AKİT MENÜ

Gündem

Haydarpaşa'da bale mi! Yok artık

TİKA ve YTB gibi Türkiye’nin yumuşak gücünü taşıyan kurumlara ayrılan bütçenin neredeyse iki katının opera ve baleye verilmesini sorgulayan Aydın Ünal, Haydarpaşa Garı’nın Bizans-Avrupa projesine dönüştürülmesine tepki göstererek “Tarihimize, kimliğimize ve şehitlerimizin hatırasına haksızlık ediliyor” dedi. İşte Ünal’ın yazısından bir bölüm…

Yücel Kaya
Güncelleme Tarihi:

AYDIN ÜNAL

Şu sıralar TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmekte olan 2026 Bütçesi’nde Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ne 5.248. 396.000 TL; Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne ise 5.295. 573.000 TL tahsis ediliyor.

 

Bu rakamlar tek başlarına bir anlam ifade etmeyebilir, kıyas için birkaç rakam verelim: Türkiye’nin “yumuşak gücü” olan, başta mazlum coğrafyalar olmak üzere dünyanın her yerinde projeler üreten, bayrağımızı ve merhamet duygumuzu en ücra köşelere kadar taşıyan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA)’nın 2026 bütçesi 3.800.063.000 TL. Başta Avrupa olmak üzere dünyanın her yerinde soydaş ve akraba topluluklara el uzatan, yurtdışındaki vatandaşlarımızın dertleriyle ilgilenen, yabancı öğrencilere burs vererek Türkiye’de okumalarını ve Türkiye dostu olarak ülkelerine dönmelerini sağlayan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB)’nin bütçesi ise 3.229.498.000 TL.

 

 

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün aldığı 5,2 milyar Liralık bütçenin yaklaşık 4 milyar Lirası personel giderlerine ayrılıyor. Sigorta primleriyle bu miktar 4,5 milyar Liraya ulaşıyor. Devlet Tiyatroları hakeza: 5,3 milyar Liralık bütçenin yaklaşık 4,4 milyar Lirası personel ve SGK harcamalarına gidiyor. TİKA’nın personel gideri 930 milyon TL, YTB’nin ise 570 milyon TL.

 

Devlet elbette sanata, sanatçıya para ayıracak, teşvik verecek, destek olacak. Lâkin, haydi tiyatronun bir miktar seyircisi var da Türkiye’ye zorla dayatılan, adeta “Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi” dedirten, alt yapısı, felsefesi, kültürü, kökeni olmayan, asla istikbal de vadetmeyen, seyircisi de sadece “kaymak tabaka” olan opera ve baleye hemen tamamı personel gideri olan 5,2 milyar Lira ayırmak, üstelik de TİKA ve YTB’ye ayrılan bütçenin neredeyse 2 katını vermek akıl işi midir? Milletin 4,5 milyar Lirasını her ay düzenli olarak cebine koyan bu “sanatçılar” kimlerdir? Ne kadar çalışmaktadırlar? Ne üretmektedirler? Yılda kaç gösteri sergilemektedirler? Ortaya koydukları “sanat” ile aldıkları ücret gerçekten örtüşmekte midir?

 

 

Şimdi Kültür Bakanlığımız İstanbul’da, Haydarpaşa Garı ve çevresinde büyük bir kültür projesi yürütüyor. Kültür dediysek, yanlış anlaşılmasın, Türk ve İslam Kültüründen söz etmiyoruz. Proje alanının bir yanı Kalkedon arkeolojik kazı alanı olarak belirlendi. Bizans dönemine ait Azize Bassa Kilisesi başta olmak üzere Bizans tarihi bu alanda yeniden can buluyor!

Garın diğer tarafında ise bir Performans Sanatları Merkezi inşa edilecek. Haydarpaşa Garı’nın yanı başına inşa edilecek bu merkezde doya doya opera-bale gösterileri izlenebilecek. Konserler, partiler, çılgın eğlenceler, vur patlasın-çal oynasın nevinden gösteriler bu merkezde yapılacak.

 

Oysa Haydarpaşa Garı, Türk-İslam tarihinin yakın dönemdeki en anlamlı ve en mahzun simgelerinden biri. Haydarpaşa Garı, bir ucu Medine’ye, diğer ucu Filistin’de Hayfa’ya ulaşan, yapımına 1900 yılında Sultan Abdülhamit’in emriyle başlanan, 1.500 kilometrelik Hicaz Demiryolunun ilk istasyonu, başlangıç noktası. Haydarpaşa Garı, İmparatorluk tarihimizin en görkemli simgesi olduğu kadar imparatorluk ruhumuzun da yaşayan abidesi.

Başta Lawrence olmak üzere İngiliz ajanları Osmanlı’yı Filistin’den, Kudüs, Mekke, Medine, Şam’dan çıkarmaya çalışırken, en çok da bu tren yolunu hedef almış, sabotajlar düzenlemişlerdi. En büyük saldırı ise, 6 Eylül 1917’de Haydarpaşa Garı’na yapılmış, Filistin’i savunmak üzere bölgeye gidecek asker ve cephanemize yönelik sabotajda bin kadar Mehmetçiğimiz şehit edilmişti.

 

Haydarpaşa Garı, imparatorluk ruhumuzu yansıttığı, Hicaz Demiryolu’nun ilk istasyonu olduğu kadar, Filistin davamızın da sembol eserlerinden biri. Haydarpaşa Garı ve çevresi, Bizans ve Avrupa kültürleri arasına sıkıştırılmayacak kadar görkemli bir abide. Haydarpaşa Garı’nı özünden, aslından, değerlerinden koparmak, Bizans-Avrupa çehresine dönüştürmek, opera-bale gibi bu topraklara tamamen yabancı gösterilerin merkezi yapmak, tarihe, ecdada, şehitlerimize, kimliğimize haksızlık olur. Umarız bu büyük hatadan dönülür.

Yorumlara Git

SDAV açıkladı: ABD'nin çekildiği bölgelerdeki boşluklar Türkiye'nin bölgesel ve küresel hedefleri açısından önem taşıyor! Sinan Tavukcu’nun çarpıcı analizi

Altın fiyatları uluslararası piyaslarda yine atağa geçti!

Acemi Genel Başkan! Ağıralioğlu Trabzon’u alacağım derken Rize’den oldu

Aptal yerine koymanızı asla kabul etmeyeceğiz diyen AK Partili o isimden CHP'lilere tepki: 'Koyun güdemezler'

Bolu’da Araplara kabus yaşatan Tanju Özcan Arabistan’dan “Huzur Buldum mesajı” attı