IŞİD ile yalnız başına değil, uluslararası koalisyonla baş etmeyi amaçlayan Obama, sahada sıcak çatışmaları, Irak’ta federal ve Kürt güçlere, Suriye’de de “ılımlı muhaliflere” bırakmayı, askeri, ekonomik, insani yardım desteği gibi diğer konulardaki sorumlulukları da koalisyon ülkeleriyle paylaşmayı hedefliyor. Uzun zamana yayılacak ve “çok cepheli” yürütülecek IŞİD ile mücadelede ABD’nin stratejisinin en temel unsuru, geniş tabanlı ve uzun soluklu taahhüt içeren uluslararası koalisyon oluşturmak. ABD yönetimi, koalisyonu oluşturacak ülkelerin her birinin de askeri, siyasi, ekonomik ve insani yardımlar gibi her bir alanda yükü paylaşmasını amaçlıyor. Obama’nın stratejisinde, IŞİD ile mücadelede kritik noktalardan biri de Ortadoğu ülkelerinin, özellikle de bölgedeki Sünni ülkelerin koalisyonda yer alması oluşturuyor. Oluşturulacak koalisyonda kimi ülkelerin IŞİD’e karşı istihbarat desteğinde, kimilerinin IŞİD’in finansal kaynaklarının kurutulmasında, kimi ülkelerin ise Sünni aşiretlerin IŞİD’e karşı tavır almaya iknasında katkı sağlayabileceği belirtiliyor. Bazı ülkelerin IŞİD’e karşı Suriyeli muhalifler ile Kürt ve Irak güçlerine silah ve teçhizat desteğinde bulunabileceği, bazılarının IŞİD militanlarının Suriye ve Irak’a giriş-çıkışlarını engellemede rol alabileceği, bazı ülkelerin ise hava saldırılarının yürütülmesinde etkin olabileceği ifade ediliyor. Tabi tüm bu sürecin maliyetli olacağı göz önüne alındığında, ülkelerin ekonomik anlamdaki destekleri de önem taşıyacak gibi görünüyor.