Gündem
‘İçkili mekanın sahibi’ diye algı yapılmıştı: Ali Rıza Demircan'dan açıklama geldi
İlahiyatçı Ali Rıza Demircan hoca efendi, OdaTV’nin kendisi hakkındaki skandal haberine dair geniş kapsamlı bir açıklama yaptı.
OdaTV’de yayınlanan bir haberde, Ali Rıza Demircan hoca efendinin içkili bir mekanın sahibi olduğu yönünde algı oluşturulmaya çalışılmış, hatta bir adım daha öteye gidilmiş ve “Sezen Aksu’nun Demircan’ın mekanında şarkı söylediği” izlenimi uyandırılmıştı. Haberin ardından Ali Rıza Demircan’a maalesef İslami kesimlerden de tepkiler gelmiş ve OdaTV amacına ulaşmıştı.
Demircan, Mirat Haber’de yayınladığı yazısıyla, söz konusu iddialara açıklık getirdi. Demircan’ın yazısı şöyle:
ODATV’NİN ÖVERKEN YAPTIĞI İFTİRAYA CEVABIM
İslamî inancım gereği Soner Yalçın beyefendinin sabahın erken saatlerinde gözaltına alınmasını şiddetle yerdim. İşlemi şahsıma yapılmış olarak değerlendirdim. Aslında doğal olan bu durum Odatv’yi mutlu etti.
Daha önce Soner Yalçın beyefendiye imzalayarak gönderdiğim GÜZEL KUL OLMA MÜCADELEM isimli hatıramdan hareketle Hurrem Elmasçı tarafından bir yazı kaleme alındı. Amaçlanarak mı bilemem ama yazıda bana iftira edildi.
Yazının başlığı şöyleydi: “Ali Rıza Demircan’ın bilinmeyenleri: Erdoğan nişanını boğazdaki mekanında yaptı.. Sezen Aksu orada sanatçısıydı.. Binali Yıldırım’a iş bulan eniştesi öldürüldü”
ŞEYTANÎ BİR ZEKÂ
Yazıda, içkili eğlence mekânına dönüşen OBA’nın benim mülküm ve işleticisi olduğum ve Sezen Aksu’yu da sanatçı olarak çalıştırdığım izlenimi verildi. Şeytanî bir zekâ ile yıllar öncesinin Sezen Aksu reklamları bulunup “Yazıya” eklendi.
Yazı beni över gibi. Ama benim gibi bir hoca için yıkıcı bir darbe oldu. İşte böyle – hadi bilmeyerek diyelim- aramıza duvarlar örülüyor. Ama ne gam…
Ben Müslümanım, yapılan zulmü yerdim, bundan böyle de kim tarafından kime yapılırsa yapılsın zulme karşı çıkmaya devam edeceğim.
Atılan iftiraya inanan bilinçsiz Müslümanlardan tepki aldım. Ne yapalım düzeyimiz bu.
Gelin bu durumdan bir hayır çıkaralım ve size hatıratımdan içeriği saptırılan OBA bölümünü aktarayım. Biraz uzun olacak ama herkes için yararlı. Özellikle de Murat Ülker gibi bir ara faizlere batarak milyarlarca faizi milletimize ödeten Müslüman iş adamlarımız için…Uyarılar içeren bölüm kısaltılmış şekliyle şöyle:
KÜLTÜREL CİHADIMIZ OLSUN AMACIYLA KURDUĞUMUZ OBA RESTORAN İLE İLGİLİ ANILARIM
Hikâye ilginçtir ve ibret de alınabilir.
Ağabeyim merhum Süleyman Demircan, Boğazda / Baltalimanı’nda, Kemik Hastanesi’nin Rumelihisarı tarafındaki bitişiğinde, deniz kıyısında aperatif/hafif yiyeceklerin de yenilebileceği kapalı bir çay bahçesini işletmeye açmıştı.
Oba az çok biliniyordu. Bu yerin hazineden kiralanmasından sonra nezih ve tercih edilebilir içkisiz büyükçe bir tesis haline dönüştürülmesine karar verildi. 1973’ten sonra ikinci bir hamle başlatıldı.
