Medya
HÜDA PAR’dan Akit’e ziyaret
İnananların yüz akı, mazlumların gür sesi Akit Medya Grubu, önemli misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve beraberindeki heyet, Akit Medya Grubu’nu ziyaret etti.
Sebahattin Ayan İstanbul
Akit Medya Grubu, önemli misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve beraberindeki heyet, Akit Medya Grubu’nu ziyaret etti. Samimi ve sıcak bir atmosferde gerçekleşen ziyaretin ev sahipliğini Akit Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Karahasanoğlu yaptı. Ziyarette Akit TV Haber Müdürü Uğurcan Gökçe de hazır bulunurken, görüşmede Türkiye’nin güncel siyasi gündemi, yerel ve küresel gelişmeler, medya–siyaset ilişkileri ile kamuoyunu yakından ilgilendiren konular ele alındı. Karşılıklı fikir alışverişinin yapıldığı buluşmada, özgür ve sorumlu medya anlayışının toplumsal bilinç üzerindeki etkisine dikkat çekildi.
KİŞİYE ÖZEL KANUN OLMAZ
Yapıcıoğlu, ziyarette Terörsüz Türkiye süreci hakkında değerlendirmelerde bulundu. Hukukun temel ilkelerinden birinin genellik ve eşitlik olduğunu hatırlatan Yapıcıoğlu, yalnızca belirli bir örgütü hedef alan özel düzenlemelere karşı olduklarını ifade etti. Terör örgütleriyle ilgili ciddi bir hukuk boşluğu bulunduğuna dikkat çeken Yapıcıoğlu, şunları dile getirdi: “Türkiye’de bir örgüt terör örgütü olarak tanımlandığında, bu statüye giriş var ama çıkışa dair hiçbir mekanizma yok. İsmi olan ama fiilen varlığı bulunmayan, hatta yöneticisi dahi kalmamış örgütler hukuken hâlâ var sayılıyor. Yayınladığımız rapor hakkında medyada çıkan haberler tamamen niyet okumasına dayalıdır. Oysa metnin kendisine bakıldığında, iddia edildiği gibi bir ifade bulunmamaktadır. Bizim söylediğimiz şudur: Bazı çevreler ‘Bir kanun çıkaralım, PKK örgütü üyeleri için özel bir yasal düzenleme yapalım; bundan yararlansınlar ve geri dönsünler’ diyor. Biz ise buna karşı çıkıyoruz. Hukuk kurallarının en temel özelliklerinden biri genelliktir. Yani benzer durumda olan herkese eşit şekilde uygulanması gerekir. Genellik ve eşitlik ilkeleri gereği, çıkarılacak bir kanunun yalnızca belirli bir örgütü hedef alacak şekilde düzenlenmesini doğru bulmuyoruz. Bugün ortada, kendisini feshettiğini açıklayan bir örgüt bulunmaktadır. Ancak bu fesih kararının sahada fiilen uygulanıp uygulanmadığı tartışmalıdır. Bizim önerdiğimiz kanun yaklaşımı şudur: Fesih kararı almış ya da hukuken ‘münfesih’ sayılması gereken örgütler için, aynı şartları taşıyan herkesin yararlanabileceği genel bir kanun metni hazırlanmalıdır.”
“TERÖR” TANIMI NET OLMALI
Terör sorunun çözümü için çok aşamalı bir mekanizma önerdiklerini belirten Yapıcıoğlu, şunları anlattı: “Bazı örgütler vardır ki 1980 öncesinde kurulmuş, adı vardır ama fiilen varlığı yoktur. Kurucuları hayatta değildir ya da üyesi kalmamıştır. Hatta birkaç üyesi kalsa bile, bir araya gelip fesih kararı alabilecek bir örgütsel yapı ve karar organı mevcut değildir. Buna rağmen Türkiye’de ciddi bir hukuk boşluğu bulunmaktadır: Terör örgütü sayılmak için bir giriş prosedürü vardır ama bu statüden çıkışa dair bir mekanizma yoktur. Bu nedenle bugün Türkiye’de, yüksek düzeyde siyasi ya da bürokratik görevlerde bulunmuş bazı kişiler, hukuken ‘terör örgütü yöneticisi’ olarak görünmektedir. Bir kez bu tanımlamanın içine girildiğinde, çıkış kapısı bulunmamaktadır. Hatta bir dönem Sayın Cumhurbaşkanı için dahi uydurma bir örgüt üzerinden ‘terör örgütü yöneticisi’ suçlaması yapılmıştır. Peki, gerçekte var olmayan bir örgüt bu statüden nasıl çıkarılacaktır? Bu sorunu çözmek için üç aşamalı bir tespit ve gözlem mekanizması öneriyoruz. İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Millî İstihbarat Teşkilatı’nın birlikte gerekirse Adalet Bakanlığı’nın da dahil olduğu bir gözlem süreci yürütmesini öneriyoruz. Bu kurul, örgütün fesih kararının ya da örgütsel yapının sona erdirilmesinin sahada fiilen gerçekleşip gerçekleşmediğini tespit etmelidir. Bu tespitin ardından konu Millî Güvenlik Kurulu’nun gündemine gelmeli, MGK’nın tavsiye kararı doğrultusunda da Cumhurbaşkanı kararıyla söz konusu örgüt resmen feshedilmiş sayılmalıdır. Yani yalnızca ‘feshettim’ demek yeterli olmamalı; söz ile fiilin örtüşüp örtüşmediği denetlenmelidir. Ancak bu aşamalardan sonra, ceza indirimleri, cezaevinde bulunanların infazına ilişkin bazı düzenlemeler ya da zamanaşımı sürelerine dair sınırlı iyileştirmeler gündeme gelebilir.”
