AKİT MENÜ

Dünya

Batı medyası Gazze’deki katliama kör

İsrail’in taraf olduğu olaylarda tavrını genelde bu ülkeden yana koyan Batı medyası, Gazze’deki son saldırılarda da bazı istisnalar dışında bu yaklaşımını tekrarlayıp, yaşanan insanlık dramına gözlerini büyük ölçüde kapayarak madalyonun tek tarafını görmeyi tercih etti.

Güncelleme Tarihi:

Aralarında yüzlerce çocuk ve kadının da bulunduğu sivil can kayıplarının yoğunluğuna rağmen ABD ile Avrupa Birliği’nin (AB) önde gelen ülkeleri arasında yer alan Almanya, İngiltere ve Fransa’da, İsrail’in saldırıları meşru gösterilirken, Filistin’den yükselen sesleri duymazdan gelme, İsrail’e yönelik eleştirileri antisemitizm olarak görme eğilimi kendisini bir kez daha gösterdi. Türkiye’de yaşanan gelişmelerde insan hakları kartını sıkça ve çoğunlukla temelden yoksun şekilde kullanmaktan çekinmeyen, geçen yıl yaşanan Gezi olayları sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı ve AK Parti’yi sert şekilde eleştiren Alman medyasının önde gelen bazı kuruluşları, Gazze’de yaşanan ve uluslararası örgütlerin “savaş suçu” vurgusu yapmaktan çekinmediği drama sessiz kalmalarıyla dikkati çekti.

Gezi olayları nedeniyle 67 yıllık tarihinde ilk kez Türkçe başlıkla çıkan ve 10 sayfalık Türkçe özel ek veren Alman medyasının amiral gemilerinden Der Spiegel dergisinin aynı ilgiyi Gazze için göstermekte çekingen davranması, 4 Haziran 2013’te yayımladığı haberde Taksim’de yaşanan olayların savaşı andırdığını belirterek “Tıpkı savaşta gibi” başlığını kullanan 2,5 milyonluk tirajıyla Almanya’nın en çok satan gazetesi konumundaki Bild gazetesinin Gazze’deki savaşı sadece İsrail’in gözüyle görmesi Alman basının sınıfta kaldığını gösteren net örnekler arasında yer aldı.

Sivil ölümlere birkaç cümle

Bild’in sahibi olan ve yayın ilkeleri arasında “Yahudiler ile Almanlar arasında uzlaşmayı teşvik etmek ve İsrail halkının yaşamsal haklarını korumak” ifadesi yer alan Axel Springer Grubu, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını meşru görürken, sivil ölümleri birkaç cümlelik kısa haberlerle sayfalarına yansıtmasının yanı sıra İsrail’in saldırılarını protesto amacıyla düzenlenen eylemlere karşı sert bir tavır takındı.

İsrailli yetkililere “özel ilgi” 

Gazze yayınlarının eleştiri konusu olduğu ve tarafsızlık ilkesinin tam olarak gözetilmediği tartışmalarının yaşandığı ülkeler arasında İngiltere de yer aldı. Deneyimli İngiliz gazeteci ve Guardian gazetesi köşe yazarı Jonathan Steele, yaptığı açıklamada, İngiliz basının Gazze saldırılarıyla ilgili yaptığı haberlerde İsrail’den bir yetkilinin yer almasına özellikle dikkat ettiğini belirterek, “Bu tip krizlerde her zaman iki taraftan da görüş alamazsınız. Ancak basının her seferinde bir İsrailli yetkiliden görüş alması dikkat çekiciydi” dedi. 3 İsrailli gencin kaçırılması ve öldürülmesinin ardından İsrail hükümetinin 500’den fazla Filistinliyi gözaltına aldığını vurgulayan Steele, bu gözaltıların Hamas’ın füze saldırılarını artırdığını ancak bu arka plan bilgilerine birçok basın organının yer vermediğini belirtti.  Steele ayrıca, saldırılar boyunca başkent Londra başta olmak üzere İngiltere genelinde yapılan Gazze protestolarına hiçbir İngiliz basın kuruluşunun yer vermediğini ifade etti. 

BBC eleştirildi

İsrail’in bir ay süren Gazze saldırıları boyunca İngiliz basını saldırılara yer verdi ancak özellikle BBC ve bazı İngiliz gazeteleri İsrail yanlısı yayın yaptıkları gerekçesiyle eleştirilere maruz kaldı. Başkent Londra’da her hafta İsrail’in Gazze saldırılarını protesto eden on binlerce kişi, BBC’nin genel merkezi önüne de giderek tepkilerini dile getirdiler. İngiltere’de Müslümanlarla ilgili yayınlanan en eski gazete olan “Muslim News”ün editörü Ahmed Versi, yaptığı açıklamada, “İlginç bir şekilde Sky haber kanalı BBC’ye göre olanları daha iyi yansıttı. BBC’nin İsrail’i kızdırmamak adına fazla temkinli bir yayın yaptığını gördük” diye konuştu. Versi, İngiliz basınının birçok Batı ülkesi gibi İsrail’in saldırılarından Hamas’ı sorumlu tuttuğuna dikkati çekerek, “Basının Hamas’ı suçlayıcı bir fotoğraf çizmeye çalıştığı çok açıktı. Özellikle saldırıların başladığı ilk günlerde basının Filistinli sivil kayıplara yer vermemesi, Hamas’ın İsrail’e yaptığı füze saldırılarına vurgu yapması dikkat çekiciydi” ifadelerini kullandı.

