Aktüel
ADD’den skandal suç duyurusu: Yine rakı masasında kendilerine görev buldular
CHP’lilerin yetiştiği ideolojik üs olan ve skandallarla anılan Atatürkçü Düşünce Derneği, boş durdukça kendilerine görev çıkarmaya devam ediyorlar. Kurdukları lokallerde toplanıp toplanıp eğlenen Kemalistler tabanına şirin gözükmek için harekete geçti.
CHP’lilerin yetiştiği ideolojik üs olan ve skandallarla anılan Atatürkçü Düşünce Derneği, boş durdukça kendilerine görev çıkarmaya devam ediyorlar. Kurdukları lokallerde toplanıp toplanıp eğlenen Kemalistler tabanına şirin gözükmek için harekete geçti. Kürsülerden Allah’ın emirlerini ve yasaklarını anlattığı gerekçesiyle Konakçı Hoca’dan rahatsız olan seküler bağnazlar savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı. Dünyada hiçbir örneği olmayan ve ölmüş bir kişiyi korumaya yönelik 5816 sayılı yasanın konforundan yararlanan ADD üyeleri Halil Konakçı hakkında Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Skandal duyuruyu sosyal medya hesaplarından paylaşan ADD, Halil Konakçı Hoca’yı Atatürk’e ve laik Cumhuriyet’e karşı olmakla suçlayarak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik edici ifadeler kullandığını iddia etti.
BENİM AÇIMDAN DEĞERİ YOKTUR
Atatürk ilkeleri ve inkılaplarını tartışmak, fikirlerini yaşatmak bahanesiyle bir araya gelerek rakı masaları kurup eğlenen ADD’nin skandal suç duyurusunu gazetemize değerlendiren Halil Konakçı Hoca, söz konusu başvuruyu “ciddiyetsiz ve samimiyetsiz” olarak nitelendirdi. Konakçı Hoca, derneğin toplum ve gençlik adına kayda değer bir çalışma ortaya koymadığını savunarak, “Bu derneğin yaptığı şikâyetin benim açımdan fazla bir değeri yoktur. Ancak elbette yargı makamları çağırdığında gider, her zaman olduğu gibi ifademizi veririz” dedi.
“Paylaşımımda tek bir hakaret yoktur”
Konakçı Hoca, hakkında yapılan suç duyurusunun temel dayanağının gerçeği yansıtmadığını belirterek açıklamalarına şöyle devam etti:
“Paylaşımımda hiçbir şekilde hakaret yoktur. Tarihte yaşanmış olayların dile getirilmesi hiçbir zaman hakaret olmaz. Bugüne kadar Kamal Atatürk’e yönelik hakaret içeren bir sözüm olmamıştır. Camilerin kapatılması, Ayasofya’nın ibadete kapatılması, başörtüsünün yasaklanması gibi olaylar zaten herkesçe bilinen tarihî vakalardır.”
Bu konuları başka tarihçilerin dile getirdiğinde suç sayılmadığını hatırlatan Konakçı, “Bu olayları Murat Bardakçı anlattığında mesele edilmiyorsa, benim ifade etmem neden suç sayılsın? Eğer mesele hakaret ise, Celal Şengör’ün Atatürk’e “diktatör” dediği biliniyor; İlber Ortaylı “darbeyle iktidara gelmiş bir subay” ifadesini kullandı; yine bazı tarihçiler Atatürk’ün inancı konusunda çeşitli değerlendirmeler yaptı. Bu ifadeler suç sayılmıyorsa, aynı değerlendirmeleri başka kişilerin yapması neden suçmuş gibi gösteriliyor? Bu bakımdan yapılan başvuruyu samimi bulmuyorum. Şikâyet herkesin hakkıdır. Söz konusu dernek de bu hakkını kullanmıştır. Biz de gerekli görülürse yine gider, ifademizi verir ve düşüncelerimizi açıklarız. Takdir elbette yargınındır” ifadelerini kullandı.
“Diyanet, bin yıllık vakıf geleneğinin devamıdır”
Açıklamalarında sık sık tartışılan “Diyanet maaşları” konusuna da değinen Konakçı Hoca, iddiaların gerçekle bağdaşmadığını dile getirdi.
Tarih boyunca camiler, din görevlileri ve talebeler için geniş bir vakıf sistemi kurulduğunu hatırlatan Konakçı, şu bilgileri paylaştı:
“İmamların, müftülerin, müezzinlerin, Kur’an kursu hocalarının ve camilerin tüm ihtiyaçları yüzyıllar boyunca vakıflar tarafından karşılanıyordu. 1900’lü yılların başında bu vakıfların büyük bölümü devlet kontrolüne geçti. Dolayısıyla bugün Diyanet personeline ödenen maaşları yalnızca ‘devletin verdiği maaş’ olarak görmek doğru değildir; bu, ecdadın din hizmetine ayırdığı gelirlerin günümüze yansımasıdır.”
Konakçı, “Bazı kişilerin ‘bizim vergilerimizle maaş alıyorlar’ şeklindeki sözleri eksik ve yanlış bilgiden ibarettir. Din görevlilerinin emeğini küçümseyen yaklaşımların toplum açısından da sağlıklı olmadığını düşünüyorum” dedi.