MUHAMMED UZUN / İSTANBUL - Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Suriye’nin kuzeyinde yer alan Kobani saldırısının ardından Türkiye yine bir göç dalgasıyla karşı karşıya kaldı.

Suriye’nin Kürt kasabası Kobani’den kaçan binlerce kişi Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine geldi. Kobani’den kaçarak canlarını kurtaran Kürtler, şimdi Suruç’ta hayata tutunabilmenin, karınlarını doyurup, başlarını sokacak yer bulmanın derdine düştüler. Beklenmedik göç dalgasına hazırlıksız yakalanan ilçede yer sıkıntısı baş gösterirdi. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un ifadesiyle 130 bini aşan Kobanililer, batı bölgelerine doğru göç için harekete geçti.

TARİH TEKERRÜRDEN İBARET

Osmanlı Devleti de, yardım çığlığı atan herkese elini uzatmıştı. “Yahudi göçü yılı” olarak bilinen 1492’de “Elhamra kararnamesi”yle İspanya’da yaşayan Yahudiler, Yavuz Sultan Selim’in babası olan Sultan 2. Beyazıt’ın talimatıyla, Osmanlı topraklarına kabul edilmişti.

Bizans İmparatorluğu döneminde Bizanslıların zulmünden kurtulmaya çalışan Ermenilere Fatih Sultan Mehmet Han sahip çıkarak, bu kişilere gerekli meslekleri sunup, Ermenilere el uzatmıştır.

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından, Irak’ta Saddam Hüseyin döneminin baskısından kaçan Kürt vatandaşlarına Türkiye’nin kapıları açılmıştır.

“BİZLER, BU İNSANLARA KİMLİK SORMADAN EKMEĞİMİZİ PAYLAŞTIK”

Son göçleri Akit’e değerlendiren Tarihçi Mehmet Sılay, “Bizler insanlara, dinini, kimliğini sormadan kapılarımızı açtık. Bu gelen kardeşlerimizi açıkta bırakmayarak, onlara ekmeğimizin yarısını veriyoruz. Hem devlet, hem de Urfa’da bulunan halk olarak insani görevimizi yaptık” dedi.
İnsanın kaderini belirleyen yardımın siyasi yardım olduğuna dikkat çeken Sılay, “Allah devletimize güç kudret verdiği sürece, iki üç yıl içinde IŞİD diye bir şey ortada kalmayacak. Herkes bu örgütü unutup gidecek göreceksiniz. Yine iki üç yıl içinde içimizde çıkan Paralel fitne de ortadan kalkacaktır diye ben hep dua ediyorum. Bizler Müslüman olarak ders almadığımız için tarih devamlı tekerrür ediyor. O yüzden tarihteki ufuk sahibi liderlerden ders almamız gerekiyor” ifadesinde bulundu.

PARALEL FİTNE MUHACİRLERDEN RAHATSIZ

“Biz Medineliyiz biz Ensarız Kobanili kardeşlerimiz ise bir muhacir” diyen Mehmet Sılay, “Paralel fitne bu gelişlerden rahatsız. Etnik fitne üzerine bir Kürdistan fitnesini hayata geçirmek için siyasallaşan bir grup var. Bu konuda bir cümle söylemiyorlar, yine bizler çırpınıyoruz. Eğer bu ülkenin sahibi hepimiz isek, bu perişan yavrulara kapıları açmanın aslında İslamî bir borç olduğunu unutuyoruz, ama görüyoruz ki paralel fitne bundan memnun değil” açıklamasında bulundu.

KÜRT KÜRTLE SAVAŞIYOR

Tarihçi Müfit Yüksel de, “Suriye uzun zamandır bir facianın tesiri altında kalmaya devam ediyor.  IŞİD örgütünün ortaya çıkmasından sonra Irak ve Suriye bölgelerinde bu facia giderek büyüdü. Kobani bölgesinde trajik bir vaka da var. Bu bölgede IŞİD adına savaşan savaşçıların tümü Kürt. Burada aslında Kürtler arası bir boğazlaşma yaşanıyor” dedi.

SOYDAŞ KÜRTLERDEN RAHATSIZ OLMAK IRKÇILIK

Kobani’den kaçarak canlarını kurtaran Kürtlerden rahatsız olanları “Irkçılık” yapmakla suçlayan Müfid Yüksel, “Suriye’den ülkemize Kürtler yerine Türkmenler gelseydi kimse rahatsız olmayacaktı. Türkmenlerin soydaş olduğu bir dünyada Kürtler soydaş olmuyor mu? Hani ırk üzerinden milliyetçilik yapılmıyordu? Bu demek oluyor ki Türkiye’de yaşayan Kürtler yabancılaşıyor, ötekileştiriliyor. O zaman birlik ve beraberliğin bozulmasından şikâyet etmenin anlamı kalmaz. Türkiye’de yaşayan Kürt’e sen bendensin deyip, Suriye’den gelen Kürt’e bendensin dememesi bir ayrımcılıktır, çifte standarttır” şeklinde konuştu.