Medya
RTÜK dizi ahlâksızlıklarına “dur” desin!
Sözde sanat adı altında her türlü ahlaksızlığın normalleştirildiği dizi ve yapımlar, toplumun köklü değerlerini aşındırmaya ve temelini sarsmaya devam ediyor.
SEBAHATTİN AYAN İSTANBUL
Milyonlarca izleyiciye ulaşan dizilerin önemli bir bölümünde, Müslüman Türk aile yapısını hedef alan; toplumun örfünü, ananelerini, inanç dünyasını ve mahremiyet anlayışını zedeleyen kurgular giderek daha görünür hâle geliyor. Ahlaksızlığın, görgüsüzlüğün ve şiddetin adeta teşvik edildiği yapımlar ekranlarla sınırlı kalmıyor; toplumun davranış kalıplarına da yansıyarak sosyal yapının hızla bozulmasına zemin hazırlıyor.
KÜLTÜR YOZLAŞMASI
Son olarak HBO Max’in yeni yerli yapımı olarak gündeme gelen ve neredeyse tamamı müstehcen sahnelerden oluşan “Jasmine” adlı dizi yozlaşmanın çarpıcı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu tür içeriklerin “yerli yapım” etiketiyle servis edilmesi, meseleyi yalnızca bir dizi tartışması olmaktan çıkarıp kültürel bir sorun hâline getiriyor. Zira bu yaklaşım, toplumun değerleriyle bağdaşmayan kurguların meşrulaştırılmasına ve normalleştirilmesine hizmet ediyor.
DİJİTAL ÖZGÜRLÜK MASKESİ
Bu tür yapımların sanat ve özgürlük maskesi kullanılarak yapıldığını belirten Mil Diyanet-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Tahiroğlu, konuya ilişkin şunları söyledi: “Bugün içinde bulunduğumuz çağ, yalnızca teknolojinin değil; ahlaksızlığın da dijitalleştiği bir çağdır. Dijital yayın platformları, artık masum birer eğlence alanı değil; toplumların inanç dünyasını, ahlak anlayışını ve aile yapısını hedef alan kültürel ve ahlaki müdahale araçları haline gelmiştir. Bu yapım ve içerekler, İslam ahlakına, Türk toplumunun örf ve geleneğine açıkça meydan okumaktadır. Jasmine adlı yapım bu ahlaki çöküşün en ibretlik örneklerinden biridir. Bunlar sadece bir dizi değil; Müslüman-Türk toplumunun değer kodlarını hedef alan bilinçli zihinsel tahrip operasyonudur. Aile kutsallığı, mahremiyet bilinci, edep ve haya kavramları alenen aşağılanmakta; din, gelenek ve inanç sistemleri sistematik şekilde itibarsızlaştırılmaktadır. İslam’da haya imandandır. Haya, bir toplumun ahlak sigortasıdır. Hayanın yok edildiği yerde ne aile kalır ne nesil ne de gelecek. Ahlaksızlık ‘normal’, müstehcenlik ‘olağan’, sapma ise ‘bireysel tercih’ adı altında meşrulaştırılmak istenmektedir. Bu anlayış sanat değildir. Ahlaksızlığı normalleştiren hiçbir yapı, bu topluma hayır getirmez. İnancı ve aileyi hedef alan hiçbir içerik, masum değildir. Ve gerekli tedbir ivedilikle alınmalıdır.”