AKİT MENÜ

Gündem

DEM Parti: Suriye’deki Kürtlerin hakkını da Türkiye savunsun!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, katıldığı televizyon programında Terörsüz Türkiye sürecinin geldiği noktayı ve Suriye’deki gelişmelere dair önemli açıklamalarda bulundu. Bakırhan "Son aşamaya geldik. Artık kapsayıcı, onurlu bir dönüşü sağlayan ve bir daha silahın, çatışmanın olmayacağı bir sürecin altyapısını oluşturacak yasalar çıkmalı" dedi. Türkiye’nin Suriye’deki Kürtlerin hakkını savunması gerektiğini anlatan Bakırhan “Ya bu devlet bizim de değil mi? 25 milyon insan Türkiye Cumhuriyeti’nde… Biz Türkiye’de yaşayan Kürtler olarak diyoruz ki: 'Bizim akrabalarımız, kardeşlerimiz araya bir çizgi çekilerek orada kalmış. Onların hakkını savunmak da senin görevin. Bu görevi Türkiye üstlensin. Kürtler, Türkler için asla tehdit değildir. Türkiye için asla tehdit değildir" diye konuştu.

Haber Merkezi

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan katıldığı televizyon gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Terörsüz Türkiye ile ilgili yasal düzenleme gerekliliğine dikkat çeken Bakırhan, şunları söyledi: "PKK ve sonuçlarını ortadan kaldıracak bir yasa olması gerekiyor. En başında ayrıştırıcı bir yaklaşımla 'şunlar, bunlar şu kadar, diğerleri bu kadar' şeklinde bir ayrım yapmak bence doğru değil. Belki Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden ortaya çıkmış bir örgüt; şimdi kendisini feshediyor. 40 yıllık sonuçları var. İçeride olan, sürgünde olan, yargılanan, silahı bırakan… Bütüncül bir yaklaşımla meseleye yaklaşmak gerekiyor. Yani sonuçlarını ortadan kaldıran bir düzenlemeye ihtiyaç var.

50 yıllık bir silahlı örgütte kimin eline silah alıp almadığını nereden bileceğiz? Bunu nasıl ölçeceğiz? Zaten herkes eline silah almış, katılmış da; kim kullandı, kim kullanmadı nasıl ayırt edeceğiz?

Dolayısıyla 100 yıllık bir mesele halloluyor. Bu tür ayrıntılara takılmamak gerekiyor. Kürt’ün anası da rahat uyuyacak, Türk’ün anası da, Arap’ın da… Komisyonda bulunan her parti kendi raporunu hazırlayacak. Meclis Başkanı, ortaklaşılan maddeleri partilerin ortak düşünceleri olarak sunacak. Bu konuda atılması gereken adımlar için de, yani yasal düzenlemelerin yapılması gerektiği için, raporlar Meclis’e gönderilecek. Mecliste ilgili komisyonlar ve ilgili bakanlıklar kendi payına düşenlerle ilgili gerekli düzenlemeleri yapar.

Aslında son aşamaya geldik. Şu anda yapılacak tek şey, partilerin raporlarını toplayıp gerçekten kapsayıcı, onurlu bir dönüşü sağlayan ve bir daha silahın, çatışmanın olmayacağı bir sürecin altyapısını oluşturacak yasaların çıkmasını sağlamak."

BU SORUNDA CHP’NİN DE PAYI VAR

CHP ve Yeni Yol'un İmralı'ya giden heyete katılmaması üzerine sorulan soruya Bakırhan, şöyle yanıt verdi: "Ben, Cumhuriyet Halk Partisi'ne çok şaşırdım. 100 yıllık bir mesele; Cumhuriyet’in hemen kuruluşuyla başlayan ve aslında Cumhuriyet Halk Partisi’nin de sorumluluğu olan bir mesele. Günün sonunda oraya gidileceği bütün siyasi partiler tarafından biliniyordu. Bir başkasının ne diyeceğini beklemek yerine, bu önümüze geldiğinde siyasi parti olarak tutumumuz ne olmalı, bunu tartışmak siyasi partilerin kendi sorumluluğunda değil mi? Yani bu gerekçe ne kadar karşılıyor, çok emin değilim. Ama bütün gerekçelerin haklı olduğunu varsaysak bile bence oraya gidilmeli, konuşulmalı, tartışılmalıydı. Bugün de 'raporda ne var?' tartışmasını yürütmemeliydik."

BAHÇELİ’NİN ÇIKIŞI DEVRİMSEL

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çıkışının devrimsel bir çıkış olduğunun altını çizen Bakırhan “Bunu siyasetçi olarak söylemiyorum. Çok önemliydi. Türkiye buradan yükselmelidir, buradan doğru ilerlemelidir. Birbirimizi döverek, birbirimizin söylemlerine takılarak… Kelimelerle, noktalarla, virgüllerle Türkiye toplumunun gündemini kaplamaya çalışanlar görülüyor. Kimse zannetmesin Kars’ta oturan, Zêri-Tekemê bir Kürt kimin ne söylediğini bilmiyor. İnsanlar çok iyi okuyor” dedi.

YA BU DEVLET BİZİM DE DEĞİL Mİ?

Bakırhan, konuşmasını şöyle tamamladı: "Barzaniler için, Talabani için burada söylenenleri hatırlarsınız; hakaret edici, incitici çok şeyler yapıldı. Şimdi Cizre’ye geliyor, konferansa katılıyor; Türk yetkilileri gidiyor. En büyük altyapı, üstyapı firmaları Türkiye’den gidiyor; milyarlarca dolar para oraya akıyor. Bütün marketlerde Türkiye ürünleri satılıyor. Türkiye televizyonları izleniyor, Türkiye ilgiyle takip ediliyor. Orada bir yanılgı olduğunu Türkiye toplumu anladı.

Yani bugün başka şeyler söyleniyor. Aynı şeylerin yaşanmaması için Türkiye’nin başta Suriye olmak üzere bu süreci çözmesi zor değil.

Ya bu devlet bizim de değil mi? 25 milyon insan Türkiye Cumhuriyeti’nde… Bizim akrabalarımız, kardeşlerimiz aradan geçen bir çizgi ile orada kalmış. Biz Kürtler Türkiye’ye ‘onların hakkını savunmak da senin görevin olmalı’ diyoruz. Bu görevi Türkiye üstlensin. Kürtler, Türkler için asla tehdit değildir. Türkiye için asla tehdit değildir."

 

Yorumlara Git

Trump’tan sert mesaj: Venezuela’ya kara saldırısı ‘çok yakında’

Trabzon'da tutuklama Diyarbakır'da göreve iade

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’dan asgari ücret mesajı: Dengeyi gözeteceğiz!

Türkiye'den Barack'ın S-400 sözlerine cevap!

Özbek’ten Hacıosmanoğlu’na yanıt: “Köpek kim çomaksız gezen kim?”