Gündem
Azılı Türkiye düşmanı Rubin’den provokasyon’ Kritik görüşme öncesi Erdoğan’a iftira attı
CIA’nın Türkiye düşmanı aparatı Michael Rubin, Başkan Erdoğan’ın Trump ile yapacağı kritik Beyaz Saray görüşmesi öncesinde kaleme aldığı skandal yazıda F-16 ve F-35 satışlarını hedef alarak Türk savunma sanayisini karalamaya kalkıştı. Rubin, akılalmaz ifadelerle Türkiye’yi “terörizmi kışkırtmakla” suçladı, hatta İsrail’in Ankara’ya karşı nükleer kartı masaya sürmesi gerektiğini öne sürdü. Bu skandal satırlar, Türkiye’nin yükselişinden rahatsız olan kirli odakların yeni bir algı operasyonu olarak değerlendiriliyor.
CIA aparatı ve azılı Türkiye düşmanı Michael Rubin, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın Trump ile yapacağı kritik Beyaz Saray görüşmesi öncesinde kaleme aldığı yazıyla yeni bir provokasyona imza attı. Rubin, Türkiye’ye yönelik F-16 ve F-35 satışlarını hedef alırken, Türk savunma sanayisini karalamaya çalıştı. Skandal yazısında Erdoğan'a iftiralar atan Rubin, Türkiye'nin "terörizmi kışkırttığını" öne sürdü ve daha da ileri giderek İsrail’in Ankara’ya karşı nükleer caydırıcılık kartını devreye sokması gerektiğini savundu. Rubin’in bu iftiraları, Türkiye’nin bölgesel gücünden rahatsızlık duyan CIA odaklı çevrelerin kirli algı operasyonlarının yeni bir halkası olarak değerlendiriliyor...
Filistin'de soykırım suçu işleyen terör devleti İsrail'in Gazze, Suriye, Lübnan İran ve son olarak Katar'a yönelik saldırıları bölgeyi yeni bir felaketin eşiğine sürüklerken, Türkiye bu saldırılara en üst perdeden tepki gösterdi.
KRİTİK SÜREÇTE KRİTİK TEMAS
Tam da bu kritik süreçte Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Zirvesi kapsamında gittiği ABD'de 25 Eylül'de Başkan Donald Trump ile Beyaz Saray'da bir görüşme gerçekleştirecek. Zirvede Filistin meselesinin yanı sıra F-16 modernizasyonu ve F-35 dosyalarının da masada olması bekleniyor.
ZAMAN AYARLI SALDIRI: CIA AJANI RUBIN DEVREDE
Ancak Türkiye'nin bölgesel ağırlığının arttığı, Erdoğan'ın Washington temaslarının gündemde olduğu bir dönemde azılı Türkiye düşmanı ve CIA ajanı Michael Rubin yine devreye girdi.
Rubin, kaleme aldığı kışkırtıcı ve itira dolu yazıda Başkan Erdoğan'ı hedef aldı; Türkiye'ye yönelik ağır iftiralar ve algı operasyonlarıyla gündem yaratmaya çalıştı.
Rubin, ABD'nin Türkiye'ye F-16 ve F-35 satmasının "stratejik hata" olduğunu öne sürerek, Türk savunma sanayini hedef aldı. Daha da ileri giderek Türkiye'yi "terörizmi kışkırtmakla" suçlayan Rubin, Başkan Erdoğan'ı Saddam Hüseyin'e benzetti.
Trump'ın hata yaptığını iddia ederek kışkırtmaya çalışan Rubin hem Türkiye'ye iftira attı hem de Türkiye'nin ve Başkan Erdoğan'ın bölgede etkili olmasından duyduğu rahatsızlığı itiraf etti.
Rubin şu skandal satırları kaleme aldı:
"Trump'ın Erdoğan'ı kucaklaması, Erdoğan'ın daha önce Türkiye'nin F-16'larını kullanması ve bölgeye yönelik tehditleri göz önüne alındığında stratejik açıdan daha da sağlıksız.
Türk F-16'ları ve insansız hava araçları, Suriye ve Irak'taki Kürt köylerini düzenli olarak bombalıyor ve Kıbrıs egemenliğini neredeyse her gün ihlal ediyor.
