AKİT MENÜ

Dünya

Sudan'da sivil katliamı yapan örgüt ABD'den yararlanıyor!

Sudan’daki katliamların merkezinde, RSF’ye BAE üzerinden sağlanan silah ve lojistik akışının ABD’nin bölgesel altyapısıyla kesişmesi bulunuyor; Washington’ın aksi yöndeki açıklamaları ise bu fiilî ortak zemini gölgeliyor ve işbirlikçi rolünü masuma yatırma gayesi güdüyor.

Haber Merkezi

Sudan’daki katliamların merkezinde, RSF’ye BAE üzerinden sağlanan silah ve lojistik akışının ABD’nin bölgesel altyapısıyla kesişmesi bulunuyor; Washington’ın aksi yöndeki açıklamaları ise bu fiilî ortak zemini gölgeliyor ve işbirlikçi rolünü masuma yatırma gayesi güdüyor.

ABD Dışişleri Bakanı, G7 toplantısı sonrası yaptığı açıklamada Sudan’daki Hızlı Destek Güçleri’ne (RSF) silah sağlayan aktörleri “bildiklerini” söyleyerek kesilmesi çağrısı yaptı. Ancak sahadaki veriler, uydu görüntüleri, uçuş takip raporları ve bölgeden gelen bilgiler, RSF’nin derinlikli lojistiğinin Birleşik Arap Emirlikleri tarafından işletilen hatlar üzerinden taşındığını gösteriyor. Dahası, bu hatların önemli bir bölümü ABD’nin düzenli olarak kullandığı “gri operasyon” tesisleriyle iç içe geçmiş durumda. Bu nedenle Washington’ın açıklamaları, sahadaki gerçeklikle ciddi bir çelişki barındırıyor.

 

ABD ile BAE aynı tastan besleniyor

RSF’nin el-Fâşir’deki ilerleyişi sırasında yaşanan toplu tecavüzler, infazlar ve sivillere karşı toplu saldırılar, dünyanın dikkatini yeniden BAE’nin rolüne çevirdi. Fakat bu ağ tamamen “Emirlikler’in kendi başına yürüttüğü bir hat” değil; ABD’nin Somali–Yemen–Fas Şeridi’ni kapsayan operasyon yapısı ile aynı altyapıyı paylaşıyor. Bosaso ve Berbera’da geliştirilen üsler, hem ABD’nin operasyonlarının hem de BAE’nin RSF’ye silah tedarikinin aynı anda aktığı merkezler hâline gelmiş durumda. Washington bu yapının kendisine sağladığı avantajları biliyor; bu yüzden BAE’ye yönelik açık bir yaptırım ya da gerçek bir baskı söz konusu değil.

BAE’nin oluşturduğu bu hat, Yemen adalarından Somali kıyılarına, oradan Sudan’a uzanan bölgesel bir deniz–hava koridoru oluşturuyor. Bu hat üzerinden Çin yapımı İHA’lar, ağır mühimmat, paramiliter unsurlar ve kara kutu lojistik malzemeler RSF’ye taşınıyor. ABD’nin Bosaso’daki varlığı göz önüne alındığında, bu trafiğin Washington tarafından “fark edilmemesi” mümkün değil. Tersine, Amerikan üsleri ile Emirlik altyapısının birbirini tamamlayan yapısı, bazı uzmanlar tarafından “beyaz operasyonların siyah operasyonlarla harmanlandığı gri bir sistem” olarak tanımlanıyor. Bu tablo, ABD’nin rolünü “seyirci” değil; dolaylı bir kolaylaştırıcı seviyesine taşıyor.

 

Washington'un BAE-Suudi Arabistan arasında denge siyaseti

Bu çerçevede Sudan dosyası aslında Washington’ın BAE–Suudi Arabistan dengesi içinde yürüttüğü güç savaşıyla doğrudan ilişkili. Riyad’ın Gazze’nin yeniden inşasında sahip olacağı rol ve bölgesel ekonomik merkez olma stratejisi, Washington’ın long-term çıkarları açısından kritik. Buna karşılık BAE’nin Kızıldeniz–Aden hattında kurmaya çalıştığı mini-imparatorluk denklemi, Sudan savaşını bir iç çatışmadan öte bölgesel hakimiyet mücadelesi hâline getiriyor. Trump’ın “Sudan’daki vahşeti bitireceğiz” açıklaması da bu rekabetin ABD tarafından yeniden dizayn edilmeye çalışıldığını doğruluyor. Fakat sahadaki gerçek, RSF’nin kullandığı mühimmatın ve gücün büyük bölümünün hâlâ Emirlik koridorundan aktığıdır.

