Dünya
Yeni kaos bölgesi! Trump Latin Amerika'yı Orta Doğu'ya çeviriyor!
Trump’ın Venezüella’ya askeri operasyon planları Amerika kıtasını yeni bir Ortadoğu’ya dönüştürme tehdidi taşıyor. Yalnızca Venezüella değil; Kolombiya da topun ağzında.
ABD Başkanı Trump’ın Venezüella’ya askeri operasyon planları Amerika kıtasını yeni bir Ortadoğu’ya dönüştürme tehdidi taşıyor. Yalnızca Venezüella değil; Kolombiya da topun ağzında.
Mevcut hükümetleri devirmek isteyen Pentegon sadece geçtiğimiz aylarda sözde uyuşturucu operasyonları adı altında 83 sivili yargılamadan katletmiş durumda.
Beyaz Saray, bu harekâtı “uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı ve narco-terörizme karşı legal bir mücadele” olarak sunuyor. Ancak bu gerekçeler, uluslararası hukukun ve savaş hukukunun hassas dengelerini alt üst ediyor; hem “sivil kayıplar” hem de Latin ülkelerinin devlet egemenliği ciddi bir tehdit altında bulunuyor.
İşte bu yüzden, olası askeri müdahale sadece Venezuela için değil, tüm Latin Amerika jeopolitiği için bir “felaket senaryosu” taşıyor. Üstelik ABD’nin geçmişte Latin ülkelerine yaşattığı acıları göz önüne aldığımızda bu iddialar çok korkunç hal almaktadır.
ABD bölge için askeri darbe ve savaş demek
Yakın geçmişe baktığımızda ABD bölgede Küba, Haiti, Panama, Venezüella, Kolombiya, Meksika ve Arjantin’de sayısız askeri darbe ve operasyonun içerisinde oldu. Yüz binlerce masum insanın ölmesine neden olurken bugün dahi devam eden ekonomik sorunların ve siyasi krizlerin birinci derecede sorumlusu durumunda.
Mesela Panama esasen Kolombiya’ya bağlı bir bölgeyken stratejik konumu ele geçirmek için 1903 yılından itibaren siyasi istikrarsızlık körüklenmiş ve nihayetinde askeri operasyonla bölge tamamen ele geçirilmişti.
Panama, ABD’nin himayesine girdikten sonra limanları, su yolları ve turistik gelirleri adeta yağmalanmıştır. Bu küçücük ülke bugün dünyanın en zengin ülkelerinden birisi olması gerekirken halkı adeta sefaletten kırılma noktasındadır. Buna karşı ABD’li iş adamları Panamalıların milli kaynakları üstünden adeta servetlerine servet katmışlardır.
En çok Meksika direnmeyi denedi
ABD’ye karşı bölgede en fazla direnmeyi deneyen ülkelerin başında Meksika geliyor. Veracruz Çıkarması olarak bilinen askeri müdahaleden beri Meksika belini doğrultabilmiş değil.
Ayrıca Teksas gibi her şeyiyle Meksika toprağı olan bölgeler hiçbir meşru gerekçe gösterilmeden işgal edilmiştir. Meksika halkı ABD’nin hem fiili askeri müdahaleleri hem siyasi komploları neticesinde bir türlü istikrarı sağlayamamıştır. Tarihin cilvesi milyonlarca Meksikalı sefaletten kurtulmak için ABD’ye yasadışı yollarla göçmüş ve işgal edilen topraklarında yasadışı göçmen statüsünde hayatta kalma mücadelesi vermektedir.
Borcu var diye işgal edilen ülke: Dominik Cumhuriyeti
ABD’nin 8 yıl aralıksız işgal ettiği topraklardan birisi de Dominik Cumhuriyeti idi.
Buradaki halk hiçbir zaman ABD’yi sevmedi. Ne zaman başını kaldırsa ABD destekli bir işgalle karşı karşıya geldi. ABD ülkeleri kendisine yakın cuntalarla acımasızca yönetti. 1965 yılında ABD destekli generaller on binlerce sivili tüm dünyanın gözü önünde katletmesi hala hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır.
Nikaragua ve Honduras’a defalarca deniz piyadeleri çıkartan Pentagon, bölgeyi adeta kan gölüne çevirmekten çekinmemişti.
Guatemala’ya sadece bir ABD şirketinin çıkarlarını korumak için askeri operasyon yapan ve binlerce masumu sırf bir içecek markasının varlığını korumak için katleden ABD değil miydi?
Şili’de Salvador Allende’nin komünist olduğu iddiasıyla General Pinochet’i Şili halkının başına bela eden ABD’nin kendisi değil miydi?
Plan Colombia adıyla 1990’lardan beri Kolombiya’ya hava saldırıları gerçekleştirip kartellerle mücadele adı altında Kolombiya’da binlerce masum sivil katleden ABD’nin bölgede istikrarsızlığın ta kendisi olduğunu söylememek mümkün müdür?
ABD’ye direnen iki ülke: Küba ve Venezüella
ABD’nin askeri operasyonları ve siyasi komplolarına direnen iki ülke başarılı olabildi: Küba ve Venezüella.
Küba’da onlarca darbe teşebbüsü, suikast girişimi ve askeri operasyon Kübalılarca püskürtüldü. Bunların en meşhuru şüphesiz Domuzlar Körfezi çıkarmasıydı. Bu olay beraberinde meşhur Füze krizini doğuracak ve dünyayı kaosun eşiğine getirecekti. ABD sadece 150 km uzaklıkta bulunan Küba’nın varlığını sessiz sedasız kabullenmiş gibi yapacaktı. Bunun yerine Küba’yı abluka altına alıp açlıkla imtihan etmeyi denese de Castro ülkedeki tüm suçluları, çeteleri ABD’ye yollayarak ülkesindeki kriminal olayları kontrol altına alması tarihte eşi görülmemiş bir yöntemdi.
Venezüella’ya ise en ciddi operasyon 2002 senesinde askeri cunta müdahalesi ile denendi. O zamanki Devlet Başkanı Chavez halkı meydanlara çağırdı ve operasyon püskürtüldü.
O tarihten beri uyuşturucu operasyonları bahane edilerek hem hava yolları hem de limanlar ABD kıskacına alındı. Ağır ekonomik ambargolarla ülke ekonomisi adeta çökertildi.
Olası saldırının sonuçları
ABD’nin olası bir askeri operasyonu bölgede domino etkisi yaratabilir.
Milyonlarca insanın göç etme riskinin yanı sıra bölgesel bir ekonomik krizi ortaya çıkacaktır. Bu süreçten en fazla etkilenecek ülkelerin başında da ABD geleceği muhakkak.
Yine de Venezüella’nın zengin petrol ve altın rezervleri ilerleyen süreçte ABD’nin kıskacından kısa vadede kurtulmasını zor kılmaktadır.
Mehmed Mazlum Çelik
SÜPER HABER