Aktüel
9. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi sonuç bildirgesi yayımlandı: Kur’an Kâinatı Okuyor
Batı dünyasında materyalist ve pozitivist eğitim felsefesi hâkim iken, Yaratıcının adını anmadan eserlerini anlatmayı kabul etmeyen Türkiye’deki inançlı ilim adamları, Bilimler Işığında Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi, 20-21 Kasım tarihlerinde gerçekleştirdi
ALİ ERKAN KAVAKLI/ GAZİANTEP
Batı dünyasında materyalist ve pozitivist eğitim felsefesi hâkim iken, Yaratıcının adını anmadan eserlerini anlatmayı kabul etmeyen Türkiye’deki inançlı ilim adamları, Bilimler Işığında Yaratılış Derneği koordinasyonunda, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve Şahinbey Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen IX. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi, 20-21 Kasım tarihlerinde gerçekleştirdi. Türkiye’nin dört bir yanından ve yurt dışından 51 üniversiteden 150 bilim insanını bir araya getiren kongre, fen bilimlerinden sosyal bilimlere, tıptan mühendisliğe, psikolojiden ilahiyata kadar geniş bir yelpazede oturumlara sahne olurken kongre, insan ve kâinatın anlamını bütüncül bir perspektifle ele almayı hedefleyen çalışmalarıyla dikkat çekti. Sunulan tebliğler, Kur’an’ın kâinata anlam kazandıran mesajları ile bilimlerin ortaya koyduğu düzen, oran, matematik ve yasalar arasında hayrete düşüren bir uyum olduğunu ortaya koydu. Katılımcılar, kâinatın işleyişini inceleyen bilimler ile kâinatın sırlarını okuyan ve bildiren vahyin aynı hakikatin iki yüzü olduğunu vurguladı.
KAİNATTA YARATILIŞ TESADÜFİ DEĞİL BİR SÜREÇTİR
Kongre sonunda yayımlanan Prof. Dr. Osman Bilgin’in imzasıyla yayımlanan sonuç bildirgesinde bilimsel çalışmalar ve Kur’an perspektifinin bir araya geldiği değerlendirmeleri kamuoyuyla paylaşıldı. Bildirgeye göre, genetik, embriyoloji, kozmoloji, kimya, biyokimya, fizik ve sosyal bilimler alanlarındaki araştırmalar, tüm canlı ve cansız varlıkların büyük bir ölçülülük, hikmet ve ince ayar ile yaratıldığını ortaya koymaktadır. Yaratılışın evrensel bir ilke olduğu vurgulanan bildirgede, hücrelerin iç düzeninden yıldızların hareketine, bitkilerden insan ruhuna kadar gözlenen sistematik yapı, kâinatın tesadüfi olmadığını ve yaratılışın sürekli bir süreç olduğunu göstermektedir. Bildiride ayrıca, bilimin varlığın nasıl işlediğini, vahyin ise varlığın neden var olduğunu açıkladığını belirtiyor. Bilimsel yöntemlerle elde edilen “nasıl”ların, Kur’an’ın sunduğu “niçin”lerle birleştiğinde, insanın yerini ve sorumluluğunu anlamasının mümkün hâle geldiği ifade edildi.
EVRİMİ DESTEKLEYECEK BİLİMSEL KANIT YOK
Evrim tartışmalarında kavram karmaşasına dikkat çekilen bildirgede, tekâmül, tahavvül ve varyasyon gibi kavramların doğru anlamlarıyla kullanılmasının önemi vurgulandı. Evrim görüşünün türlerin değiştiği iddiasını destekleyecek bilimsel bir delil bulunmadığı belirtilirken, kâinatın madde ile sınırlı olmayan estetik bir bütünlük taşıdığı ve ölçü, oran ile düzenin yalnızca işlevsel değil, estetik bir anlam da barındırdığı kaydedildi. İnsan biyolojisi ve ruh dünyasının açıklanamaz derinliği, yaratılışın en güçlü delilleri arasında gösterildi. Embriyonik gelişim, bağışıklık sistemi, beyin fonksiyonları ve ruh sağlığı alanlarındaki çalışmalar, insanın sıradan bir canlı olmadığını ve kâinatın anlamını okuyabilen eşsiz bir varlık olduğunu ortaya koyuyor. Eğitim sisteminde ise yaratılış odaklı bütüncül bilim dilinin zorunlu hâle geldiği vurgulanıyor; seküler bilim dilinin gençlerde anlam boşluğu oluşturduğu, Kur’an ile desteklenen bütüncül bilim yaklaşımının ise öğrencilere entelektüel ve ruhî denge kazandırdığı ifade ediliyor. Kongrede, yaratılış bilincinin bilimsel üretim ve insanlığın geleceği için bir pusula olduğu vurgulanırken, kâinata bakan gözün ufku genişledikçe hakikatin tablosunun daha belirgin hâle geldiği, kâinatın bir kitap ve Kur’an’ın ise o kitabın anlamını sunduğu; bilim ise bu iki metni birlikte okuyabilen bir akıl yolcusu olarak işlev gördüğü ifade edildi.