Türk F-16'larının ayrıca Azerbaycan'ın 2020'deki Dağlık Karabağ işgali sırasında Ermeni mevzilerine saldırdığı bildiriliyor.
Ancak Trump'ın Türkiye'yi gelişmiş silahlarla donatması, Erdoğan'ın terörizmi sürekli kışkırtıp İsrail'i tehdit ettiği bir dönemde, Erdoğan'ın davranışlarına yeşil ışık yakıp onu cesaretlendirmesi anlamına geliyor. Bu, Saddam Hüseyin'in Kürtlere karşı kimyasal silah kullanıp Kuveyt'in bağımsız bir devlet olarak var olma hakkını sorgulamaya başlamasının ardından ona silah satmaya benziyor.
Erdoğan'ın İsrail'i tehdit etmesi, Hamas'a ev sahipliği yapması ve şimdi de dünyanın en gelişmiş uçaklarından bazılarıyla silahlanması ve Trump'ın bu durumların farkında olmaması veya bundan çıkar sağlamaya çalışmasıyla, İsrailli liderler artık on yıllardır sürdürdükleri nükleer belirsizlik politikasını benimsememeli."
NÜKLEER BAHANESİ: "İSRAİL'İN TÜRKİYE'YE SALDIRMAKTAN BAŞKA SEÇENEĞİ YOK"
Skandal yazıda, Türkiye'nin gizlice nükleer silah geliştirmeye çalıştığı iddia edilirken, İsrail'in Türkiye'ye karşı nükleer caydırıcılığını devreye sokması gerektiğini ve saldırması gerektiğini savundu.
Rubin skandal talebinde şunları kaleme aldı:
"Soğuk Savaş boyunca ABD, İsrail'e, stratejik derinliği olmamasına rağmen bir Arap işgaline dayanabilmesi için niteliksel bir askeri üstünlük sağladı.
Trump şimdi, İsrail'in Türkiye'de nüfusunun neredeyse on katı büyüklüğünde bir düşmanla karşı karşıya kalmasını sağlıyor.
Erdoğan, İsrail'in yok edilmesine Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnasır ve İran'ın Yüce Lideri Ruhullah Humeyni kadar kararlı.
Hem Nasır hem de Humeyni, seçmenlerine İsrail'e duydukları nefretin hiçbir bedeli olmayacağı yanılsamasını aşıladılar.
Barış adına, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, İsrail'e yönelik herhangi bir doğrudan veya dolaylı saldırının maliyetinin çok büyük olabileceğini Türk halkına açıkça belirtmelidir.
İsrail'in Türkiye'nin nükleer silah geliştirmesine asla izin vermeyeceğini açıkça belirtmekle kalmamalı, aynı zamanda Türkiye'nin Yahudi devletine saldırmak için Türk askeri hedeflerine ve üslerine nükleer silahlarla karşılık verme hakkını saklı tuttuğunu da belirtmelidir.
Türkler ve Amerikalılar, Merzifon, Konya ve İncirlik Hava Üsleri çevresindeki bölgelerden uzak durmalıdır.
Amerika'nın nükleer avantajı II. Dünya Savaşı'nı kısalttı ve nükleer caydırıcılık, Soğuk Savaş sırasında ABD ile Sovyetler Birliği ve Avrupa uyduları arasında doğrudan bir savaşı engelledi.
Trump, Türkiye'ye silah satışlarını sürdürmek isterse, İsrail'in nükleer kartını ilan etmekten ve Türkiye'nin gizli bir nükleer silah geliştirmeye çalışması veya topraklarında depolanan ABD nükleer silahlarına el koyması durumunda Türkiye'ye tek taraflı olarak saldırmaktan başka seçeneği kalmayacaktır"
TÜRKİYE KARŞITI SENARYOLAR DEVREDE
Rubin'in yazısı, CIA aparatlarının Türkiye ve Erdoğan karşıtı algı operasyonlarının yeni bir örneği olarak değerlendiriliyor. Türkiye'nin, hem bölgesinde hem de küresel arenada söz sahibi olmasının rahatsızlık yarattığı açıkça görülürken; Rubin gibi karanlık geçmişiyle bilinen isimlerin devreye sokulması, CIA'nın Türkiye karşıtı senaryolarının sürdüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.