Eğitim
Meslek olmadan memleket kalkınmaz
Akit’in önceki gün “Diploma var, meslek yok” manşetiyle gündeme taşıdığı meslek lisesi eğitimi tartışması kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, uzmanlar nitelikli ara eleman sorununun çözümünün, mesleki ve teknik eğitimin güçlendirilmesinden geçtiğine dikkat çekti.
Sebahattin Ayan İstanbul
Türkiye’de sanayinin bel kemiğini oluşturan üretim sektörü, yıllardır dile getirilen ancak bir türlü kalıcı çözüme kavuşturulamayan nitelikli ara eleman sorunu nedeniyle ciddi bir darboğazdan geçiyor. Organize sanayi bölgelerinden küçük atölyelere kadar geniş bir alanda faaliyet gösteren sanayiciler, makine başında çalışacak, teknik bilgiye sahip, sahayı bilen personel bulmakta zorlandıklarını her fırsatta dile getirirken; bu sıkıntının temelinde mesleki ve teknik eğitimin yeterince desteklenmemesi yatıyor. Akit’in “Diploma var, meslek yok” manşetiyle gündeme taşıdığı meslek lisesi eğitimi tartışması kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, uzmanlar nitelikli ara eleman sorununun çözümünün, mesleki ve teknik eğitimin güçlendirilmesinden geçtiğini vurgulayarak, özellikle meslek liselerine yönelik devlet desteklerinin artırılması gerektiğine dikkat çekti. Diğer yandan üniversite diplomasına odaklanan mevcut akademik yönlendirme anlayışının istihdam açısından ciddi riskler barındırdığı belirtildi.
ÜNİVERSİTE İŞSİZ MEZUN ORDUSU
Akit’e konuşan Eğitimci Yazar Adnan Kalkan, şunları söyledi: “28 Şubat bir taraftan imam hatiplere diğer taraftan ise mesleki eğitime darbe vurdu. Mesleki eğitim yerine gençler üniversiteye yönlendirildi, diploma aldırıldı. Fakat meslek kazandırılmadığı için diplomalı işsizler ordusu ortaya çıktı. Aynı zamanda ciddi anlamda itibarsızlaştırma operasyonu çekildi. Bugün denebilir ki, mühendis sayısı teknik eleman sayısından daha fazla. Özellikle MESEM programları, ahilik ve lonca sistemi mantığıyla hem ahlak hem meslek öğrettiği taktirde ülkemiz büyük bir atılım yapacaktır. Yapay zekâ çağında mesleki eğitim bölümlerine gençlerimiz yönlendirilmelidir. Ayrıca milli eğitim bakanlığı tarafından gençlere meslek kazandırma programı başlatılmalıdır.”
ÇIRAKLIK RUHU CAN VERİYOR
Prof. Dr. A. Halim Ulaş da şunları dile getirdi: “4+4+4 eğitim sistemi, kâğıt üzerinde okullaşma oranlarını artırmış gibi görünse de sahada Türkiye’nin üretim gücünü besleyen en hayati damarı, usta-çırak ilişkisini kesmiştir. Çocuğun atölye tozu yutarak ustasından edep ve hüner öğrendiği o kadim kültür, test kitaplarına kurban edilirken; sonuç, elinde diploması olan ama tornavida tutmayı bilmeyen, sanayiye girdiğinde 18 yaşını geçtiği için eğitilebilir algısını kaybetmiş ve mesleği altın bilezik değil, bir yük olarak gören kayıp bir nesildir. Sanayi sitelerinde ‘mühendis çok ama kaynakçı yok’ feryatları yükseliyorsa, bunun sebebi herkesi üniversiteli yapma hayali satan, her 3 mezunundan 1’ini işsiz bırakan bu sistemdir. Fabrikalar personel bulamazken, üniversite mezunları ise AVM’lerde asgari ücretle tezgahtarlık yapmaktadır.”
ENFLASYONUN DA NEDENİ
Kumartaşlı Yumurta Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Kumartaşlı ise, şöyle konuştu: “Üniversite mezunu işsizler ordusunun çözümünde en kritik başlık nitelikli ara eleman ihtiyacıdır. Ne yazık ki gençlerin büyük bir bölümü masa başı iş beklentisiyle yetiştirilmektedir. Geçmişte ilkokuldan çıkan çocuklar çırak olarak ustaların yanına verilerek meslek öğrenirdi. Ancak mevcut eğitim sistemi artık buna imkân tanımıyor. Belirli bir yaştan sonra meslek öğretmek de giderek zorlaşıyor. Bu nedenle gençler mecburen üniversitelerin iki ya da dört yıllık bölümlerine yöneliyor. Millî Eğitim Bakanlığı’nın ve tüm ilgili kurumları birlikte hareket ederek sorumluluk alması şarttır. Bu tablo, enflasyonun temel nedenlerinden biri hâline gelmiştir.”
BEDELİ GELECEK NESİLLERİMİZ
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Talat Yavuz da şu ifadeliru kullandı: “28 Şubat sürecinde uygulamaya koyulan katsayı zulmünden nasibini alan mesleki eğitim, çok emek verilmesine rağmen bir türlü olması gerektiği oran ve kaliteye getirilemedi. Gelişmiş ülkelerde çağ nüfusunun yüzde yetmişi mesleki eğitime teşvik edilir, yönlendirilir, hatta mecbur bırakılırken bizde bu oran hala yüzde 30’lar seviyesindedir. Sınav başarısına, üniversitelerin herhangi bir bölümüne bir şekilde yerleşme öncelikli yaklaşım, mesleki eğitimin önündeki en büyük engel. Bu gidişat, sanayinin ötesinde birçok problemi beraberinde getirecektir. Çok para harcayarak yanlış eğitim vermenin bedelini gelecek kuşaklara ödetme lüksümüzün olmadığını hep beraber görmeliyiz.”