AKİT MENÜ

Aktüel

Diyarbakır, “ALLAHUEKBER” diyor

Tarık Sezai Karatepe 'Diyarbakır, “ALLAHUEKBER” diyor' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Haber Merkezi
Güncelleme Tarihi:

İşte Karatepe'nin yazdığı o yazı;

27 Mayıs 639

90 asırlık Diyarbakır Kalesi neler görmüştü neler!...

Suriçi’nde Sasaniler kana doymuyor; 2 asırdır, taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmıyorlardı.

Sasani Kisrası 2. Şapur’dan 1. Kavat’a değişmeyen tek şey vardı: İşgal, açlık, katliam!

Kavat, adını bundan mı almıştı?

Antakyalı tarihçi Marcellinus’un dili olsa da konuşsa: 

Ceset yığınları, pişirilen ölüler, delirtilen on binler, hayalet şehir Diyarbakır!…

İki ateş arasındaydı, Diyarbakır!

Bizans ile Sasani’nin güç gösterisine sahne oluyordu. Şamar oğlanı gibi gelen vuruyor, giden vuruyordu.

Güneşe secde eden Şemsilerle, ateş üstünde zıplayan Mecusiler ise, Vahyi Kuşanmış Adalet Savaşçılarını bekliyorlardı.

Âlemlere Rahmet Olarak Gönderilen İnsanlığın Rehberi; Hendek’te, Bizans’ın ve Sâsâni’nin fethini müjdeliyordu.

Mute’de ilk acıyı tattırmıştı, Bizans’a.

Adaletli Halife döneminde Urfa ve Kudüs, küfrün önderlerinden temizlenmiş; Diyarbakırlı, Ömer’in ordularını bekliyordu.

Bilal, Kâbe’den sonra İlk Kıble’de de ezan okumuş; esaretin bağlarını bir kez daha çözmüştü. Yüreği Kudüs kadar genişti, Habeşlinin.

“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve ‘Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bize bir yardımcı gönder!’ diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?”

 İlahi Emri, 8 bin mücâhidi yollara düşürmüştü.

Onur ve gurur sevdasına kapılmış Melike Maria, “Teslim ol!” teklifini reddetmiş; heyecanlı bekleyiş, yerini fetih hazırlığına bırakmıştı.

Yenikapı’da Halid bin Velid, 9 kez yere serdiği Bizans’a, bir acı daha tattırmak istiyordu.

“Sizin hayatı ve şarabı sevdiğiniz kadar, ölümü seven bir orduyla geldim!” diye haykırıyordu, Bizans’a!

Muaz bin Cebel, Darkapı’da şehâdet erleriyle konuşlanmıştı. Said ise Urfakapı’da, cennetin yolunu gözlüyordu.

Genel Komutan İyaz, Mardinkapı’da, Diyarbakırlıyı özgürlüğüne kavuşturmanın hayalini kuruyordu.

5 ay geçmişti. Sabır taşı çatlıyor, yakarışlar arşı titretiyordu.

Halid nihayet, 100 yiğidiyle gediklerden girmiş, yalınkılıç çarpışıyordu. Oğlu Süleyman, ilk hamlede şehâdete ermişti.

Yer gök tekbirlerle yankılanıyor, Suriçi, hürlüğün coşkusunu yaşıyordu.

Tarihinde ilk kez katliam yaşamadı Diyarbakır; ilk kez onuru ve şerefi tattı, ilk kez korku duymadı, kalpler ürpermedi, ilk kez.

İyaz’ı ve ordularını bağrına bastı, Diyarbakır: 

“Bi xer be!”

Tevhid erlerinden yeni bir kelime öğrenmenin zamanı gelmişti: 

“Xuda Jı Razi Be!”

Yüzyılın ültimatomu, 27 Mayıs 639’dan 13 asır sonra, Dağkapı’da, Şehit Said’in dudaklarından dökülecekti: 

“Xvezı bi wı ye ku xve misilman!”

“Ne mutlu Müslümanım diyene!”

Tarık Sezai Karatepe

Yorumlara Git

20 şirkete kayyım atandı

Murat Alan’dan tokat gibi cevap: Suriye askerlerini İsrail mi eğitsin?

Sektörün can simidi olacak

Aile, çocuk ve toplum alarm veriyor! Hanelerin yüzde 50'sinde çocuk yok!

Süveyda’dan gelen haber tansiyonu yükseltti! Saldırıların hedefi yine siviller oldu!