AKİT MENÜ

Ekonomi

Ekonomistlerden kur yorumu

SETA Uzmanı Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, "Türk lirasının dolar karşısında bu denli değer kaybetmesinin arkasında spekülatif söylemlerin olduğu açıkça ortadadır" açıklamasında bulunurken, Sermaye Piyasası Uzmanı Arif Ünver, "Dünyada artık savaşlar teknoloji, finans ve terör marifetiyle yürütülüyor. Bu da bir sarmal yaratıyor" dedi.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Uzmanı Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, son dönemdeki gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerinde oynanan oyunları net şekilde gösterdiğini belirterek, "Türk lirasının dolar karşısında bu denli değer kaybetmesinin arkasında spekülatif söylemlerin olduğu açıkça ortadadır" dedi.

Karagöl, döviz kurundaki artışa ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Karagöl, Donald Trump'ın ABD Başkanı seçilmesi ve Amerikan Merkez Bankasının (Fed) faiz artırım kararlarının gelişmiş ve gelişmekte olan ülke para birimlerinin dolar karşısında değer kaybetmesine neden olduğunu söyledi.

Bu durumdan en fazla Türkiye'nin etkilendiğini belirten Karagöl, şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye iç piyasasında son dönemde yaşanan gelişmeler bir ekonomik darbe olarak adlandırılmasa da Türkiye üzerinde oynanan oyunları net bir şekilde gösteriyor. Türk lirasının dolar karşısında bu denli değer kaybetmesinin arkasında spekülatif söylemlerin olduğu açıkça ortadadır. Özellikle kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ekonomik göstergeleri hakkındaki söylemleri buna örnek olarak gösterilebilir. Moody's'in Türkiye'deki bankalar hakkında yaptığı açıklamaların yanında 27 Ocak'ta bir diğer kuruluş olan Fitch'in yapacağı değerlendirmede de objektif bir kararın çıkmayacağı görülüyor."

Karagöl, bu söylentilerin ülkeye sermaye girişini engellemek amacıyla yapıldığına dikkati çekerek, iç siyasette bir dönüşümün yaşandığı süreçte "Türkiye'nin güvenilir bir liman olmadığı" söylemine itibar edilmemesi gerektiğini belirtti.

Türkiye'nin bölgesinde özellikle enerji sektöründe sağladığı gelişmenin önünü kesmek adına böyle bir girişimde bulunulduğunu savunan Karagöl, Meclis'te görüşmeleri süren, Cumhurbaşkanlığı sistemini de içeren anayasa değişikliğinin halka iyi anlatılması gerektiğini ifade etti.

Karagöl, "Bunun yanında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamış olduğu yerel para ile ticaret dönemine geçilmesi önemli bir husus. Doların değerlenmesi karşısında birçok yerel para birimine göre daha çok negatif ayrışan Türk lirasının özellikle en büyük ticaret ortaklarımızdan olan Çin ve Rusya ile yapılan ticarette kullanılmaya başlanması gerekiyor. Ayrıca hali hazırda İran ile yerel para üzerinden devam eden ticaretin de kapasitesinin artırılması çok önemli" diye konuştu.


"Son 6 ay iyi analiz edilmeli"

Sermaye Piyasası Uzmanı Arif Ünver, dolar kurundaki yükselişi anlamak için Türkiye'nin son 6 ayda yaşadığı terör, darbe girişimi gibi olayların iyi analiz edilmesi gerektiğini belirtti.

Söz konusu gelişmelerin dolar kuru karşısında Türk lirasını başka ülkelerin para birimlerine göre negatif anlamda daha fazla ayrıştırdığını dile getiren Ünver, Brexit sonrası AB'nin dağılma sürecine girmesine karşın ABD'nin daha güçlü bir konumda olmasının da kur artışında etkili olduğunu anlattı. Ünver, "Bunun yanı sıra Trump ile ABD'nin ekonomik yaklaşımları da değişecek. Trump, daha fazla iç dinamiklere dayalı ve ABD'li firmaların kendi ülkelerinde daha fazla üretim yapmalarına yönelik bir yaklaşım sergiliyor. Bu, dünyada 'sınırlı küreselleşme' diye bir kavramı ortaya çıkaracak. Yani artık gerek gelişmiş gerek gelişmekte olan ülkeler birlikte yükselip birlikte düşmeyecekler" dedi.

