Dünya
'Amerika ve İsrail’in sonu geliyor!'
İslam Başaran Mirat Haber'de yazdı: Tarihin dönüm noktaları genellikle adaletin en çok ihlal edildiği, insan vicdanının en derinden sarsıldığı dönemlerde ortaya çıkar. Bugün Filistin’de, özellikle Gazze’de yaşanan insanlık dramı yalnızca bir bölgesel kriz değil, küresel bir ahlaki çöküştür.
İslam Başaran Mirat Haber'de yazdı: Tarihin dönüm noktaları genellikle adaletin en çok ihlal edildiği, insan vicdanının en derinden sarsıldığı dönemlerde ortaya çıkar. Bugün Filistin’de, özellikle Gazze’de yaşanan insanlık dramı yalnızca bir bölgesel kriz değil, küresel bir ahlaki çöküştür. Ancak bu çöküş, aynı zamanda bir uyanışın da habercisidir. Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’in yıllardır sürdürdüğü sömürgeci, hukuk tanımaz politikalar artık dünya halklarının gözünde meşruiyetini yitirmektedir. “Amerika ve İsrail’in sonu geliyor” ifadesi, bir ideolojik temenni değil; uluslararası sistemin vicdani ve siyasi çöküşünün kaçınılmaz sonucudur.
1. Filistin’de Zulmün Sürekliliği ve İnsan Soykırımı
1948’den bu yana süregelen İsrail işgali, artık klasik bir çatışma değil, sistematik bir etnik temizlik hareketidir. Gazze, modern çağın açık hava hapishanesi hâline getirilmiş; çocuklar, kadınlar ve yaşlılar hedef alınmıştır. Uluslararası hukuk açıkça ihlal edilmekte, savaş suçları cezasız kalmaktadır.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer uluslararası kurumlar, kınama açıklamalarıyla vicdan rahatlatmaya çalışmakta; ancak pratikte hiçbir yaptırım uygulanmamaktadır. Bu durum, “uluslararası hukuk” kavramının içinin boşaldığını göstermektedir. Artık Filistin yalnızca bir coğrafya değil, vicdanların adı hâline gelmiştir.
2. Amerika ve İsrail’in İtibar Krizi
ABD’nin İsrail’e verdiği koşulsuz destek, yalnızca Ortadoğu’daki değil, dünya genelindeki saygınlığını da sarsmıştır. İnsan hakları ve demokrasi söylemleriyle süslenen Amerikan dış politikası, Gazze’deki her bir çocuğun kanında kirlenmiştir. Bugün Amerika, artık “özgürlükler ülkesi” değil, “çifte standartların sembolü” olarak anılmaktadır.
İsrail ise uzun yıllar boyunca “güvenlik” bahanesiyle işlediği suçların üstünü örtebilmişti; ancak sosyal medya çağında artık hiçbir gerçeği gizleyememektedir. Görüntüler, fotoğraflar ve tanıklıklar, dünya halklarının gözünde İsrail’i meşruiyetini yitirmiş bir terör devletine dönüştürmüştür. Bu, bir sonun başlangıcıdır: itibarın çöküşü.
3. Diplomasi Krizi: Kanun Tanımayan Devletler Düzeni
Sözde barış konferansları, ateşkes çağrıları ve diplomatik görüşmeler, uluslararası düzenin samimiyetsizliğini gözler önüne sermektedir. İsrail, aldığı hiçbir BM kararına uymamış; Amerika ise veto hakkını, insanlığın sesini susturmak için kullanmıştır.
Bu durum, Batı merkezli düzenin çözülmeye başladığının işaretidir. Çünkü hukuk, adalet ve diplomasi kavramları yalnızca güçlülerin çıkarına hizmet ettiğinde anlamını kaybeder. Bugün yaşanan diplomasi krizleri, Batı uygarlığının kendi iç çelişkileriyle çöküş sürecine girdiğini göstermektedir.
4. Halkların Uyanışı ve Vicdanların Direnişi
Artık dünya halkları, yöneticilerinin politikalarından bağımsız bir vicdan dili konuşuyor. Londra’dan Jakarta’ya, New York’tan İstanbul’a kadar milyonlarca insan “Gazze için adalet” talebiyle sokaklara çıkıyor. Devletler sessiz, halklar ise haykırıyor.
Bu küresel dayanışma, Filistin’in sadece bir toprak değil, insanlığın onuru olduğunu göstermektedir. Bugün “Filistin” adı, emperyalizme, sömürüye, çifte standarda karşı duran bir sembole dönüşmüştür. Bu sembol, Amerika ve İsrail’in politik ve ahlaki çöküşünü hızlandıran en güçlü unsurdur.
5. Çöküşün Sosyopolitik Belirtileri
Amerika iç siyaseti, derin kutuplaşma ve ekonomik krizlerle sarsılmakta; toplumsal güven endeksi her geçen gün düşmektedir. İsrail’de ise güvenlik bahanesiyle militarizmin toplumun tüm damarlarına işlemesi, iç huzursuzluğu artırmıştır. Genç kuşaklar artık sorgulamakta, kendi devletlerinin işlediği suçları görmezden gelememektedir.
Bu içsel çözülme, dış politikadaki başarısızlıklarla birleştiğinde, tarih boyunca hiçbir imparatorluğun kurtulamadığı sonun işaretlerini taşımaktadır.
Sonuç: Filistin Hakikati ve Yeni Dünya Vicdanı
Amerika ve İsrail’in sonu, askeri yenilgiden önce ahlaki bir iflasla gelecektir. Bu iki devletin temsil ettiği sömürgeci zihniyet, adalet ve insanlık duvarına çarpmıştır. Dünya artık eski dünya değildir. İnsanlık, Filistin üzerinden yeniden tanımlanıyor.
Bugün, Filistin’de bir halk ölürken insanlığın vicdanı diriliyor. Tarih, zulmedenleri değil, zulme karşı duranları hatırlar. Ve gelecek, Filistin’in haklı davasını insanlık tarihine kazıyacaktır.
İslam BAŞARAN