AKİT MENÜ

Aktüel

'Batı putlarını kırdı, biz yeni putlar inşa ettik!'

Mehmet Sebbah Yiğit, Haber Vakti'ndeki yazısında Batı’yı eleştirirken dikkat çekici bir yaklaşım ortaya koydu: Batı’nın kapitalist, emperyalist ve çıkar merkezli yapısını inkâr etmediğini vurgulayan Yiğit, bu durumu “çirkin ama dürüst” sözleriyle tanımladı. İşte o yazı...

Haber Merkezi

Mehmet Sebbah Yiğit, Haber Vakti'ndeki yazısında Batı’yı eleştirirken dikkat çekici bir yaklaşım ortaya koydu: Batı’nın kapitalist, emperyalist ve çıkar merkezli yapısını inkâr etmediğini vurgulayan Yiğit, bu durumu “çirkin ama dürüst” sözleriyle tanımladı. İşte o yazı...

Batıya kızmıyorum artık. Çünkü Batı, tam olarak neyse onu yapıyor. Kapitalizmini, emperyalizmini, sömürüsünü, maddeci bakışını ve bencilliğini inkâr etmiyor. Gücü kutsuyor, çıkarı merkeze koyuyor, ahlâkı araçsallaştırıyor. Yani sahici. Çirkin ama dürüst. Asıl sorulması gereken soru şu:

Peki ya biz?

İslam coğrafyası, Batı’dan gerçekten farklı mı?

Yoksa sadece farklı kavramlarla aynı zihniyeti mi kutsuyor?

Bugün Orta Doğu’dan Orta Asya’ya, Afrika’dan Balkanlara kadar uzanan geniş bir coğrafyada hâkim olan anlayış, Kur’an’ın adalet merkezli çağrısı mı; yoksa Makyavel’in “kazanmak her şeydir” öğretisi mi?

 

YENİ DİN: ÇIKAR — YENİ PEYGAMBER: MAKYAVEL

Son peygamberin Hz. Muhammed olduğunu söyleyen ama hayatını çıkar, rant ve güç tapınması üzerine kuran bir toplumdan söz ediyoruz.

Bu açık bir çelişki değil mi?

Kur’an’ın en sert uyarıları faize, zulme, yetim malına, ölçü-tartıdaki hileye yöneliktir.

Veda Hutbesi ise insanlık tarihinin en net insan hakları bildirgelerinden biridir:

– Zulüm yasaktır

– Faiz ayaklar altındadır

– Kadın emanettir

– Irk üstünlüğü yoktur

– Can, mal ve onur dokunulmazdır

 

Peki biz ne yaptık?

Faizi sistemleştirdik.

Zulümü meşrulaştırdık.

Kadını ya meta ya vitrin yaptık.

Mazlumu alkışladık ama çıkarımıza dokununca sırtımızı döndük.

Filistin’deki zulme sessiz kalanlar,

Doğu Türkistan’daki kampları görmezden gelenler,

Suriye’de, Yemen’de, Afrika’da akan kana “denge politikası” diyenler…

Bunlar hangi ümmetin mensubu?

 

ÜMMET KAVRAMI, VİCDANINI KAYBETTİĞİNDE

Bugün “ümmet” dediğimiz şey;

birbirine kefil olan ahlâklı bireyler topluluğu değil,

birbirinin çıkarını kollayan suskunlar kalabalığına dönüşmüş durumda.

Ev kiralarını fahiş fiyatlara çıkarıp “piyasa böyle” diyenler,

Fakir müşteriye iki kat fiyat çekenler,

Rüşveti, torpili, adam kayırmayı “işin raconu” sayanlar,

Ahlâksızlığı reyting uğruna pazarlayan medya figürleri…

Bunlar hangi değerin savunucusu?

Burada mesele din değil.

Burada mesele insanlık.

Çünkü Kur’an’ın özü, insan onurudur.

Sünnetin özü, merhamettir.

Adalet ise ne doğuludur ne batılı; evrenseldir.

 

İKİYÜZLÜLÜĞÜN KONFORU

Biz yıllarca Batı’yı lanetledik.

Ama onların ürettiğini tükettik.

Onlar gibi yaşadık.

Onlar gibi kazandık.

Onlar gibi sustuk.

“Kahrolsun İsrail” dedik ama zulüm kârımıza dokununca sustuk.

“Emperyalizme hayır” dedik ama emperyal düzenin yerel taşeronları olduk.

Asıl trajedi şu:

Batı putlarını açıkça severken,

biz putlarımızı ayetlerin arkasına sakladık.

 

ASİL SORU

Şimdi soruyorum:

Biz Batı’dan daha mı masumuz?

Kur’an’ın adalet çağrısına savaş açmadık mı?

Veda Hutbesi’ni dilimizle onaylayıp hayatımızla inkâr etmedik mi?

Eğer saygınlığı cüzdanın doluluğuna,

ahlâkı kazanmaya,

adaleti güce bağladıysak…

Evet,

asıl Makyavelistler biz olduk.

Ve bu, Batı’nın günahı değil.

Bu, bizim yüzleşmemiz gereken aynadır.

Yorumlara Git

Financial Times 'Türkiye uyarmıştı' diyerek haber yayımladı. Hava sahasına girmeden vurdu

Bakan Fidan, Tom Barrack'ı kabul etti

Camide topladığı parayı vermediği için öldürmüşler

Mahkemeden provokatör Fatih hakkında açıklama

Hristodulidis, Ankara’yı devre dışı bırakarak hareket edilemeyeceğini kabul etti. Türkiye'ye muhtaçlar