Siyaset
Mahir Ünal saha çalışmalarını anlattı! Seçmen 'Çözüm Erdoğan' diyor
Talat Atilla ile Memleket’e bu hafta AK Parti MKYK Üyesi Mahir Ünal konuk oldu. Ünal canlı yayında gündeme dair soruları yanıtladı.
AK Parti MKYK Üyesi Mahir Ünal, partisinin 23 yıldır iktidarda olmasını güçlü değişim yönetimine, gençleşmeye verdiği öneme ve seçmenle kurduğu sürekli etkileşime bağladı. Ünal, seçmenin sorunları AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çözeceğine inandığını belirtti. Partinin istişare mekanizmalarının etkin çalıştığını, genç kuşakların önemli pozisyonlarda görev aldığını ve terörle mücadelede somut sonuçlar elde edildiğini vurguladı. Ayrıca anayasa değişikliği sürecinde devletin eşit vatandaşlık ilkesini gözettiğini ifade etti ve muhalefeti “öfke döngüsü” üzerinden eleştirdi.
Mahir Ünal'ın açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:
AK PARTİ BAŞARISINI NEYE BORÇLU?
"AK Parti 23 yıldır iktidarda ve girdiği bütün seçimleri kazanan ve dünya siyaset tarihinde benzerine ender rastlanan bir siyasi hareket. Demokrasilerin güzel tarafı seçmenle kurduğunuz ilişkidir, milletle kurduğunuz ilişkidir. Dolayısıyla aslında bu anlamda siyaset bir etkileşim biçimidir. Yani sizin politikalarınız, sizin siyasetiniz seçmen nezdinde sandıkta değerlendirilir ve siz bu değerlendirmeler doğrultusunda kendinizi yeni bir planlamaya doğru evirirsiniz. Bunu en iyi yapan siyasi parti Türkiye'de AK Parti. Çünkü biz bunu geçmişte 2009'da da yaşadık. Yani 2009 yerel seçimlerinde de AK Parti benzer bir sonuç aldı ve 2009 yerel seçimlerinde sonra oturduk, mesele üzerine düşündük, değerlendirdik. Sonra 2015, hatırlayın, 7 Haziran seçimleri. Yine 2015-7 Haziran seçimlerinin sonuçlarına dair AK Parti kendi değerlendirmelerini yaptı ve sonrasında 1 Kasım seçimlerinde çok ciddi bir oy oranıyla tekrar iktidara geldi. Şimdi 2024 Yerel seçimlerin sonuçları da AK Parti tarafından gerektiği gibi değerlendirildi. Bunun sonuçları üzerine yapılan değerlendirmeler AK Parti'de çeşitli eylem, politika, vizyon, stratejiye dönüştü. Şu anda baktığımızda bunları konuşurken saha araştırmaları üzerinden konuşmak gerekiyor.
“SEÇMEN, SORUNLARI RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÇÖZER DİYOR”
Yani bugün Türkiye'nin sorunlarını hangi siyasi parti çözer diye sorduğunuzda açık ara seçmen sorunları AK Parti çözer diyor. Hangi lider sorunları çözer diye sorulduğunda yine açık ara Recep Tayyip Erdoğan çözer diyor. Bu da şunu gösteriyor ki seçmenin çözüm umudu da yine AK Parti ve siyasi lider olarak Recep Tayyip Erdoğan.
AK Parti İstişare mekanizmaları en iyi çalışan siyasi partilerden biri, hatta en iyisi. Çünkü bizim istişare mekanizmalarımız, yani hem MKYK hem MYK, yani Merkez Karar Yönetim Kurulu, Merkez Yürütme Kurulu, bu mekanizmalar son derece iyi çalışan mekanizmalardır. Yani AK Parti'nin kendi içerisinde ciddi bir istişare kültürü vardır.
Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantılarında her arkadaşımız rahat bir şekilde kalkar, düşüncelerini, görüşlerini uygun bir şekilde paylaşır.
Burada Cumhurbaşkanımızın zaman zaman Mevlana'dan referansla söylediği güzel bir şey vardır, "Her dem yeniden doğarız, bizden kim utanası?"
AK Parti'nin 23 yıl iktidar hikayesinin altında yatan en temel şey, AK Parti'nin güçlü bir değişim yönetimine sahip olmasıdır. Ben 2006 Olağan Kongre'yi hatırlıyorum, 2007 genel seçimleri hatırlıyorum, 2009 yerel seçimler, 2011 seçimleri, 2015 seçimleri, 2014 yerel seçimler. AK Parti'nin ortalama değişim grafiğine, trendine baktığınız zaman AK Parti her seferinde kendisini yüzde elli, yüzde altmış oranında yenileyen bir siyasi parti. Bir taraftan da baktığınızda AK Parti gençlere ve gençleşmeye son derece önem veren bir parti.
