Buğra Kardan  İstanbul

Can Holding’e yönelik kara para soruşturması yeni boyut kazandı. Soruşturmada enerji, teknoloji ve dayanıklı tüketim sektörlerinde faaliyet gösteren çok sayıda şirketin sahte fatura düzenleyerek vergi kaçakçılığı yoluyla haksız kazanç elde ettiği belirlendi. Enerji Petrol Ürünleri AŞ ve alt bayileri aracılığıyla gerçekte mal hareketi bulunmayan yüksek tutarlı işlemler gerçekleştirildiği tespit edildi. Söz konusu işlemlerin fiziki akaryakıt kaçakçılığından ziyade kayıt dışı fatura zinciri vasıtasıyla vergi kaçırma ve haksız kazanç sağlama amacına yönelik olduğu tespit edildi. Geçmiş dönemlerde farklı ticari unvanlar altında eylemlerin gerçekleştirildiği ortaya çıkarken şirket yönetimlerinin büyük ölçüde aynı kişiler tarafından organize edildiği ve yapılanmaların süreklilik içinde örgütlü bir sistematik faaliyet olduğu anlaşıldı.

 

88 MİLYARLIK HAREKETLİLİK

Soruşturma kapsamında Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından hazırlanan raporda, Can Holding ve ilişkili 121 şirketin 2020-2021 döneminde banka hesaplarında kaynağı belirsiz toplam 88 milyar TL tutarında finansal hareketlilik bulunduğu görüldü. Bu kapsamda aralarında Zaman Han Can, Mehmet Şakir Can, Kemal Can, Cemal Can, Murat Can, Devran Can, Rumert Onur Can, Mehmet Kaya, Betül Can, Zafer Özen, Mehmet Sıddık Kaya, Kemal Çimen, Sevda Çimen ve Zühal Can’ın da bulunduğu 16 şüpheli ile 121 şirkete ait malvarlıklarına, Sulh Ceza Hakimliği’nin kararıyla el kondu. Deliller doğrultusunda örgüt yapılanması içinde aktif rol aldıkları değerlendirilen 35 şüpheliye yönelik ikinci aşama operasyon, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gerçekleştirildi. İstanbul merkezli Mersin, Iğdır ve İzmir’de düzenlenen operasyonda, aralarında Binsat Holding Yönetim Kurulu Başkanları Arafat Bingöl ve Cengiz Bingöl, Bilgi Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Remzi Sanver, Mehmet Kenan Tekdağ ile Can Holding sahiplerinden Şakir Can ve Murat Can’ın eşleri Betül Can ve Zühal Can’ın da bulunduğu 26 şüpheli gözaltına alındı.

 

KİM BU REKTÖR REMZİ SANVER?

Ancak bu isimlerden Remzi Sanver ismi dikkat çekti. Zira Sanver’le kara para soruşturmasının ucu Masonlara çıktı. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Büyük Üstadı Sanver’in adı kaynağı belirsiz finansal hareketleri ihtiva eden MASAK raporunda geçti. Sanver hakkında yürütülen inceleme, örgütsel yapıya maddi kaynak sağlama iddiaları üzerine yoğunlaştı. Sanver’in evinde ve ofisinde yapılan aramalarda dijital materyal ve belgelere el konulduğu bildirildi. Sanver’in gözaltına alınmasıyla İslâm karşıtlığına ve deizme dayalı Masonluk illeti ise tekrar görünür hâle geldi. Yahudilik temellerine dayalı olan, millî ve manevî değerleri bozmak gayesiyle kurulan Masonluk, büyük bir tehdide dönüştü. Gizli idealleri olan, eski Mısır ve Yahudi sembollerinden yararlanan bu yapılanmanın mali ayağını çökertmek de kaçınılmazlaştı. Vaktiyle İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü ve GS Yönetim Kurulu Sözcüsü olarak da görev yapan Sanver’in adının kara paracılarla anılması şaşırtmadı. Ahtapot gibi her yeri saran Masonların kirli kaynaklarla gençleri zehirlediği bir defa daha belgelendi. Araştırmacılar, Can Holding soruşturmasının dikkatle takip edilmesi gerektiğini belirttiler.

 

AHTAPOT GİBİ HER YERDELER

Akit’e konuşan stratejist Murat Akan, şunları söyledi: “Bir kara para soruşturmasının ardından Masonların çıkması tuhaf değil. Çünkü Masonlar, kirli veya illegal paralarla ilerliyorlar. Çok dikkatli yürüyorlar. Elemanlarını dev gruplara ve şirketlere yerleştiriyorlar. Paraların döndürüldüğü yerlerde görevlendiriliyorlar. Bu şekilde büyük gelirler elde ediyor, güçleniyorlar. Durum böyle olup Can Holding’e yönelik operasyondan Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Büyük Üstadı’nın isminin olması garipsenmemeli. Masonluğun Türkiye’ye girişi Osmanlı’nın çöküş dönemine denk geliyor. O dönemde Masonluğun amacı aydınlara hükmetmek, seküler toplum oluşturmaktı. Bütçesinin karanlık olduğu, dışarıdan yardım aldığı muhakkaktı. Şu anda da tablo farklı değil. Masonlar, İngiltere merkezli olup devlet üstü yapılanmalarca kendilerine yüklenen ödevleri ifa ediyorlar. Dünya için de Türkiye için de tehlikeliler. Gizli çalışıyorlar, hangi kurumlara sızdıkları, ne gibi adımlar attıkları bilinmiyor. Türkiye’de ekonomiden siyasete, sanata, spora kadar hemen her alanda bulunuyorlar. Derneklerinin çalışmaları şeffaf değil. Darbelerde payları büyük. Güya kardeşlik ekseninde çalışıyorlar. Kapalılar, faaliyetlerinin tamamı bilinmiyor. Bir yolsuzluk, kara para operasyonundan da çıkıyorlar, FETÖ yapılanmasından da. Dikkatli olmak lazım.”

Kaynak: Yeniakit