Gündem
İddianameye cevap sitesi açmışlar, ne Sarıyer var, ne villalar!
Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik hazırlanan iddianamenin "boş" olduğu iddialarını sert bir dille eleştiriyor. Yazısında, özellikle Capacity AVM ve Sixsence Otel üzerinden dönen rüşvet iddialarına odaklanarak, etkin pişmanlıktan yararlanan avukat Süleyman Atik'in ifadelerini delil gösteriyor. Karahasanoğlu, Ekrem İmamoğlu'nun talimatıyla kurulan ve iddialara cevap vermesi beklenen "istanbuliddianamesi.net" sitesinin, bu somut suçlamalara (rüşvet talebi, 1 milyon USD rüşvet alımı ve Fatih Keleş'in rolü) tek kelimeyle bile cevap vermemesini manidar buluyor. Yazar, CHP yönetiminin ve "ücretsiz avukatlığa soyunan" muhafazakar parti liderlerinin "masumiyet karinesi" söylemlerini, açık ve somut rüşvet iddiaları karşısındaki bu sessizlik nedeniyle samimiyetsizlikle itham ediyor. İşte Karahasanoğlu’nun o yazısı…
ALİ KARAHASANOĞLU
“İddianame boş” diyorlar…
“Suç isnatları bomboş” diyorlar…
İddianamedeki boşlukları (!) izah etmek üzere, cezaevindeki Ekrem İmamoğlu’nun talimatıyla, onlarca avukat, belediye çalışanları, CHP yöneticileri seferber oluyor, bir internet sitesi kuruyorlar.
Bekliyorsunuz ki iddialara cevap versinler…
İddialar içinde örneğin Süleyman Atik, “Capacity AVM’nin imar affından faydalandığını, ancak kolon ve perde betonlarının kaldırıldığını, dolayısıyla bu hususun statik proje ile uyumlu olmadığını, imar affının kendilerini tek başına kurtarmayacağını ve hukuki olarak problem yaşayabileceklerini ilettim. Burada kendilerinden daha önce 5.000.000 USD değerinde gayri resmi para istendiğini, ancak kendilerinin gayri resmi ödeme yapmak istemediklerini söylediler” anlatımını iddianamede okuduktan sonra, bekliyorsunuz ki, istanbuliddianamesi.net sitesinde cevabı bulmaya çalışıyorsunuz..
Hatta bekliyorsunuz ki, en azından “Kendi kendisine hayali senaryolar anlatmış.. Bizi ilgilendirmez” demiş olmalarını bekliyorum..
Ama tek kelime ile cevap yok..
Bizim muhafazakar parti liderleri ise, hemen Ekrem avukatlığına soyunmuşlar..
“Masumiyet karinesi esastır.. Suçların somut olarak delillendirilmesi gerekir.”
Bekliyoruz ki, bu ücretsiz avukatlığa soyunan muhafazakar parti yöneticileri açıklama yapsınlar..
“Capacity AVM’nin ayrıntısını biz size açıklayalım” desinler..
Ama yok, ne avukatlığa soyunan muhafazakar parti yöneticileri, ne de Ekrem İmamoğlu’nun cevap vermek üzere kurduğu sitede, “Capacity AVM” diye bir ifade bile geçmiyor..
Süleyman Atik, etkin pişmanlık kapsamında verdiği ifadesinde iddiasını netleştiriyor:
“Kendileri de otopark yapmak istemediklerini, gayri resmi olarak 24.000.000 (yirmidört milyon)TL ödeyebileceklerini söylediler. Ben bu şahıslardan rüşvet istendiğini ilk olarak burada anladım. Bunu Ali Rıza Akyüz’e (CHP’li Bakırköy Belediyesi yetkilisi) ilettiğimde kendisi ‘Bizle dalga mı geçiyorlar?’ diyerek konuyu geçiştirdi ve ‘Artık kalanını biz hallederiz’ dedi.”
Görüyorsunuz değil mi?
Rüşvet isteniyor..
Karşı taraf bir teklif ile rüşveti azaltmak istiyor..
CHP’li isim, kendisinden emin, “Bizimle dalga mı geçiyorlar” diyor..
Bu da mı yetmedi, “İddianame boş” diyenler için..
O zaman, biraz daha ayrıntı verelim..
Arada biraz daha muhabbet geçiyor. Kendisi de kamuoyunun tanıdığı bir avukat olan Süleyman Atik devamını aktarıyor:
“Ben de bu durumu Ali Rıza Akyüz’e ilettiğimde ‘Artık otopark muhabbeti geçti, bunlar bizimle dalga geçiyor, nakit getiriyorlarsa yardımcı olabiliriz’ dedi. Ben de artık rüşvet istendiğinden emin olunca süreçten çekileceğimi ve görüşmeleri kendilerinin yapması gerektiğini söyledim.”
Şunu diyebilirsiniz: “İstenmiş, ama alınmamış…”
İyi de, vermedikleri için alınmamış…
Rüşvet istendiği açık.
Kanunda cezası daha az olsa da, istenip de alınamayan rüşvet de suç..
Ama CHP’li suç savunucuları, kanundan da habersiz şekilde ısrar ediyorlar: “Verilmeyen paranın suçu mu olur?”
“Kanun olur” diyor..
Mahkemede de olduğunu göreceksiniz zaten..
Yine de bizde ısrar yok. CHP’liler, teklif edilen, ama ödenmediğini varsaydıkları parayı suç olarak tanımlamıyorlar mı?
O AVM için, 195 milyon TL ceza kesilerek, ilgisinin istenilen miktarda rüşvet vermediği için adeta cezalandırıldığı hatırlatıp..
Süleyman Atik’in ifadesinin devamından, hem istenen, hem de verilen, hem de işi tamamlanan rüşveti aktaralım:
“Fatih Keleş beni arayarak Florya’daki başkanlık konutundaki ofisine davet etti. Burada bana Sixsence Otel isimli işletmenin iskan taleplerinin olduğunu ve bu otelin iskanına ilişkin birtakım problemli hususlar olduğundan bahsedip buradaki teknik detayları bana gösterdi ve ‘Bunlardan ne kadar istenir?’ diye sordu.”
Biliyorum, buna da itiraz edecekler, “İki kişi sohbet etmişler, bunun üzerinden insan cezalandırılır mı?” diyecekler.
O zaman devam edelim, konuşmanın sonrasını da vermeye:
“Bu otelden 3.000.000 USD istesek uygun olur mu, diye sordu. Ben de otelin teknik olarak problemli olan hususlarını incelediğimde bu miktarın fazla olduğunu ve 500.000 USD istenebileceğini söyleyince, o da ‘Koca otel için bu mablağ az’ diyerek 1.000.000 USD parayı bunlardan talep etmenin uygun olacağını söyledi. Daha sonra bu Sixsence isimli otelden 1.000.000 USD rüşvet alarak iskanı birkaç ay sonra verdi.”
Tam bu noktada…
Fatih Keleş, Süleyman Atik’in bu sözleri için, “Yalan söylüyor” diyebilir..
Savcılık orada. İftira suçundan hemen şikâyet dilekçesini verebilir…
Veriyor mu?
Vermiyor…
Fatih Keleş’i size hatırlatayım: CHP’ye İstanbul il binası satın alınıyordu ya… Oraya Spor Kulübü A.Ş. çantası ile balya balya paraları getiren şahıs…
Bu şahıs diyorsa ki “Avukat Süleyman Atik yalan söylüyor, bana iftira atıyor”, o zaman CHP il binası satın alınırken taşıdığı çanta dolusu parayı nereden temin etmişti, onu açıklasın.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN>>>