“AK PARTİ GENÇLERE VE GENÇLEŞMEYE SON DERECE ÖNEM VEREN BİR PARTİ”
Bugün baktığınızda artık AK Parti'de dördüncü kuşak artık güçlü bir şekilde siyaseti taşıyor. Yani bugün baktığınızda Teşkilat Başkanımız Ahmet Büyük Gümüş daha önce Gençlik Kolları Başkanımızdı. Genel Sekreterimiz Eyüp Kadir İnan Bey daha önce Gençlik Kolları Başkanımızdı. Yani AK Parti daha önceki Teşkilat Başkanımız, Genel Sekreterimiz, Tanıtım Medya Başkanlarımıza baktığınızda bunlar yine Gençlik Teşkilatlarımızdan gelen arkadaşlarımızdı. Yani AK Parti kendi değişim yönetimini güçlü bir şekilde gerçekleştiren ve her defasında dinamizmini muhafaza eden bir parti olduğu için yirmi üç yıldır iktidarda.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ
Cumhurbaşkanımızın 2005'te meşhur Diyarbakır konuşmasını hepimiz hatırlıyoruz. Daha sonra, Cumhurbaşkanımızın 2009 yılında Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi olarak açıkladığı ve Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin içerisinde ne vardı? Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin içerisinde Kürt açılımı vardı, Alevi açılımı vardı. Bugün Cumhurbaşkanımızın iç cephenin tahkimi dediğimiz şey, aslında o gün başlayan, o Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'yle başlayan ve o iç cephede bir tahkim oluşturması.
Toplumlar değişimin karşısında kaçınılmaz olarak tabii ki toplumsal sözleşmelerini zaman zaman güncellerler. Bu değişimin kaçınılmaz bir sonucu. Şimdi burada biz 2009, 2010, 2011, 2012, 2015'te Efkan Bey, Yalçın Bey, ben Dolmabahçe'de oturduk ve bir deklarasyon orada yayınlandı. Deklarasyonun amacı neydi? Abdullah Öcalan'ın kongre çağrısı yapması ve kongrede silahların bırakılması kararının alınmasıydı. Mesela bugün gelinen noktada silahların bırakılması kararı alındı mı? Silahlar bırakıldı mı? Evet.
Bakın 2009'da biz 3 tane hedef ortaya koyduk. Bir tanesi bölgesel kalkınmaydı, bir tanesi demokratikleşmeydi, bir tanesi de terörle mücadeleydi.
Bölgesel kalkınmayı gerçekleştirdik. Biz demokratikleşmeyi gerçekleştirdik. Bugün Kürt kimliğiyle ilgili yaşanan sorunlar büyük oranda çözülmüştür. Terörle mücadelede de Türkiye ciddi anlamda sonuç almıştır. Ama Kürt meselesi dediğimiz mesele Irak'ı, İran'ı ve Suriye'yi de kapsamakta.
Şimdi Kürt meselesinin Türkiye'ye yansıyan yönü, başka Suriye'ye yansıyan yönü, Irak'a yansıyan yönü ve İran'a yansıyan yönü farklı. Şimdi biz terörsüz Türkiye derken aynı zamanda terörsüz bölgede diyoruz. Çünkü terörü eğer kendi kaynağında kurutmaz ve bu sorunu kendi kaynağında çözmezseniz, bugün Türkiye'de terör sorununu çözdük ama kaçınılmaz olarak Suriye ayağında da Türkiye gereğini yapacak.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KONUSU
Bu konuda düzenli olarak kamuoyu bilgilendiriliyor. Yani bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde oluşturulan komisyon ve bu komisyonun çalışmaları Sayın Numan Kurtuluş'un meclis başkanlığında yürütülen komisyon ve bu komisyonun çalışmaları konusunda kamuoyu düzenli olarak bilgilendiriliyor. Fakat burada dikkat edin ciddi bir dezenformasyon oluşturma gayreti var. Ve bu dezenformasyon oluşturma gayretine karşı da hem Sayın Devlet Bahçeli hem de Sayın Cumhurbaşkanımız zaman zaman açıklamalar yapmak durumunda kalıyor.
Geçtiğimiz hafta bu konuda oluşturulan dezenformasyona karşı Sayın Devlet Bahçeli çıkıp açıklama yapmak durumunda kaldı. Şimdi burada şu husus çok önemli. Devlet kendi vatandaşlarının etlik kimliğiyle ve inançlarıyla ilgilenmez. Devletin sorumluluğu eşit vatandaşlıktır. Dolayısıyla burada eşit vatandaşlık temelinde hukuk oluşturulur.