Kurdaki artışın Türkiye'ye yönelik ekonomik darbe girişiminden kaynaklandığı yönündeki değerlendirmelere ilişkin de konuşan Ünver, "Dünyada artık savaşlar teknoloji, finans ve terör marifetiyle yürütülüyor. Bu da bir sarmal yaratıyor. Biz ülke olarak tükettiğimiz ürünlerin çoğunu ithal ediyoruz ve borçlanarak tüketiyoruz. Mevcut bankacılık sistemi üzerine kurulu bir ekonomiyle bu sarmaldan çıkamayız. Para Politikası Kurulunun atacağı adımlarla da ancak ağrıyı dindirmeye çalışırsınız" diye konuştu.


"Cari açık hala önemli bir faktör"

Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necat Coşkun da belirsizlik devam ettiği müddetçe kurdaki oynaklığın süreceğine işaret etti. Coşkun, "ABD ekonomisindeki enflasyon ve faiz beklentilerinin yüksek olmasıyla Trump politikalarının yarattığı belirsizlik dış faktörler olarak ön plana çıkıyor" ifadesini kullandı.

Coşkun, kurdaki oynaklıkta yurt içi faktörlerin de etkili olduğunu vurgulayarak, "İyileşme gösterse de cari açık hala önemli bir faktör. Öte yandan özel sektörün bir yıla kadar olan kısa vadeli borçlarının tutarı 87 milyar dolar seviyesinde. Özel sektörün açık pozisyonu kur üzerinde ciddi baskı yaratıyor. Son yıllarda gerçekleştirilen büyük yatırımların gelir ve kur riskinin kamu tarafından üstlenilmiş olması da kamu kesimi üzerinde baskı meydana getiriyor" dedi.

Türkiye'nin diğer gelişmekte olan ülkelerden negatif ayrıştığını, Merkez Bankasının elindeki silahların sınırlı olduğunu anlatan Coşkun, "Bu süreçte en akıllı çözüm faiz artışına gidip, kamu yatırımlarını artırarak piyasayı fonlamak" diye konuştu.

Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ercan Uygur ise kurdaki artışın belirsizlik yarattığını ve başta reel sektör olmak üzere yatırım ortamını etkilediğini söyledi.

Dövizdeki yükselişin iç ve dış faktörleri bulunduğuna işaret eden Uygur, "Türkiye'nin yaşadığı politik belirsizlikler var. TBMM'de bir süredir gündemde olan, cumhurbaşkanlığı sistemini de içeren anayasa değişikliği tartışmaları, kararsızlık ve belirsizlik yaratıyor. Petrol fiyatlarının düşüklüğüyle ortaya çıkan azalmış cari açık, fiyatlardaki yukarı yönelme sonrasında tekrar artacakmış gibi görünüyor. Ayrıca darbe girişimi ve bölgemizdeki terör olaylarının yarattığı belirsizlik söz konusu" değerlendirmesinde bulundu.

Uygur, Trump'un uygulayabileceği "çılgın" politikaların dış belirsizlik kaynağı olarak ortaya çıktığını, bunun da Türkiye gibi döviz açığı bulunan ülkeleri etkilediğini kaydetti.

Alınabilecek önlemlere değinen Uygur, "Son dönemde bir kere 0,25 puanlık artış oldu, onun dışında Türkiye'de faiz artışı olmadı, ama bazı ülkeler faizi artırdı. Mesela Meksika'da önemli ölçüde artırıldı. Faiz silahı, bu durumdan geçen ülkelerin verdiği ilk tepkidir. Bunun dışında Merkez Bankaları yeterli döviz rezervi varsa, bunu kullanarak döviz satabilirler. Bunu geçmişte Türkiye de yaptı. Etkili olabilir de olmayabilir de. Döviz giriş çıkışlarına kontrol getirilebilir. Türkiye şu ana kadar böyle bir önleme başvurmadı, ama zaman zaman bu bazı ülkelerde yapıldı. Diğer ülkelerle yerel para cinsinden ticaret yapılması da para birimimiz koruyacak bir önlem olabilir" dedi.

Yorumlara Git

Milyonlarca sürücü için yeni dönem: Trafik sigortasında kurallar sil baştan

Netanyahu'nun ağzından barış kelimesi eksik olmuyor! Dikkat çeken Suriye açıklaması

Yunan bakandan skandal "Eurovision" savunması: İsrail dostumuz, mahkemeler önemsiz!

İsrail’den Trump’a "af" yalanlaması: "Böyle bir görüşme olmadı!"

Trump'tan Netanyahu Zirvesinde "Erdoğan" Çıkışı: Kimsenin Yapamadığını Yaptım!