AKİT MENÜ

Dünya

'ABD çıkardığı yangının dumanına öfkeleniyor'

ABD, yıllarca ateşe verdiği coğrafyaların insanlarını şimdi “yük” ilan ederek kapıdan kovmaya hazırlanıyor; yangını çıkaranın dumanına öfkelenen bir devlet portresi…

Haber Merkezi

ABD, yıllarca ateşe verdiği coğrafyaların insanlarını şimdi “yük” ilan ederek kapıdan kovmaya hazırlanıyor; yangını çıkaranın dumanına öfkelenen bir devlet portresi…

Dünya siyasetinin asırlık fotoğrafına kim dürüstçe baksa aynı manzarayı görür: ABD, girdiği hiçbir coğrafyadan huzur bırakıp çıkmadı. Arkasında bıraktığı şey, çoğu zaman kan, kaos ve paramparça olmuş toplumların uzun yıllara yayılan yaraları oldu. Demokrasi, insan hakları, özgürlük… Ne zaman bu kelimeler Washington’ın ağzında çoğaldıysa, o coğrafyaya bomba, iç savaş, darbe yahut ekonomik kıskaca dönüşmüş bir “hediye paketi” indi.

Bugün Trump’ın ağzından dökülen “Üçüncü dünya ülkelerinden gelen göçü tamamen durduracağım” sözünü işte bu tarihî arka planın üstüne koyduğumuzda fotoğraf daha da berraklaşıyor. Göç dalgaları durup dururken çıkmadı. İnsanlar evlerini keyiften terk etmedi. Bu göçün başladığı topraklara bir bakın: Irak, Suriye, Afganistan, Libya, Latin Amerika… Her biri ABD’nin jeopolitik hesaplarıyla darmadağın edilmiş coğrafyalar.

Yangını çıkaran ABD’ydi; şimdi o yangından kaçanları kapıdan kovmaya çalışıyor.

 

Bugün Washington’ın “yük” dediği insanlar, aslında bizzat Amerikan siyasetinin açtığı gediklerden sızan acının, yoksulluğun ve yıkımın taşıyıcıları. Yani mesele şudur: ABD dünyayı istikrarsızlaştırdı, ardından o istikrarsızlık dalgasının kendi kıyısına vurmasına şaşırmış gibi yapıyor.
Bunun adı çelişki değil; bunun adı düpedüz sorumluluktan kaçmadır.

Trump’ın “Batı medeniyetine uyum sağlayamayanları sınır dışı edeceğim” sözü ise işin başka bir boyutuna işaret ediyor: ABD, yıllarca “medeniyet götürme” iddiasıyla operasyon üstüne operasyon yaparken, bugün aynı coğrafyaların insanlarını “istenmeyen unsur” ilan ediyor. ABD’nin kurduğu düzenin enkazı altında kalanlara “Sizi istemiyoruz” demesi, kendi tarihî rolünü inkârdan ibarettir.

 

Gerçek açık:
ABD, dünyayı altüst eden politikalarının sonuçlarıyla yüzleşmek yerine, o sonuçlardan kaçan insanları geri cehennemlerine yollamaya hazırlanıyor.

Bunu “güvenlik politikası” diye pazarlamaya kalkmaları da ayrı bir ironi.
Zira güvenliğin en temel şartı, önce başkalarının güvenliğini bozmamaktır.

Bugün ortaya çıkan göç krizinin mimarı ABD’dir; şimdi de bu krizin bedelini, o coğrafyalarda defalarca ateşe sürülen halklara ödetmeye çalışıyor. Dünyayı bölüp parçalayan bir gücün, sonra da dünyanın kendi kapısına dayanmasına öfkelenmesi… İşte emperyalist siyasetin en çarpıcı yüzsüz, cani hali budur.

Yorumlara Git

Türkleri dikkate almamak aptallık!

'ABD çıkardığı yangının dumanına öfkeleniyor'

'3. Dünya Savaşı 89 saniye sürecek!'

Ölüye de saygıları yok: CHP’li belediyelerden büyük bir insanlık ayıbı!

Kemalist isim bile yalanladı: 'Atatürk'ün Papa'ya izin vermediği haberleri yanlış'