Şimdi ben geçmiş yıllarda 2010 ya da 2011'di sanıyorum Lübnan'da bir seçim kampanyasında bir süre danışman olarak o zaman Fuat Sinyora'ydı başbakan. O seçim kampanyasına destek için bir süre Lübnan'da bulunmuştum. Şimdi Lübnan'da işte Maruni, Şii ve Sünni 3 kesim var. Ve bu 3 kesim kendi arasında Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlığı ve Meclis Başkanlığı'nı paylaşıyorlar.
Bu modelin yani insanların etnik kimlikleri ya da inançları üzerinden yürütülen bir sınıflandırmanın oluşturduğu sorunları Lübnan'da ben çok açık bir şekilde gördüm. Dolayısıyla burada asıl olan eşit vatandaşlıktır ve devletin insanların inançlarıyla etnik kimlikleriyle bir ilgisi olamaz. Devletin görevi eşit vatandaşlık temelinde adaleti sağlamak.
Cumhurbaşkanı seçemezsiniz, işte 367 garabeti, devletle ilgili kritik kararları seçilmişler değil, atanmışlar verir, vesaire, geçmişte bu yaşandı. Fakat siyasal akılla, devlet aklı arasındaki fark nedir? Yani siyasal akıl dediğimiz aslında millet iradesidir. Şimdi, siyaset kurumu kendi tabanının taleplerini, tercihlerini, bakış açılarını alır ve bunu bir siyasal akla dönüştürür. Siyaset kurumu bunun için vardır. Zaten biz diyoruz ki, eğer bir siyasi hareketin tabanı aktör haline gelir ve siyasi hareketin tabanının talepleri hiçbir filtreye uğramadan bir siyasetçinin ağzından dökülmeye başlanırsa buna faşizm diyoruz.
"CHP'DE BİR ÖFKE DÖNGÜSÜ OLUŞTU"
Örnek Özgür Özel ve CHP. Özgür Özel ve CHP tabanın taleplerini ve öfkesini, talep derken öfkesini hiçbir siyasal filtreden geçirmeden, bir siyasi akla dönüştürmeden bir öfke ile tekrardan topluma yansıtıyor. Böyle bir döngü oluşturdular. Yani birbirinden beslenen bir döngü oluştu. Şimdi siyasetçi, siyaset kurumu tabanın taleplerini alıp bir siyasal akla dönüştürür. İktidara geldiğinde de bu siyasal akıl devlet aklına dönüşür.
O yüzden siyasal akılla devlet aklı arasında bu anlamda fazla bir fark yoktur. Sayın Devlet Bahçeli'nin söylediği devlet aklıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği siyasal akıl ya da millet iradesi aynı şeydir nihayetinde.
Siyasetin bir üslubu vardır, bir usulü vardır, bir nezaketi vardır. Şimdi ben bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi'nin grup başkan vekillerine bakıyorum. Bir de ilk benim grup başkan vekilliği yaptığım 2012, 2013, 2014 yıllarındaki grup başkan vekillerine bakıyorum. İşte bugün gerçek CHP, gerçek CHP onlardı. Bugün gerçek CHP'liler diyor ki, bugünkü CHP bizim CHP'miz değil diyorlar. Bakın açık kaynaklarda, televizyonlarda bunu söylüyorlar. Şimdi bir büyükşehir belediye başkanı... Ama onlar kim diye baktığınızda onlar gerçek CHP'liler.
Onlar 30 yıldan beri, 40 yıldan beri atadan, dededen gelen CHP'liler. Bugün konuştuğumuz ve bugün bu sorunu çıkaranlar kim diye baktığınızda, diyorlar ki bugün bu sorunu çıkaranlar dün CHP'ye gelen ve kendi maddi imkanlarını kullanarak CHP'de delege satın alan insanlardır diyorlar. Bakın ben demiyorum, bunu onlar söylüyorlar. Ve kongrelerle ilgili iddialar bizim değil, kendilerinin iddiası. Yani bu süreç yargıda olduğu için şu anda konuşmuyoruz. Ama nihayetinde fotoğrafa baktığınızda iddia nedir? İddia bir siyasi partinin parayla satın alınmaya kalkışması iddiasıdır.
Ve o siyasi partinin başındaki genel başkanın açıklamalarına baktığınızda ve o siyasi partinin başındaki genel başkanın Türkiye'nin meselelerini, Türkiye'nin bölgesel meselelerini, Türkiye'nin küresel meselelerini konuşmayıp sadece kendisinin genel başkan olmasını o iddialara göre sağlayan kişinin derdini kendine dert etmesinin adı siyasetli iddia için.