Okur Postası
Yılbaşı değil kimlik meselesi
Gazetemiz okurlarından Oktay Yüksel / Afyonkarahisar 'Yılbaşı değil kimlik meselesi' başlıklı yazısını bizimle paylaştı.
Yılbaşı yaklaşıyor.
Ve ne yazık ki her yıl olduğu gibi, bu topraklara ait olmayan bir alışkanlık, bir inanç pratiği, bir kültürel dayatma; süslenmiş çam ağaçları, Noel figürleri, piyango umutları ve “eğlence” adı altında yeniden servis ediliyor.
Sormak zorundayız:
Biz kimiz?
Neye inanıyoruz?
Kime benzemeye çalışıyoruz?
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) asırlar öncesinden uyarıyor:
“Kim bir kavme benzerse, onlardan olur.”
(Ebû Dâvûd, Libâs, 4/4031)
Bu söz basit bir benzetme değil; kimlik, aidiyet ve istikamet uyarısıdır.
Bir toplumun bayramını, kutsal gününü, inanç temelli ritüelini taklit etmek; masum bir “eğlence” değildir. Bu, benzemekle başlayan ve zamanla benimsemeye dönüşen bir savrulmadır.
Bugün yılbaşı…
Yarın ne olacak?
Eğer bu zihinsel savrulma böyle devam ederse, çok da uzak olmayan bir gelecekte;
Yahudilerin Mısır’dan kurtuluşunu simgeleyen Hamursuz Bayramı’nı, sonra başka inançların kutsal günlerini de “kültürel zenginlik” adı altında kutlamaya başlarsak kimse şaşırmamalıdır.
Çünkü mesele bir gün ya da bir takvim yaprağı değil; sınırların nerede çizildiği meselesidir.
Yılbaşı kutlamaları, kökeni itibarıyla Hristiyan inanç dünyasına ait bir geleneğin modernleştirilmiş hâlidir. Peki biz neden kendi bayramlarımızı ikinci plana itip, başkasının kutsal gününü sahiplenecek kadar öz güven kaybı yaşıyoruz?
Ramazan’ı, Kurban’ı, kandilleri sıradanlaştırıp;
Noel ağacını, yılbaşı süslerini hayatımızın merkezine koymak, kültürel yozlaşmanın açık göstergesidir.
Burada mesele yasak koymak değil, şuur kazandırmaktır.
Mesele baskı değil, bilinç inşa etmektir. Mesele eğlenmek değil, kime benzediğimizi bilmektir.
Tam da bu noktada;
Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) gibi mütedeyyin, bu milletin inanç kodlarını önemseyen vakıflara büyük sorumluluk düşmektedir.
Gençlerimize, ailelerimize, çocuklarımıza;
– Biz kimiz?
– Neyin parçasıyız?
– Hangi değerlerle ayakta dururuz?
Bu soruların cevabını verecek tebliğ dili güçlü, hakikati net, özgüveni yüksek programlara ihtiyaç vardır.
Gençliğe yılbaşı eğlencesi değil, kimlik bilinci anlatılmalıdır.
Taklit değil, şahsiyet öğretilmelidir.
Bu topraklar; başkasına özenerek değil, kendi değerlerine sahip çıkarak ayakta kaldı.
Unutmayalım:
Kimliğini kaybeden toplum, geleceğini de kaybeder.
Ve unutmayalım ki; benzeyen, bir süre sonra benzemeye çalıştığı gibi yaşamaya da başlar.