Buğra Kardan  İstanbul

Komplonun eksik olmadığı, fırtınanın dinmek bilmediği CHP’de savaş büyüdü. Söz düellolarıyla, arbedelerle anılan delege seçimleri bu savaşı ayyuka çıkarırken sabık Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bazı büyükşehir belediyelerinde sorun olduğu duyumları alınıyor” cümlesi gündeme bomba gibi düştü. Kılıçdaroğlu’nun emanetçi Genel Başkan Özgür Özel’i afallatan bu cümlesi; Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ve Göle Belediye Başkanı Gökhan Budak’ın istifa ettiği, hileli İstanbul kongresinin iptal edilmesinin muhtemel olduğu ve şaibeli genel kurultay hakkında mutlak butlan kararı alınması olasılığının yükseldiği döneme denk geldi.

BAY KEMAL’İN İTİRAFI GERDİ

Art arda yapılan mitingler için “İmamoğlu’nu değil, Özel’i parlatıyor” polemiği devam ederken Kılıçdaroğlu’nun CHP’li belediyelerle ilgili yakınmalara tercüman olması “Bu ne maskaralık” dedirtti. Eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun başında bulunduğu illegal yapının İstanbul’u hortumladığının delillendirilmesi ve Adana, Adıyaman, Antalya, İzmir belediyelerinde dönen rüşvet çarkının belgelendirilmesi Kılıçdaroğlu’nu haklı çıkarırken, Özel’i öfkelendirdi. Kılıçdaroğlu’nu da Özel’i de kaygıyla izleyen milyonlar, CHP’nin karmakarışık ve darmaduman durumda olduğunu kaydettiler. Siyasiler de Özel-Kılıçdaroğlu kavgasının kızıştığını belirttiler. Kılıçdroğlu’nun CHP’li belediyelerde sorunların had safhada olduğunu dillendirmesinin, pek çok başkanın istifa edeceği iddiasının yayılmasının bu kavganın bir tezahürü olduğunu aktardılar. İlaveten “CHP, bölük pörçük bir aile ya da yıkık dökük bir ev gibi” ifadesini kullandılar.

BÖYLE MUHALEFET OLMAZ

Akit’e konuşan eski CHP’li Sinan Yerlikaya bakın neler söylüyor: “CHP’de gerilim arttı. Şaibeli kongre ve kurultayı, yaprak dökümüne, Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklaması da eklendi. Bu açıklamanın iki yönü vardı. Biri Genel Merkez’in belediyelere kulak vermeyişiydi. İstifalar da buna işaret ediyordu. Genel Merkez, Ekrem İmamoğlu’nu müdafaa etmekle meşgul olduğu için belediyeleri dinlemiyordu. Bu da tepkiye neden oluyordu. Özel ve ekibince yerel yönetimler, planlar, projeler bir yana bırakıldı. İmamoğlu’na odaklanıldı. CHP, İmamoğlu’yla yatıp kalkan bir yapıya dönüştürüldü. Kılıçdaroğlu da bu tablodan yararlanmaya koyuldu. Diğer yönü ise kural tanımayan, şaibeye doymayan, yakın akraba torpili yapan belediye başkanlarıyla ilgili şikâyetlerde görülen artıştı. Özel ve ekibince İstanbul, Adana, Adıyaman, Antalya, İzmir’de örülen rüşvet ağını perdeleme gayreti fırtına koparıyordu. Kılıçdaroğlu, bu beyhude gayreti diline dolamaya başladı. CHP’de savaşın büyüyeceği belliydi. Delege seçimlerinin kavgaların olacağı ortadaydı. Belediye başkanlarından istifaların peş peşe geleceği aşikârdı. Gidişatın iyi olmadığı da kati. Zannımca daha çok kavga, istifa haberi alınacak. CHP, böyle muhalefet edemez. Klikleşmelerle, çekişmelerle ilerleyemez. Polemiklerle bir yere varamaz.

ÖZEL YAVAŞ’TAN ÇEKİNİYOR

CHP’de ne Özel’in mitingleri ve ön planda olma teşebbüsleriyle ne de Kılıçdaroğlu’nun çıkışlarıyla ilgili tartışmalar biter. Bir kere Özel, İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olamayacağını biliyor. Bırakın Özel’i, Ahmet veya Mehmet bile bunu idrak ediyor. Özel’in çekindiği tek figür ise ABB Başkanı Mansur Yavaş. Özel’in Yavaş’la çok içli dışlı olmadığı biliniyor. Özel, Cumhurbaşkanı adayı olma peşinde. Edaları, tavırları bunu dışa vuruyor. Kılıçdaroğlu da Özel’e kaptırdığı koltuğu geri almaya uğraşıyor. Bu uğurda mücadele veriyor. Özel’in mitingleri, Kılıçdaroğlu gibi İmamoğlu’nu da tedirgin ediyor. O nedenle İmamoğlu’nun Özel’le çekişmeye girmesine şaşırılmamalı. Şüphe yok ki CHP’nin hâli perişan. Delege seçimlerini gölgeleyen kavgalar bu perişanlığın emarelerinden. Vurgun ithamları, rüşvet iddiaları, yağma itirafları belediye başkanlarının istifaları da öyle. CHP’nin iktidara alternatif olma imkânı pek kalmadı. CHP’den Tayyip Erdoğan’ın karşısına kim çıkarsa çıksın muvaffak olamaz. Erdoğan, 24 saat çalışıyor. Türkiye’nin hakkını hukukunu da koruyor. Bakın, İsrail’e ‘Rahat durun. Kılıç kınından çıkıyor’ demeyi bildi.”