GELENEKSEL MİMARİ İLE ÖRTÜŞEN GÜZEL BİR MEKÂN
Süleymaniye Camii’nde İmam-Hatiptim. Müslümanların Boğaz’da içkisiz güzel bir tesise sahip olmasını istediğimden ağabeyime yardımcı olmaya çalışıyordum. Ortak değildim ve böyle bir talebim de hiç olmadı.
Yüksek İslâm Enstitüsü’nde Sanat Tarihi Hocası olan Yüksek Mimar ve Mühendis merhum Ömer Kirazoğlu Hocamızdan mimari bilgi ve çizim yardımı aldım. Tesisin ahşap ve geleneksel mimarimizle örtüşür olmasını istiyordum…
Tesis yapıldı.
İstanbul’da dönemin en büyük ve ünlü lokantacıları olan Hacı Salih ve Konyalı, tesisi çok beğendiler ama Boğaz’da içkisiz bir tesisin yaşatılamayacağı görüşünü sundular.
TURGUT ÖZAL OBA’YA GELDİ
Bu arada ağabeyimle arayışlar içindeydik. İşletme sermayesi yoktu ve işi de bilmiyorduk. Kim aracı oldu hatırlamıyorum, Turgut Özal Oba’mıza geldi. “Boğazda içkisiz bir tesisin kazanıp kazanamayacağı konusunda ciddi bir araştırma yapılıp yapılmadığını” sordu. Söze girdim ve şöyle dedim: – Beyefendi bizim böylesi bir araştırma yapmak imkânımız yok. Çünkü bugüne kadar denenmediği için kullanılabilecek veri yok. Biz deneyeceğiz, ama katkı almaya da ihtiyacımız var. Bize bazı alternatifler sunabilirseniz yardımcı olmuş olursunuz.
Tahmin edilebileceği gibi bir sonuç alamadık. Ağabeyim ailesinin nafakasını sağlayamaz duruma gelmişti. İçkili olarak açılması için de çevreden ve ailesinden dolaylı baskılar geliyordu. Acilen karar alınması gerekiyordu.
İş geldi, birisi kalıcı, diğeri ise geçici iki haramdan birinin tercihine dayandı.
İÇKİLİ BİR TESİS Mİ YOKSA FAİZLİ KREDİ ALIP YAŞATILACAK İÇKİSİZ BİR TESİS Mİ?
Güvendiğim bir âlim olan Ali Yakup Cenkçiler Hocamızla istişaremiz sonucu ikinci şıkkı tercih ettik. Kredi almak için Devlet Bakanımız Hasan Aksay ağabeyin yardımıyla Ankara’ya, Vakıflar Bankası Genel Müdürlüğü’ne gittik.
Genel Müdür Yardımcısı Zeki Sayın ile görüşmek için beklerken, adını hatırla yamadığım bir milletvekili ile sohbete daldık.
Adamcağız haramlar arasında nasıl tercih yaparsınız diyerek bizi uyardıysa da, imanımızla ayarlayamadığımız aklımızı kullanamadık. Çünkü faizli krediyle tesisi açıp kazanınca hemen geri ödeyecek, faizden kurtulacaktık. Şeytanî mantık böyle çalışıyordu. Faizli krediyi aldık. Bir yıl dolmadan haram olan faiz, haram olan içkiyi çekti. İki haram birleşerek Oba’yı Sezen Aksu’nun çalıştığı içkili müzikholü haline dönüştürdü.
FAİZE ARACI OLARAK HAYATIMIN EN BÜYÜK HATASINI İŞLEDİM
Hayatımın en büyük hatasını işledim. Kefil olarak gösterdiğim tek gelir kaynağım olan babamın verdiği altı daireli evim, icradan üç defa satılma durumuna geldi.
İyi niyetliydim. Eğer tesise ortak olmak için faizli krediye aracı olmak gibi bir amacım olsaydı, evim elimden giderdi.
GÜNÜMÜZDE MÜSLÜMANLAR FAİZE BATMIŞ DURUMDA
Günümüzde Müslümanlar faize batmış durumda. Bir dönem Müsiad’da genel başkanlık yapan ve şimdilerde üst düzey yöneticimiz olan kardeşimizin yakın geçmişte bana açıkladığına göre, Müsiad üyelerinin yüzde doksanı faiz bataklığında.
