Gündem
Hristodulidis, Ankara’yı devre dışı bırakarak hareket edilemeyeceğini kabul etti. Türkiye'ye muhtaçlar
Rum lider Nikos Hristodulidis’in ABD basınından POLITICO’ya yaptığı açıklamalar, Güney Kıbrıs'ın Ankara’yı devre dışı bırakarak hareket edemeyeceğini açık biçimde kabul ettiğini ortaya koydu. Ankara’nın onayı olmadan ne NATO’ya yakınlaşmanın ne de AB-Türkiye ilişkilerinde ilerlemenin mümkün olmadığı, Rum yönetiminin kendi ifadeleriyle bir kez daha teyit edilmiş oldu.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Türkiye ile Doğu Akdeniz’de artan jeopolitik denge karşısında yeni bir plan hazırlığında. Rum lider Nikos Hristodulidis’in ABD basınından POLITICO’ya yaptığı açıklamalar, Güney Kıbrıs'ın Ankara’yı devre dışı bırakarak hareket edemeyeceğini açık biçimde kabul ettiğini ortaya koydu.
‘ANKARA’NIN ONAYI OLMADAN İLERLENEMEZ’
Hristodulidis, Güney Kıbrıs’ın yaklaşan Avrupa Birliği Konseyi Dönem Başkanlığı’nı kullanarak Türkiye ile gerilimi düşürmeyi hedeflediğini belirtirken, bu sürecin merkezine Ankara’nın onayı olmadan ilerleyemeyecek başlıkları koydu. Rum lider, bu kapsamda hazırlanan planı NATO ve Almanya ile görüştüğünü de açıkladı.
HEDEFLERİNİ AÇIK AÇIK SÖYLEDİLER
Açıklamalara göre Güney Kıbrıs’ın asıl hedefi, Türkiye’nin onayıyla NATO’nun “Barış İçin Ortaklık” (PfP) programına dahil olmak. Bu adım, NATO üyeliğine giden yolun ilk basamağı olarak görülürken, Rum yönetiminin Türkiye’nin stratejik ağırlığını fiilen kabul ettiği bir tablo ortaya çıkıyor. Çünkü PfP süreci, Ankara’nın açık rızası olmadan ilerleyemiyor.
Hristodulidis, önerdikleri yaklaşımı “adım adım” olarak tanımlarken, Türkiye’nin Güney Kıbrıs’ın PfP’ye katılımına yeşil ışık yakması karşılığında, Lefkoşa’nın da Avrupa Birliği–Türkiye ilişkilerinde engelleri kademeli olarak kaldırabileceğini dile getirdi. Bu ifadeler, Ankara’nın yalnızca bölgesel bir aktör değil, AB-NATO hattında kilit güç olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
‘DENKLEM TÜRKİYE’SİZ OLMAZ’
Rum liderin, “Türkiye’nin atacağı adımlarla eş zamanlı olarak AB–Türkiye ilişkilerinde olumlu gelişmeler yaşanabilir” sözleri, Doğu Akdeniz’de denklemin Türkiye’siz kurulamayacağını net biçimde ortaya koydu. Bu plan, aynı zamanda Kıbrıs meselesinde de Ankara’nın belirleyici rolünü kabul eden bir yaklaşım olarak değerlendirildi.
‘ZORUNLU BİR YÖN DEĞİŞİKLİĞİ’
Diplomatik kulislerde, Güney Kıbrıs’ın bu hamlesinin bir “iyi niyet” girişiminden çok, Türkiye’nin artan askeri, diplomatik ve stratejik gücü karşısında şekillenen zorunlu bir yön değişikliği olduğu yorumları yapılıyor. Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarından güvenlik mimarisine kadar geniş bir alanda etkisini artıran Ankara’nın, NATO ve AB ekseninde vazgeçilmez bir aktör haline geldiği vurgulanıyor.
Sonuç olarak Güney Kıbrıs’ın ortaya koyduğu bu plan, uzmanlara göre Türkiye’yi çevreleyen değil, tam tersine Türkiye’nin merkezinde yer aldığı bir bölgesel gerçekliğin kabulü olarak okunuyor. Ankara’nın onayı olmadan ne NATO’ya yakınlaşmanın ne de AB-Türkiye ilişkilerinde ilerlemenin mümkün olmadığı, Rum yönetiminin kendi ifadeleriyle bir kez daha teyit edilmiş oluyor.