Emzirmenin bebek için her zaman steril olduğunu belirten Diyetisyen Huma Karabulut, anne sütünün ısı derecesinin ideal olduğunu, besin öğesi bileşiminin bebeğin gereksinmelerine tam olarak uygun olduğunu ve sindirime yardımcı aktif enzimlerle enfeksiyondan koruyucu immunoglobulinler içerdiğini belirtti.

Anne sütünün birçok hormon ve büyüme faktörlerini içerdiğini ve çene ve diş gelişiminde rolü olduğunu vurgulayan Diyetisyen Karabulut, “Tip 1 diabet, çölyak hastalığı, obezite, koroner kalp hastalığı gibi kronik hastalıkların oluşma riskini azaltır. Alerjilere karşı koruyucudur. Bebeğin ruhsal, bedensel ve zeka gelişimine yardımcı olur” dedi.

Dikkat azlığı sendromu ile ilgisizlik gibi olgularda anne sütü alımının büyük önem taşıdığını anlatan Karabulut, hatta anne sütü alan bebeklerin daha az ağladığını ifade etti. Anne için de sütün maliyetinin olmadığının altını çizen Karabulut, “Hazırlama sorunu gerektirmez. Anne ve bebeği arasındaki duygusal bağı güçlendirerek iletişimi kolaylaştırır. Uterusun doğumdan sonra eski haline dönmesine yardımcı olur, aşırı kan kaybından korur ve anemi (kansızlık) riskini azaltır” şeklinde konuştu.

Emzirmenin göğüs kanseri, over kanseri, osteoporozis (kemik erimesi) başta olmak üzere birçok hastalık riskini azaltarak annenin sağlığını koruduğunu belirten Karabulut, düzenli bir enerji kullanımı olduğu için annenin zayıflamasına da yardımcı olduğunu bildirdi. Oksitosin düzeyindeki artışa bağlı olarak annelerde doğum sonrası stres, kaygı ve depresyon belirtilerinin azalmasını sağladığını ifade eden Diyetisyen Karabulut, “Sütünüz, bebeğiniz için özel olarak üretilen, kopyalanması mümkün olmayan ve bebeğiniz büyüdükçe yalnız onun ihtiyaçlarına uygun olarak yapısı değişen tek gıdadır. Onu anne sütünden mahrum bırakmayın” dedi.