 

El-Fâşir’de 27.000 Sudanlıyı öldüren RSF, ABD lojistiğinden faydalanıyor

Darfur Valisi Minni Minnawi, RSF’nin El-Fâşir’de yürüttüğü katliamların “27.000 Sudanlının sistematik biçimde öldürülmesi” olduğunu söyledi. Bu sayı, çatışmanın sıradan bir iç savaş operasyonu değil; planlı, organize ve devam eden bir etnik tasfiye süreci olduğunu gösteriyor. Uydu görüntüleri, sokaklarda günlerce kaldırılmayan cesetleri ve kasıtlı şekilde hedef alınan mahalleleri doğruluyor.

Minnawi, RSF’nin kuşatmayı sadece güvenlik engeli olarak değil, kıtlıkla boğma politikası olarak yürüttüğünü aktardı. 700.000’e yakın sivil yiyecek, su ve ilaçtan mahrum bırakıldı. Genç erkeklerin toplu hâlde infaz edildiği, kadınların kaçırıldığı, yaşlı sivillerin ise evlerinde yakıldığına ilişkin ifadeler uluslararası gözlemci raporlarına girdi. Bu tabloda kullanılan mühimmat, RSF’nin dışarıdan aldığı güçlü lojistik hat olmadan sürdürülebilir değil.

Minnawi, sessiz kalan uluslararası sistemi de suçladı: “Bu sadece RSF’nin değil, bu operasyonu bilen ama sustuğu için destek veren herkesin suçudur.” Aynı dönemde BAE’den hareket eden IL-76 uçaklarının Bosaso üzerinden Sudan’a ağır yük taşıdığı görüldü. Bu akışın ABD’nin radar sistemleri tarafından izlenmemesi imkânsız. Dolayısıyla bölgedeki katliam zinciri, yalnızca RSF’nin değil; onu ayakta tutan uluslararası çıkar ağının da sorumluluğunu taşıyor.

 

El-Faşir'den kaçmanın bedeli: tecavüz, fidye, infaz...

El-Fâşir’den kaçan sivillerin tanıklıkları RSF'nin uygulamalarının üç eksende yoğunlaştığını gösteriyor: toplu tecavüz, fidye karşılığı kaçırma, sokak ortasında infaz. Özellikle kadınların ayrılıp kamyonlara bindirildiği, genç erkeklerin yerinde infaz edildiği anlatımlar, RSF’nin sivilleri bilerek ve planlı şekilde hedef aldığını gösteriyor. Bazı ailelerden serbest bırakılma karşılığı astronomik fidyeler istendiği belirtiliyor.

RSF, El-Fâşir’den çıkış yollarını kontrol noktalarıyla keserek kenti kuşatma altındaki dev bir açık hava hapishanesine dönüştürdü. Tawila hattında 650.000 sivil ile 300’den fazla yabancı yardım görevlisi sıkışmış durumda. RSF yardım girişlerini engellediği için şehirde açlık ve salgın riski tırmanıyor. Bu kuşatma taktiği, askeri bir operasyon olmanın ötesinde toplu cezalandırma yöntemi olarak işliyor.

Uydu görüntüleri ve sahadaki tanıklar, RSF’nin hendekler kazdığını, bazı yolları ateşe verdiğini, ormanlık alanlarda toplu tecavüz vakaları yaşandığını aktarıyor. Tanıklar ayrıca RSF’nin yabancı paralı askerlerle hareket ettiğini, bu unsurların sorgulama ve işkence süreçlerine katıldığını belirtiyor. Bu durum, RSF’nin yalnızca yerel bir milis gücü değil, BAE tarafından desteklenen uluslararası bir paramiliter ağ tarafından ayakta tutulduğunu gösteriyor. Bu tablo, ABD’nin Bosaso ve Berbera’daki Emirlik tesislerini kullanmasıyla birleşince, bölgenin danışıklı katliam laboratuvarı olduğunu gösteriyor.

Middle East Eye

Yorumlara Git

İddia: 50 bin mahkuma kısmi af geliyor! İki suç kapsam dışında

Trump, Abdi'nin tasmasını tuttu!

BM’deki tarihi konuşması yer aldı: Erdoğan’dan G20 kitapçığına damga vuran sözler

"Atatürk" Maskesi Altında Lüks Saltanat: Kamu Parasıyla 1 Milyon Dolarlık Pırlanta!

CHP’liler kızınca apar topar sildi! İmralı kararı sonrası Pervin Buldan’dan olay paylaşım