Siyaset
Cemaat değil ihanet şebekesi
Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Paralel yapının 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinden güçlenerek çıktığını belirterek, “40 yıldır cemaat maskesi altında ihanet şebekesi inşa ettiler” dedi.
HASAN ÖNAL / TBMM BÜROSU - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, paralel yapının 40 yıldır cemaat maskesi altında ihanet şebekesi inşa ettiğine dikkat çekerek, bu yapının Türkiye’nin istikametini tek başına yönlendirmek isterken maskesinin düştüğünü ifade etti. Paralel yapının kendi dönemlerinde değil, 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinde güçlenerek çıktığının altını çizen Erdoğan, bu yapının dış istihbarat örgütleriyle de işbirliği içerisinde olduğunu dile getirdi. Paralel yapının inlerine girdiklerini, girmeye de devam edeceklerini söyleyen Erdoğan, yargının da kendi içine sirayet eden urun temizlenmesinde cesur olması gerektiğini kaydetti.
HAKLARI TEK TEK İADE ETTİK
Türkiye’deki cemaatlere, derneklere de aynı nazarla baktıklarını ifade eden Erdoğan, “Bizim yöntemlerimizi tasvip etsin ya da etmesinler hepsinin özgürce faaliyet göstereceği bir zeminin mücadelesi içinde olduk. Örgütlerin dernek ve vakıfların üzerinde çok ciddi baskı ve zulümler oldu. Türkiye’de farklı olan makbul vatandaş kalıbına uymayan herkes on yıllarca ötelendi. Kurban derilerini kimlerin toplayacağı dahi bu ülkede bir dönem çok büyük tartışmalara sahne oldu. Bunların hepsine biz son verdik. Tüm inanç sahiplerinin önündeki engelleri tek tek kaldırdık. Birçok azınlıklara ait gayrimenkullere el konulmuştu, bütün bunları vakıflara tek tek iade ettik. Şu ana kadar iade ettiğimiz gayrimenkullerin toplam değeri 2 milyar doları aştı. Türkiye bundan dolayı bölünmedi, zayıflamadı. Bu adım muhalefet partileri tarafından adeta sürekli sömürüldü, ‘Türkiye’nin sonu olur’ dediler. Oldu mu? Başörtüyü yasaklayanlar 10 yıllarca ülkenin bölüneceğini iddia etti. Biz serbest bıraktık. Hangi sorun çıktı? Dinlerle, kültürlerle, inançlarla ilgili yaptığımız her reformun öncesinde CHP ve MHP başta olmak üzere muhalefet son derece karanlık tablo çizdi. Şu dilde televizyon açılırsa, üniversitede kürsü kurulursa, klavyeye özgürlük verilirse ülke bölünür dediler. Ne oldu? Korkulan olmadı” dedi.
HDP’NİN ELİNDEKİ GULYABANİLER DE GİTTİ
MHP ve CHP’ye benzer çalışmaları HDP’nin de yaptığını hatırlatan Erdoğan, “Silahla korkutarak siyaset yaptılar. Ellerinde silahlar vardı. Ellerindeki gulyabaniler birer birer gittiği için artık kendileri gulyabani oldular. Biz bu milleti korkutmak için kullanılan bütün vasıtaları kaldırdık. Yeni Türkiye’nin inşasını kararlılıkla sürdüreceğiz. İşte deprem anında biz Simav’da olduk, yeni bir Simav inşa ettik, yeni bir Van inşa ettik. Yeni bir Bingöl inşa ettik. Hiçbir zaman durmadık. Nerede böyle bir sıkıntı varsa biz oradayız” dedi.
CEMAAT MASKESİ İLE İHANET ŞEBEKESİ İNŞA ETTİLER
AK Parti’nin 12 yılda tesis ettiği özgürlük ortamını Türkiye’nin büyümesi ve güçlenmesi için kullanmak yerine kendi hırsı ve ikbali için kullananların olduğunu söyleyen Erdoğan, “Görünürde öğrenci yetiştiriyorlardı. Okul, yurt açıyorlardı. Ama öyle bir noktaya gelindi ki zahir ile batının aynı olmadığını hem bizler gördük hem de aziz millet gördü. Millet değerlerinin, şefkatinin, merhametinin, yardım hissiyatının görünürden farklı hedefler için kullanıldığı acı şekilde ortaya çıktı. 40 yıl boyunca cemaat maskesi altında ince ve sinsi bir şekilde ihanet şebekesinin inşa edildiğini gördük. Bu şebeke öyle bir noktaya geldi ki, benden olmayanın faaliyet hakkı söz ve yaşam hakkı yok demeye başladılar. Başkalarının varlığına tahammül edemez hale geldiler. Doymak bilmez bir iştahla ve hırsla kendileri dışında her grubu, kesimi, herkesi son derece iğrenç metotlarla safdışı bırakmaya başladılar. Rakip olan herkesi hatta arkadaşlarının telefonunu dinleyerek, yatak odası gözetleyerek şantaj ile saf dışı bırakmak istediler. Nerede varlarsa orada kendilerinden başka hiç kimseye tahammül edemediler. Öyle bir noktaya azgınlık seviyesine ulaştılar ki, Türkiye’yi topyekün kontrol etmek ve istikamet vermek gibi bir şehvete kapıldılar. İşte orada da en büyük yanlışı yaptılar” dedi.
