Gündem
Türkiye'deki manevi çöküşün son perdesi: Namazla dalga geçme akımı!
Türkiye’nin geleceği olarak bakılan liseli gençlerin, İslam’ın en kutsal ibadeti olan namazı bir "eğlence ve komedi" malzemesine dönüştürmesi yeni neslin ne kadar pespaye bir vaziyette olduğunu bir kez daha gösterdi. Güya bir diziden alınan bir sahneyi canlandırma bahanesine sığınan gençler, aslında sahneyle hiçbir alakası olmayan, tamamen İslam’ı ve ibadet şuurunu aşağılayan görüntülere imza atıyor.
Türkiye’nin geleceği olarak bakılan liseli gençlerin, İslam’ın en kutsal ibadeti olan namazı bir "eğlence ve komedi" malzemesine dönüştürmesi yeni neslin ne kadar pespaye bir vaziyette olduğunu bir kez daha gösterdi. Güya bir diziden alınan bir sahneyi canlandırma bahanesine sığınan gençler, aslında sahneyle hiçbir alakası olmayan, tamamen İslam’ı ve ibadet şuurunu aşağılayan görüntülere imza atıyor.
İBADET DEĞİL, RESMEN ŞEBEKLİK!
Sosyal medyada son sürat yayılan bu pespaye akımda, gençler namaza uygun olmayan kıyafetlerle kamera karşısına geçiyor. Namazın kutsiyetini hiçe sayan bu güruh, ibadet anında vefat eden insanları canlandırırken kahkahalar eşliğinde dini değerlerle alay ediyor. Büyükten küçüğe bir virüs gibi yayılan bu aşağılık akım, toplumdaki manevi çürümenin artık gizlenemez bir boyuta ulaştığını kanıtlıyor.
24 YILLIK İKTİDARIN KÜLTÜREL VE EĞİTİMSEL MAĞLUBİYETİ
Bu korkunç tablo, sadece birkaç "edepsiz gencin" işi değil; yıllardır uygulanan yanlış politikaların zehirli meyvesi. 24 yıllık iktidar döneminde ne dini ne de kültürel bir muktedirliğin kurulamadığı bu görüntülerle tescillenmiştir:
Zihinler İğdiş Edildi: Gençliğe ne eğitim müfredatıyla ne de medya kanallarıyla bir din şuuru verildi. "Modernleşme" adı altında içi boşaltılan müfredatla gençlerin zihinleri iğdiş edildi, İslam ahlakı yerine "beğeni" ve "izlenme" hırsı yerleştirildi.
İslam Düşmanlığına Yol Verildi: Yıllarca sosyal medya mecralarında İslam düşmanlığı propagandası yapıldı, ancak bu operasyonlara karşı ciddi bir set çekilmedi.
Dinsizlik Çocuk Yaşa İndi: Tıpkı Avrupa'da olduğu gibi din ve ahlak bireyselleştirildi. "Herkesin kafasına göre bir din kurguladığı" bir ortamda, kutsal değerler artık korunması gereken bir miras değil, üzerine espri yapılan bir "meze" haline getirildi.
HUKUK NEREDE? YAPTIRIMLAR NEDEN UYGULANMIYOR?
Hukuk sisteminde dini değerleri aşağılamanın ağır cezaları olmasına rağmen, bugüne kadar İslam’a ve Müslümanların kutsallarına saldıranlara karşı caydırıcı yaptırımlar uygulanmaması, bugünkü cüretkarlığın ana sebebidir. Cezaların kâğıt üzerinde kalması, kutsalına hakaret edilen bir toplumda "adalet" duygusunu zedelerken, edepsizliğin de alçaklığın da önünü açıyor.
"ACİL ÖNLEM ALINMAZSA GELECEK KAYBOLACAK!"
Bu mesele, sadece bir sosyal medya tartışması değil, bir beka meselesidir. Gençliğin zihin dünyasındaki bu kokuşmuşluğa karşı acilen neşter vurulmalıdır.
Eğitim müfredatı kökten revize edilmeli ve kâğıt üzerinde değil, yaşayışta bir ahlak şuuru aşılanmalıdır.
Dijital mecralardaki İslam karşıtı propagandaya karşı hukuk en sert şekilde işletilmelidir.
Kültürel iktidar tesis edilmeli; medya, gençliği ifsat eden değil, inşa eden bir yapıya kavuşturulmalıdır.
Aksi takdirde, bugün namazla dalga geçen bu nesil, yarın tüm toplumsal değerleri yerle bir edecek bir enkazın mimarı olacaktır.
Devletin yetkili kurumları, bu ahlaksız akımlara karşı derhal en ağır yaptırımları devreye sokmalı ve eğitimdeki bu büyük boşluğu doldurmak için köklü adımlar atmalıdır.