Gündem
Ekrem Bu sefer Le Monde’a şikâyet etti
Yolsuzluktan tutuklu CHP’li Ekrem İmamoğlu, bu defa Fransız Le Monde gazetesine gönderdiği mektupta, yaptığı sahteciliğe değinmeden diplomasının iptal edilmesini şikayet etti.
SEBAHATTİN AYAN İSTANBUL
Yolsuzluk tutuklusu Ekrem İmamoğlu, Batı’dan medet uman mektuplar yazmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde ülkemizi İngilizlere isponlayan İmamoğlu, şimdi de Fransızlara şikâyet mektupları yazdı. Le Monde gazetesine mektup yazarak ülkemizi karalama çalışmalarını sürdürdü. Kendisini Franz Kafka’nın Dava romanındaki Josef K’ya benzeten İmamoğlu, hakkında açılan davaları “Kafkavari” olarak nitelendirerek mağduriyet edebilatı yaptı. Diploma davasını siyasi komplo olarak lanse eden İmamoğlu, resmî belgede sahtecilik davasında ise neyle suçlandığını bilmediği pişkinliğini dillendirdi. Türkiye’nin demokratik değerlerden uzaklaştığını iddia eden Ekrem, AB ve BM’yi de suçuna ortak olmaya davet ederek göreve çağırdı. İmamoğlu, “Dünyanın temel hakların artık geçerli olmadığı bir döneme girdiğini” savundu. Kamuoyu, İmamoğlu’nun her fırsatta Batı’ya mektup yazarak medet ummasını eleştirirken uzmanlar, “kendi yargı sürecini siyasallaştırma çabası” olarak yorumladı.
ACİZLİĞİN GÖSTERGESİ
Konuyla ilgili olarak gazetemize konuşan Anadolu Hareketi Genel Başkanı Hukukçu Ertuğrul Akar, şunları söyledi: “Bence artık İmamoğlu işlediği suçların ağırlığını fark etti. Bu yüzden umudunu dışarıda, Batı’da arıyor. Bahanelere sığınmak yerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Mahkemeye çıkarsın, savunmanı yaparsın; eğer suçsuzsan beraat eder, hayatına devam edersin. Daha önce Özgür Özel de İngilizlerden, Amerikalılardan destek arayışına girmişti. Beklentisi nedir, gerçekten merak konusu. Türkiye’yi dışarıya şikâyet ettikten sonra Avrupa’dan ekonomik yardım mı bekliyor? Yoksa Türkiye’ye ambargo uygulanmasını mı umuyor? Bunları düşünmesi bile aslında Türkiye’yi ne kadar tanımadığını gösteriyor. Çünkü bugün Türkiye, Avrupa’daki pek çok devletten çok daha güçlü bir konumda. Ne ekonomik ne de siyasi yaptırımlarla ülkemize yön verebilirler. Kendi itibarını zedelemekten başka bir sonuç doğurmaz. ‘Kendime baktığımda Atatürk’ü görüyorum’ sözlerinden, “Bir elimde ay, bir elimde güneş’ gibi ifadelerine kadar, bu söylemler ciddiye alınabilecek düzeyde değil. Hatta yer yer rahatsızlık düzeyine ulaştığını düşündürüyor. Belki gerçekten bir tedaviye ihtiyacı olabilir. Sonuç olarak, yazdığı mektupların ne siyasi ne de diplomatik bir karşılığı var. Bu tutum sadece kendi itibarına zarar veriyor.”