12 EYLÜL VE 28 ŞUBAT’TA BÜYÜDÜLER
Paralel yapının Türkiye’ye istikamet vermek isterken maskelerinin düştüğünü, gerçek yüzlerinin ortaya çıktığını belirten Erdoğan, “Dertlerinin talebe yetiştirmek, yoksulun elinden tutmak olmadığı; dertlerinin iktidar, güç, hırs ve ikbal olduğu ortaya çıktı. Başta yargı ve emniyetteki maşaları aracılığıyla meşruluk çerçevesinin dışında teşebbüslere giriştiler. Bize farklı göründüler ama gizliden gizliye başka işlerin içine girdiler. Bunların bizim dönemimizde büyüdükleri iddiası tamamen asılsız bir iddiadır. 12 Eylül darbesine bakın. Bunların oradan güç devşirdiklerini görürsünüz. 28 Şubat’tan güç devşirdiklerini görürsünüz. Her işlerinde tedbir adı altında gizlendiler. Onlarda takiyye, yalan, iftira var. 40 yıl boyunca da farklı çevreler tarafından gizlice beslendiler. Bu şebekenin yargı ve emniyetteki maşalar eliyle nasıl hukuk cinayeti işlediklerini geçmişte fark etmek kolay değildi. Mağdurlar biliyorlardı ama bizim ve milletin de gerçeklerden haberdar olmamız ustaca engelleniyordu. İşte Böcek soruşturması. Bazıları soruyor. Neden 2 yıl beklediniz. Biz beklemedik. Ama onlar maşaları vasıtasıyla iki yıldır oyalıyor. Sırf onları deşifre ediyor diye masumları nasıl zindana attıkları ortaya çıkıyor. Darbe ile mücadele görüntüsü altında zanlıların yanında masumların da nasıl mahkûm edildiği ortaya çıkıyor.
2010 yılında yaptığımız anayasa değişikliği bugün hatadan dönüşün vasıtası oldu. O değişiklik olmasa halen içeride olacaklardı. AİHM’e de gitseler böyle bir tablo olmayacaktı. Biz bireysel başvuru hakkını getirmek suretiyle böyle bir imkanı yakaladılar” dedi.
MİLLİYETPERVER YARGI MENSUPLARINA İNANIYORUM
Gelinen süreçte evet’in hayırcılara yaradığını söyleyen Erdoğan, “Bakıyorsunuz bazıları cezaevinden çıkınca intikam ifadeleriyle bağırıyor. Sen bir defa intikam ifadelerini bırak da kendine gel. Daha kendine gelememişsin. Önce bunu hallet. Ne olacak? Kılavuz ortada. Kendileri de ortada. Bunların birbirinden farkı yok. Yargı ne CHP’nin ne de yol arkadaşı MHP ve Pensilvanya’nın egemenliğine asla teslim edilmeyecek. Yargı birilerinin arka bahçesi değil söz verdiğimiz gibi milletin yargısı olacak. Ortaya daha çok bilgi ve belge çıkacak. Yargı ve emniyet içinde nasıl ahlakdışı komplolara girdikleri tek tek ortaya çıkacak. Yargının içinde milliyetperver yargı mensuplarına inanıyorum. Bu süreci onlar inşallah aslına döndürecekler. Bu milleti seven, vatanını seven bütün vatandaşlarımız o mücadeleyi inanıyorum ki yüreklerini ortaya koyarak sürdürecekler” diye konuştu.
YATAK ODALARINA KAMERA KOYMADIKLARI NE MALUM
Yargının kendi içine sirayet etmiş bu urun temizlenmesi için cesur olmak zorunda olduğunu belirten Erdoğan, “Öyle iddialar ortaya çıkıyor ki. Savcılar işadamlarıyla görüşüyor hediyeler tatiller vesaire... Bu kadar şüphe varken HSYK bunu izliyor. Bir ülkenin Başkanı’nın ofisine dinleme cihazı konulması sadece Başbakan’a değil o ülkeye yapılmış bir ihanettir. Başbakan’ın ofisine bunu yapanlar kim bilir millete neler yaptılar. Binlerce onbinlerce… herkesi dinlemişler. Bu ülkede polis üniforması içinde birileri çıkıp da Başbakan’ın ofisine dinleme cihazı koyuyorsa, savcının, hakimin yatak odasına kamera koymadıkları ne malum? Çekinmediler bunu da yaptılar. Pensilvanya çetesi hakkında yazı yazdılar diye gazeteciler ifade veriyor. Kitap yazma hazırlığı yaptı diye insanlar mahkûm edildi. Ama başbakanın ofisine dinleme cihazı koyan zanlılar, dışişlerinin dinlenmesinden haberi olanlar ellerini sallayarak dolaşıyorlar” dedi.
