Medya
Mehmet Akif Arsoy'un tutuklanması İran istihbaratında deprem etkisi yaptı!
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un durumu, sadece medya dünyasında değil, sınır ötesinde de büyük bir deprem etkisi uyandırdı. Yıllardır İslamcı ve milli bir kimlik maskesiyle kamuoyuna sunulan Ersoy’un, aslında Tahran’ın bölgedeki sinsi planlarına hizmet eden gizli bir mekanizmanın parçası olduğu iddiası gündemi sarsıyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un durumu, sadece medya dünyasında değil, sınır ötesinde de büyük bir deprem etkisi uyandırdı. Yıllardır İslamcı ve milli bir kimlik maskesiyle kamuoyuna sunulan Ersoy’un, aslında Tahran’ın bölgedeki sinsi planlarına hizmet eden gizli bir mekanizmanın parçası olduğu iddiası gündemi sarsıyor.
İran İstihbaratına Adrese Teslim Mesaj
Medya dünyasında "parlatılan" bir ismin tutuklanması, aslında Türkiye üzerinden kirli operasyonlar yürüten odaklara verilmiş en sert mesajlardan biri olarak yorumlanıyor. Yayınlanan analizlere göre, Ersoy’un tutuklanmasıyla birlikte İran istihbaratının Türkiye içerisindeki sızma faaliyetleri büyük bir darbe aldı. Tahran’ın 12 yıldır resmi takibe alınan ve her adımı izlenen isimler üzerinden kurduğu "etki ağı", Türk polisinin kararlı operasyonuyla yerle bir edildi.
Şii Milis Hayallerine Büyük Darbe
Haberde yer alan en çarpıcı iddialardan biri de, bu yapının Türkiye’de Suriye, Yemen ve Irak’takine benzer bir "silahlı milis gücü" tesis etme hayaliydi. Mehmet Akif Ersoy’un babası Nadir Ersoy üzerinden yürütülen "Selam Tevhid" bağlantıları ve Kasım Süleymani hayranlığıyla beslenen bu karanlık ideoloji, Türkiye’nin iç barışını hedef alıyordu. Ersoy’un tutuklanmasıyla, Suriye’de Müslüman kanı döken o zihniyetin Türkiye ayağına adeta "dur" denilmiş oldu.
Havza Eğitimiyle Gelen "Özel" Görevler
16 yaşında Suriye’deki İran merkezlerinde "havza eğitimi" alan ve ardından devletin en kritik kurumlarında roket hızıyla yükselen Ersoy’un hikayesi, sinsi bir sızma harekatının anatomisi niteliğinde. Analizlerde, Ersoy’un TRT ve Diyanet gibi kurumlarda aldığı hassas görevlerin, aslında bir "nüfuz ajanı" olarak kurgulandığı savunuluyor. Tahran yönetiminin, Türkiye’deki bu en önemli figürünü kaybetmesiyle, bölgedeki propaganda ve dezenformasyon mekanizmasının felç olduğu ifade ediliyor.
İhanetin Perdesi Aralanıyor
Mesele sadece uyuşturucu veya kişisel suçlar değil; asıl meselenin Türkiye’nin bekası olduğu vurgulanıyor. Türkiye’yi bir "İran uydusu" haline getirme planlarının merkezinde yer alan isimlerin tek tek deşifre edilmesi, Tahran’da panik havası estirdi. Ersoy’un tutuklanması, bölge genelinde İran’a selam veren veya ondan talimat alan tüm yapılar için yolun sonunun geldiğini gösteren tarihi bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçti.