iki hutbeye sert tepki gösteren sekülerler, miras hakkı konu edilen hutbede, kız çocuklarının miras hakkına ilişkin yapılan bilgilendirmelere ağır hakaretlerle saldırdı. Diyanet’in kapatılmasını isteyen yobaz kesim, Lozan Antlaşması ile konumu, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir patrikhane olarak belirlenen Fener Rum Patrikhanesi’nin başındaki Dimitri Bartholomeos’un kendisini “Konstantinapol Ekümenik Patriği” olarak göstermesine gıkını çıkarmıyor.

Konuya ilişkin Akit’e değerlendirmelerde bulunan Özerk Diyanet Vakıf Çalışanları Birliği Sendikası (DİNBİR-SEN) Genel Başkanı Yusuf Özdemir, şunları dile getirdi: “Son günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’na saldırılar çoğaldı. En önemli sebebi; kurumun belli bir ideoloji tarafından yıllarca baskı altında tutulması gerçeği. Buna gerekçe olarak da laiklik ilkesi gösterilmişti. Son yıllarda hükumetimizin Başkanlığı’mıza vermiş olduğu yetki ile Kur’an‘ın hükümlerini açıkça ortaya koyması belli kesimleri oldukça rahatsız etti.

“DEMEK Kİ DOĞRU YOLDAYIZ”

Şaşırdık mı? Hayır. Demek ki doğru yoldayız. Bizim asıl üzüldüğümüz, seküler kesimin İslam kimliği taşıyarak Diyanet İşleri Başkanı’na saldırması. Tamamen bir takım tutar gibi siyasi parti tutan kesimin kullandığı söylem ve eylem. Türkiye’de Ortodoksların, Musevilerin ibadethanelerinde rahatça ibadet ederken, onlarla ilgili hiçbir olumsuz haber çıkmazken; İslam’ın her fırsatta hedef alınması dikkat çekicidir. Türkiye’de maalesef belli ideolojilerin Başkanlığı yıllarca kontrol altında tutması sonrasında bu kontrolden kurtulmasıyla birlikte bu saldırılar başlamıştır. Fakat teslim olmayacağız. Doğru bildiğimiz yolda doğruları söylemeye devam edeceğiz. Küfür tek millettir. Hüküm Allah’ındır. Kur’an anayasadır. Biz İslam kimliğini taşıyan Müslümanlar olarak Türkiye içerisinde mücadelemize bu ana fikirle devam edeceğiz. Kim rahatsız olursa olsun hiç de umurumuzda değil. Şunu bilsinler ki dünyaya İslam hakim olacaktır ve bütün insanlık da bu hakimiyetle kurtulacaktır.”

Gazeteci Yazar Mehmet Fırat da, şunları söyledi: “Türkiye Batı’yı referans olarak almaya karar verdiğinde, ne kadar değeri varsa en adi soydan onu kopyalayıp halkına zorla kabul ettirme yolunu seçmişti. Bu zorlama gereği Batı hayranlığı tavan yaparken, halkının din, dil, ahlak, tarih, örf ve ananeleriyle alakalı ne varsa da düşman bilmiş, buna tepeden bakmış, eline geçen her fırsatta aşağılamayı kendinde hak görmüştür. Rejim her dine saygılı ve koruyucu bir tavır takınırken İslam’a ise olanca gücüyle saldırmayı ve yasaklamayı kendine şiar edinmiştir. Hatta bunun için ilk başkanı olarak Yahudi asıllı Rıfat Börekçi gibi birini seçerek Diyanet kurumunu tesis etmiştir. Fakat ne o zaman bu zamandır, ne de o insanlar artık bu insanlardır. Eskinin alışkanlıklarını bırakarak İslam’ın emrettiği hayat tarzıyla alakalı hutbeler laik, seküler, Kemalist kesimi oldukça rahatsız etmeye başladı.

HAYATLARI İSLAM DÜŞMANLIĞI

Oysa hayatları İslam düşmanlığı ile geçmiş ve cami ile olan ilişkisi sadece musalla taşına getirilen naaşları ile irtibatlı olan bu kesimin, camilerde okunan hutbelerle ne alakası olabilir? Ama iş öyle değil, zira artık hutbeler insanların hayat tarzlarının nasıl olması gerektiğini, İslam’a göre insan ve toplum meselelerinin kriterlerini konuşmaya başlayınca 100 yıldan beri insanımıza dayatmaya çalıştıkları Batıcı hayat tarzlarını kaybetme kaygısı güden bu azgın azınlık başladı yaygara koparmaya: ‘Laiklik elden gidiyor!’ Laikliğin elden gideli çok oldu! Fener Rum Patrikhanesi ile alakalı yaşanan gelişmelerden hiç rahatsız değildir mesela. Zira onların derdi İslam ile. Ne Siyonist, işgalci İsrail’in Gazze’de insanları bombalarla ve açlıkla katletmesi onları etkiler ki buna Yahudi şeriatı böyleymiş, onlar en medeni hukuka sahip diye alkış tutarlar, ne de Bartholomeos’un ekümeniklik iddialarından rahatsız olurlar.”

Yorumlara Git

Türkiye’ye Karşı “Aşil Kalkanı”: Yunanistan, mevzilerini İsrail teknolojisiyle güçlendiriyor

Pentagon’da F-35 endişesi büyüyor: “Çin teknolojiye erişebilir” iddiası

Arınç’ın cezaevi ziyaretindeki sözler kulisleri salladı! Gözler tahliye ihtimaline çevrildi

Soçi'ye Valday'e - Novo-Ogaryovo'a Rusya ofis yaptırdı: Perde arkası ortaya çıktı! Putin'in sırrı...

Fatih Altaylı, Ekrem İmamoğlu ve Zeydan Karalar'ı Müjdat Gezen CHP'li Mahir Başarır ile ziyaret etti!