Dik durmaları sayesinde yargıyı ayakta tuttuklarını söyleyen Erdoğan, Pensilvanya’nın CHP ve MHP’yi hançerleyeceğini söyledi. Erdoğan, “Şimdi CHP, MHP bu Pensilvanya çetesinin arkasında... CHP ile işlerini görecekler MHP ile de görecekler son kullanma tarihleri geçince onları da hançerleyecekler. Kim bunlara karşı dik duracak? Kılıçdaroğlu mu Bahçeli mi dik duracak? CHP’nin eski genel başkanına kurdukları tuzağın aynısını şimdiki genel müdüre kurmayacaklarını mı zannediyorsunuz. Anayasa oylamasında Baykal ile ilgili konu bize geldiğinde onu o anda hemen Ulaştırma Bakanıma söylemek suretiyle yayından kaldıran benim. Kılıçdaroğlu hâlâ farklı yorumluyor. Çünkü kendisi o kasetle geldi. O kaset olmasa bugün burada olmayacaktı. Bunlar kasetle gelir kasetle giderler” dedi.
ÇETELERİN ARKASINDA HEP CHP VE MHP VARDI
MHP’li vekillere kurulan tuzağın Devlet Bahçeli’ye de kurulabileceğini belirten Erdoğan, “O konuda da aynı tavrı taşıdık ve yayından süratle kaldırtan biz olduk. Yıllarca MHP il başkanlıklarını dinlemişler. Bu Pensilvanya çetesi var olduğu müddetçe o kayıtları da muhafaza edecekler. Gün gelecek o kayıtlar da devreye girecek. CHP ve MHP’yi yeniden dizayn etmek bunlar için önemli” diye konuştu.
RAMAZAN AYINDA DUALARINIZI ARTIRIN
Cumartesi günü başı rahmet ortası mağfiret sonu ebedi azaptan kurtuluş olan Ramazan’a ulaşılacağını söyleyen Erdoğan, “Zor bir zamanda ama umutlarımızı muhafaza ederek karşılıyoruz. Irak ve Suriye’de çatışmalar devam ederken, yoksulluk İslam coğrafyasını kanatırken, bildiğiniz gibi 49’u konsolosluk mensubu 31’i de TIR şoförü olan vatandaşlarımız rehine. Onların burnu kanamadan nasıl getiririz onun hassasiyeti içindeyiz. Biz ne Bahçeli’nin ne Kılıçdaroğlu’nun gazına gelecek değiliz. Sabırla ve anbean takipçisiyiz. Bunu sonuçlandırmanın gayreti içindeyiz. Ramazan’ın bütün coğrafyada barışa vesile olacağını ümit ediyorum. Huzur ve barış ikliminin kalıcı olmasını diyor bunun için dua ediyoruz. Daha fazla dua etmemiz gereken bir Ramazan’ı Rabbim bize lütfedecektir. Tüm mazlumlar için samimi kalple dua edeceğiz. Duanın yanında açlığımızdan ibret alarak açların da yanında olacağız” dedi. Ramazan’da en yakından uzağa doğru herkesin gözetilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, “En önce aile yakınları, mahallemizdeki komşularımızı gözeteceğiz. Uzakları da unutmayacağız. Suriye’den gelip misafir olan kardeşlerimizi milletin hatırlamasını rica ediyorum. Her iftar sofrasında açlığımıza son verirken sofrasında ekmek olmayanları hatırlayacağınızı biliyorum. Ramazan’ın hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum” dedi.
Adayımızı 1 Temmuz’da açıklıyoruz
Cumhurbaşkanlığı için AK Parti’nin adayını 1 Temmuz günü açıklayacaklarını belirten Erdoğan, “Hemen ardından yollara revan olacak milletimizden adayımız için yetki isteyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı, seçilmiş hükümetin milli iradenin karşısında devlet iradesini temsil eden bir makam olmayacak; bir protokol makamı olmayacak. Anayasanın yetkileri neyse bu yetkileri milletin verdiği yetkiyle bütünleştiren bir cumhurbaşkanı olacak. Bugüne kadar hükümet milleti, cumhurbaşkanı devleti temsil ediyor gibiydi. Biz bu mesafeyi kaldırıyoruz. Seçilmiş hükümet ve cumhurbaşkanı birlikte ülkeyi idare edecek bir nevi devlet-millet tam manasıyla kucaklaşmış olacak” dedi.