İsrail ordusunun ateşkesin resmen başladığını duyurmasının hemen ardından yapılan bu açıklama, Tel Aviv yönetiminin barışa değil, savaşı uzatmaya niyetli olduğunun göstergesi oldu. Netanyahu, içerideki tepkileri yatıştırmak için “İsrail hâlâ tehdit altında, tedbirli olmalıyız” sözleriyle, katliamı meşrulaştırmaya çalıştı.

Siyonist lider konuşmasında, “Savaşın başında bir rehineyi bile geri getiremeyeceğimizi söyleyenler vardı. Ben farklı düşündüm. Hamas’a hem askeri hem diplomatik baskı kurarak tüm rehinelerimizi geri getirebileceğimize inandım” ifadelerini kullandı.

Netanyahu ayrıca, savaşın yalnızca rehineleri kurtarma değil, “İran’ın vekilleri olan Hamas ve Hizbullah tehdidini ortadan kaldırma” hedefiyle sürdürüldüğünü söyledi.

ABD ile ilişkilerine de değinen Netanyahu, “Başkan Trump Beyaz Saray’a girdiğinde 117’si canlı olmak üzere 158 rehineyi geri getirmiştik. Daha sonra 49 rehineyi –bazısı sağ, bazısı ölü– geri aldık” dedi. Ancak Gazze’de hâlâ 48 rehinenin bulunduğunu, bunlardan 20’sinin sağ, 28’inin ölü olduğunu itiraf etti.

Ateşkesin imzalanmasına rağmen “savaş bitmedi” diyen Netanyahu’nun bu çıkışı, İsrail içinde yükselen savaş lobisinin etkisini gözler önüne serdi. Direnişin kararlılığı karşısında köşeye sıkışan Netanyahu yönetimi, kendi kamuoyuna “zafer masalı” anlatmakla meşgul.