Okur Postası
Veri savaşlarında yeni dönem: Avrupa ve Amerika uzlaştı mı?
Avrupa Adalet Divanı, Avrupa Birliği (AB) ve ABD arasında kişisel verilerin aktarılmasını düzenleyen anlaşmayı yeterli koruma sağlamadığı gerekçesiyle iptal etmişti.
Demokratlar Platformu
Genel Sekreteri
Av. Yurdal Kılıçer
Merkezi Lüksemburg’da bulunan, AB’nin en yüksek mahkemesi Avrupa Adalet Divanı, sosyal medya platformu Facebook’a karşı açılan davaya ilişkin 2020 yılında verdiği kararında, kişisel verilere ilişkin ‘AB-ABD Veri Koruma Kalkanı’ anlaşması tarafından sağlanan önlemlerin yeterli olmadığına karar vermişti.
Kararda, ‘Avrupa Adalet Divanı, AB-ABD Veri Koruma Kalkanı tarafından sağlanan korumanın yeterliliğine ilişkin kararı iptal ediyor.” ifadesi kullanılmıştı. Mahkeme kararında ‘’Mahkeme, kişisel verilerin üçüncü ülkelerde kurulan işletmelere aktarılmasına yönelik AB Komisyonu standart sözleşme hükümlerinin ise geçerli olduğunu’’ belirtmişti.
Ancak, 3 Eylül 2025’te Avrupa Birliği Genel Mahkemesi, uzun süredir devam eden transatlantik veri savaşlarının yeni perdesini kapatan önemli bir karar verdi. Fransız milletvekili Philippe Latombe’nin, Avrupa Komisyonu’nun ABD’ye yönelik yeni veri aktarım kararını iptal ettirme talebi reddedildi. Böylece Avrupa ile Amerika arasında yıllardır süren hukuki ve siyasi çekişmede şimdilik Amerika’nın attığı adımlar yeterli bulundu.
Bitmeyen Veri Krizi
Avrupa ile ABD arasındaki veri aktarımı meselesi, internetin küresel ekonomide vazgeçilmez hale gelmesiyle birlikte daha da kritikleşti. Avrupa Birliği, vatandaşlarının bilgilerinin ABD’ye gidince yeterli koruma altında olmadığını savundu. Çünkü Amerikan istihbarat kurumlarının, mahkeme kararı olmadan toplu veri topladığı biliniyordu.
2000’de yürürlüğe giren Safe Harbour, 2016’da yerini alan Privacy Shield derken, her iki anlaşma da Avrupa mahkemeleri tarafından iptal edildi. 2015’teki Schrems I ve 2020’deki Schrems II kararları, Amerika’nın gözetim uygulamalarının Avrupa’nın temel hak anlayışıyla bağdaşmadığını ilan etti. Bu iptaller hem teknoloji şirketlerini hem de diplomatik ilişkileri zora soktu.
Washington’un Hamleleri
Bu krizleri aşmak isteyen Washington, 2022’de önemli bir kararname yayınladı. İstihbarat kurumlarının kişisel verileri nasıl işlediğine dair yeni sınırlar getirildi. Ardından Adalet Bakanlığı bünyesinde “Veri Koruma Denetim Mahkemesi” kuruldu. Bu mahkeme, Avrupalıların şikâyetlerini inceleyerek ABD’de yargısal bir denetim mekanizması oluşturdu.
Avrupa Komisyonu, bu adımları güvence olarak kabul etti ve 2023 yılında yeni bir veri aktarım çerçevesi yürürlüğe girdi. Bu durum, Avrupa’nın kendi katı veri koruma standartlarından ödün verip vermediği tartışmasını da beraberinde getirdi.
Kararın Siyasi Yansımaları
Latombe’nin davası, aslında Avrupa Birliği içindeki huzursuzluğun göstergesiydi. Avrupa kendi vatandaşlarına en yüksek standartlarda koruma sözü vermişti. Ancak ABD ile siyasi ve ekonomik bağların zarar görmesini de istemiyordu. Genel Mahkeme’nin 3 Eylül 2025 tarihli kararıyla birlikte, AB bu ikilemin çözümünü Amerika’ya güvenmekte buldu. Mahkeme, ABD’de kurulan yeni mekanizmaların Avrupa hukukuna “özünde denk” olduğunu belirtti. Böylece transatlantik ilişkilerde yeni bir gerginlik şimdilik duruldu. Avrupa uzun zamandır dünyaya kendi kurallarını benimseten bir regülatif güç olma iddiasında. Ancak son karar gösteriyor ki bu iddia küresel siyaset karşısında her zaman ayakta kalamıyor. Avrupa kendi değerlerinden taviz vermek pahasına Washington ile iş birliğini korumayı seçiyor.
Peki Bu Karar Gerçek Bir Barış mı, Geçici Ateşkes mi?
3 Eylül 2025’te verilen Latombe kararı, Avrupa ile Amerika arasında uzun süredir süren veri savaşlarında önemli bir dönemeç oldu. Bu gelişmeyi kesin bir zafer ya da kalıcı bir uzlaşma olarak görmek zor. Avrupa, ABD’ye güvenerek ekonomik ve diplomatik istikrarı seçti. Ancak bu kendi içinde yeni soruları da doğuruyor.
Avrupa vatandaşları, kişisel verilerinin gerçekten güvende olduğuna ikna olacak mı? ABD istihbarat kurumları vaat edilen sınırları gerçekten koruyacak mı? Ve en önemlisi, bir sonraki kriz kapıya dayandığında Avrupa yine aynı tavizi vermek zorunda mı kalacak?
Bu soruların cevabı, transatlantik ilişkilerin geleceğini belirleyecek. Avrupa, vatandaşlarının verilerini koruma iddiasını sürdürürken, stratejik ortağı Amerika’yı da kaybetmek istemedi. Bu nedenle 3 Eylül 2025 kararı, kalıcı bir barıştan çok geçici bir ateşkes havası taşıyor. Avrupa’nın vatandaşlarına verdiği sözler ile jeopolitik gerçekler arasındaki gerilim, veri savaşlarının ilerleyen yıllarda yeniden alevlenebileceğini gösteriyor. Karar, şimdilik bir nefes alma imkânı sunuyor. Veri savaşlarının ise kalıcı olarak sona erdiğini söylemek henüz çok erken.