Fransız basını antisemitizm gözlüğüyle baktı 

İsrail’in Gazze saldırılarına yönelik haberlerde antisemitizm vurgusunun ön planda yer aldığı ülkeler arasında bulunan Fransa’da halk, Filistin’e destek yürüyüşleri düzenlerken, Fransız basını, bu desteği ve Şucaiyye katliamını görmezden geldi.

Fransa’nın sol görüşlü gazetelerinden Le Monde, 20 Temmuz’da, 70’ten fazla sivilin öldüğü Şucaiyye katliamının ertesi gününde, “İsrail-Gazze savaşı Fransa’ya sıçradı” manşetiyle Paris’in banliyölerinden Sarcelles’de Filistin’e destek eylemi sonrasında yaşananları sayfalarına taşırken, katliama ilk sayfasında hiç yer vermedi. Gazete bir sonraki gün ise sürmanşetinde Filistin’e destek eylemlerinde Yahudi karşıtlığı yapıldığını iddia eden haberini kullandı. Eylemlere, özellikle Müslümanların ve Yahudi düşmanlarının katıldığına işaret edilen haberde, Sarcelles’deki gerginliğin altında antisemitizmin yattığı öne sürüldü.

İspanya’da karışık tablo 

İspanya, Gazze konusuna geniş yer ayıran ülkeler arasında yer aldı. El Pais, El Mundo gibi yüksek tirajlı gazeteler özellikle Gazze’deki saldırılarda çocuk ölümleriyle ilgili olan veya İsrail tankları ile askerlerinin olduğu fotoğrafları kullanırken, saldırılarda ölenler, yaralılar ve kenti terk etmek zorunda kalanların sayıları haberlerde öne çıkarıldı. Sağ görüşlü ABC ve La Razon gibi gazetelerin haberlerinin içindeki yorumlarda ise İsrail yanlısı görüşler ağırlıklı oldu. İspanya’daki önemli tüm gazetelerin internet sitelerinin Gazze özel dosyası açıp, konuyla ilgili dünyadaki önemli gelişmeleri anlık olarak aktarması da dikkati çekti.

danimarka basını: sorun 3 gencin kaçırılması

Danimarka gazeteleri, Gazze’deki saldırıları Gazzeli çocukların cesetlerinden çok yıkıntıların görüntüleriyle yansıtmayı tercih ederken sorunun İsrailli 3 gencin kaçırılmasından kaynaklandığına sık sık gönderme yaptı ve İsrail’in tüneller konusundaki endişeleri ile Hamas’ın sorunun kaynağı olarak gösterildiğine vurgu yaptı.  Danimarka’nın en etkili gazetesi Politiken ise Filistinlilerin söylemi ile Hamas karşıtı söylemi dengeli bir şekilde yansıtmaya çalıştı.

ABD basınında İsrail lobisi etkisi

ABD basını, Beyaz Saray yönetiminin ve İsrail lobisinin de etkisiyle İsrail’in Gazze saldırılarına destek veren bir yayın çizgisi güderken, sivil can kayıplarının her geçen gün arttığı bir ortamda, Hamas’ın şiddeti tırmandıran taraf olduğu üzerinde durdu. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının başladığı andan bu yana İsrail’in Hamas karşısında “kendini koruma hakkı bulunduğu” yönündeki yayınlarıyla dikkati çeken ABD basınının sahiplik yapısı da tartışılmaya devam ediyor.  Bazı kaynaklara göre, ABD medyasının yüzde 90’ı İsrail politikalarını destekleyen Yahudi kökenli kişilerin ellerinde bulunurken, ülkenin önemli yayın organlarından New York Times, Washington Post, Wall Street Journal, CNN gibi kuruluşların ya sahibi ya da üst 

mevkilerinde İsrail politikalarına  destek veren Yahudilerin etkin olduğu belirtiliyor. CNN televizyonu, İsrail bombardımanının başladığı 7 Temmuz’dan itibaren canlı yayınlarla İsrail’in roket saldırıları ve tünellerle mücadele ettiğini işlerken, yayınlarında İsrail tarafından yetkililere ve İsrail’i savunan konuklara yer veriyor. İsrail’e fırlatılan roket sayılarını günlük olarak alt yazı bandında veren televizyon, büyük tepki çeken Gazze’de sahilde oynayan 4 çocuğun öldürülmesi ve Birleşmiş Milletler’e ait okullara düzenlenen saldırıları ise kısa haberlerle geçiştirdi. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun her açıklamasını canlı yayınlayan CNN, Hamas’ı şiddeti tırmandıran taraf olarak gösteren yayınlara yer verdi.

Yorumlara Git

Milyonları ilgilendiren düzenleme: Araç devrinde yeni harç düzenlemesi

Şüphe içinde şüphe! Sır gibi diplomat ölümleri

Trump’tan Venezuela’ya 'Narko' ablukası: Maduro’nun ailesi yaptırım kıskacında

CHP nereye el atsa rezil oluyor! İşte yaşancı Ali Mahir’in ÖLDÜ dediği fil

Yaşlı adam neye uğradığını şaşırdı! Bu da alkollü kadın terörü