İSRAİL TEKLİFİMİZ BEKLETİLİYOR
Siyonist İsrail saflarında savaşan ve katliama karışan çifte Türk vatandaşlarının vatandaşlıktan atılması yönünde verdikleri teklifin Meclis’te adeta rafta bekletildiğini kaydeden Yapıcıoğlu, Genel Kurul’a indirilmesi yönündeki önergenin kabul edilmesine rağmen görüşmenin bir türlü yapılmadığını söyledi. Verdikleri tekliften sonraki bütün tekliflerin neredeyse tamamının görüşüldüğünü fakat Siyonistler hakkında verdikleri teklifin bekletildiğine değinen Yapıcıoğlu, şunları kaydetti: “Görünen o ki, bu teklifin Genel Kurul’a indirilip görüşülmesi yönünde bir irade bulunmuyor. Çünkü bizden aylar, hatta yıllar sonra verilen pek çok kanun teklifi sürekli öne alınıyor, görüşülüyor ve kanunlaşıyor. Buna karşılık bizim teklifimiz olduğu yerde beklemeye devam ediyor. Şunu açıkça ifade etmek gerekir ki; ümmetin bir unsuru olan millet ve halk bu süreçte gerçekten iyi bir sınav verdi. Meydanları doldurdu, sesini yükseltti, yardım gönderdi. Ancak yönetimler olarak aynı başarıyı gösteremedik. Oradaki kardeşlerimizi sistematik biçimde katleden katillerin elini tutamadık, işledikleri cinayetlere engel olamadık. Hiç olmazsa diyoruz ki, bu cinayetleri işleyenlerden yakalayabildiklerimizi cezalandıralım. Ne yazık ki bunu bile başaramadık. İnsanlar orada katliam yapıyor, ardından elini kolunu sallayarak buraya geliyor ve rahatça dolaşıyor. ‘Yabancı ülke vatandaşıysa elimiz yetişmiyor’ denilebilir; peki kendi vatandaşı olanlar için neden hiçbir adım atılmıyor? Bir kişi de olsa, üç kişi de olsa, otuz kişi de olsa; kaç kişi varsa tespit edelim ve yargılayalım dedik. Ancak bu yöndeki kanunu da maalesef geçiremedik. Bu konuda da başarılı olamadık.”
UZLAŞI ZOR AMA MÜMKÜN
Terörsüz Türkiye sürecinin fiilen Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümünde Ahlat ve Malazgirt’te Sayın Cumhurbaşkanı’nın birlik ve kardeşlik vurgusuyla yaptığı konuşmaların ardından ivme kazandığını belirten Yapıcıoğlu, asıl kırılma noktasının TBMM bünyesinde bir komisyon kurulması olduğunu söyledi. Yapıcıoğlu, “Daha önce de bu sorunun çözümü için bazı girişimler oldu. Ancak ilk defa TBMM çatısı altında resmî bir komisyon kuruldu. Bu çok önemli bir ilktir” dedi. Komisyonun 28’inci Dönem Parlamentosu bünyesinde kurulmasının ayrıca anlam taşıdığını vurgulayan Yapıcıoğlu, bu dönemde millet iradesinin yüzde 95’ten fazlasının Meclis’e yansıdığını dile getirdi. Komisyonda görüş ayrılıklarının bulunmasına rağmen, bugüne kadar alınan kararların önemli bir kısmının oy birliğiyle çıktığını ifade eden HÜDA PAR Lideri Yapıcıoğlu, şöyle devam etti: “Bu toplantıda, 31 Aralık’ta sona erecek olan çalışma süresinin iki ay uzatılmasına karar verilmiş ve bu karar da oy birliğiyle alınmıştır. Sürenin uzatılmasının temel nedeni, siyasi partilerin kendi raporlarını hazırlamış olmasıdır. Her parti, şiddet sorununun nasıl sona erdirileceğine ve bu parantezin nasıl kapatılacağına dair kendi yaklaşımını ortaya koymuştur. Hazırlanan raporlar kamuoyuna da yansımış, Meclis Başkanlığı tarafından komisyon tutanaklarıyla birlikte yayınlanmıştır. Şimdi ise bu raporların birleştirilmesi aşamasına gelinmiştir. TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş, aynı zamanda komisyona da bizzat başkanlık etmektedir. Sayın Kurtulmuş’un temel hedefi, tüm siyasi partilerin altına imza atabileceği ortak bir rapor ortaya koymaktır. Bu hedefin kolay olmadığı açıktır. Çünkü raporlarda kullanılan tanımlar, kavramsallaştırmalar ve çözüm önerileri arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Ancak buna rağmen ortaklaşılan noktalarda buluşmanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu zor bir süreçtir; fakat başarılabilir. Bunun için kararlılık, sağlam bir irade, samimiyet ve cesaret gerekmektedir. Küçük engellere takılmadan yol alabilecek bir siyasi irade ortaya konulmalıdır. Bu yönde bir iradenin var olduğunu zaten görüyoruz. Komisyonun kurulması, bu kadar toplantı yapılması ve ortaya konulan çalışmalar bunun göstergesidir. İnşallah bu kararlılık devam eder ve bu mesele bir şekilde nihayete erdirilir.”