(İnandığı gibi yaşayamayan Müslümanların hali bu. Yani bugün de faizle vatan ve millet karşıtlığı devam ediyor, değişen bir şey yok. Müslüman değişmedikçe düzen değişir mi?)
Yaşadığım ve bin pişmanlık duyduğum faizli krediye aracılık olayının, halis niyetim sebebiyle bana bir faydası oldu. O da günahıma kefaret olur amacıyla faiz sistemiyle mücadeleye kendimi vakfetmiş olmamdır.
Kurduğum Ali Rıza Demircan Eğitim Vakfı ARDEV’in bir ürünü olan Mirat Haber.com da yazar arkadaşlarımızla ciddi bir mücadele veriyoruz.
Bu arada ifade etmiş olalım. Diyanet görevlileri, ilahiyat akademisyenleri ve hatta bütün memurlar faiz, içki, kumar, fuhuş ve benzeri haramlarla kirli / necis gelir vergilerinden aylık alıp yedikçe ve yedirdikçe, onlardan ve maaşlı siyasilerden hayırlı ve sürekli hizmetler beklenemez.
Oysaki laik düzen içinde de helâl alternatifler oluşturulabilir.
OBA’NIN AÇILIŞI
Faizli kredi alındı, eksikler tamamlandı. Hacı Salih’in ifadesiyle bütün Balkanların en güzel tesisinin açılmasına sıra geldi.
İSTANBUL MÜFTÜSÜ İLE GARNİZON KOMUTANI OBAMIZIN AÇILIŞINDA
İçki servisi yapılmayacak Oba’mıza İstanbul Müftüsü ve İstanbul Garnizon Komutanının hazır bulunduğu bir açılış merasimi de yaptık. 1975’li yıllarda İstanbul Müftüsü ile İstanbul Garnizon Komutanının aynı merasimde birlikte bulunması, pek de akla gelebilir ve kabul edilebilir bir durum değildi…
Açılışı yaptık. Yaptık da faiz belası geldiği için bereket zail olmuş, sabır azalmış, tesisimizin içkisiz olarak yaşatılamayacağı düşüncesi giderek ağırlık kazanmaya başlamıştı. Çünkü masraflara bir de faiz giderleri eklenmişti…
RECEP TAYYİP ERDOĞAN KARDEŞİMİZİN NİŞANI
Hatırladığıma göre, o sıralarda MSP’de siyaset yapan Recep Tayyip Erdoğan kardeşimiz Oba’mızda nişan yapmak istemişti. Kararı verdim, şimdilerde Cumhurbaşkanımız olan Recep Tayyib Bey kardeşimizin nişanını yaptıktan sonra Oba’dan ayrıldım. Çünkü mânen dayanma gücüm kalmamıştı. (Zaten Allah rızası için yardım ediyordum. Ortağı değildim. Hiçbir zamanda olmadım.)
* * *
Benden sonra Oba’nın içkili mekâna dönüşmesi hiçbir zaman huzur getirmedi, kazancı da bereketsiz oldu. Problemler eksik olmadı. Oba uzun yıllar manen karanlıkta kaldı ve şerlere alet oldu. Ağabeyim ağır bir hastalık geçirdi ve vefat etti.
GAZİNO OLAN OBA YILLAR SONRA ASLİYETİNE DÖNDÜ
Ne var ki Oba yıllar sonra aslına döndü. İçkisiz bir tesis olarak varlığını sürdürüyor. Oba maceram da böyle geçti.
(Bir Kuşluk Vaktinde GÜZEL KUL OLMA MÜCADELEM sh. 364-9)
AH ODATV!
Benim içkili gazino ile ve mûsikiyi cinsellikle ilişkilendiren sanatçı Sezen Aksu ile ne işim olabilir ki? Ama çağrım olabilir,
Keşke mümkün olsa da Sezen Aksu hanımefendiye fıtrat kardeşim olarak inandığımı değerleri aktarabilsem, gerçekten mutlu olurdum. Onun Cennet’e yol alması benim de sebeb-i saadetim olurdu.
Ah Odatv, sen böyle kaş yaparken göz çıkarırken seninle nasıl uzlaşacağız?