AKİT MENÜ

Gündem

HSYK için B ve C planları var

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM İklim Zirvesi için gittiği New York’taki ziyaretini tamamlayıp Türkiye’ye döndü... Uçakta; Genel Yayın Koordinatörümüz Hasan Karakaya’nın da bulunduğu gazetecilerin IŞİD’e karşı operasyondan HSYK seçimlerine kadar birçok sorusunu cevaplandıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, HSYK seçimleri ile ilgili olarak; “Devletin başı olarak şahsımın da, hükümetin de bir B plânı, C plânı olacaktır” dedi.

2014-09-26 22:13:11

HASAN KARAKAYA / NEW YORK / İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’taki temaslarını tamamlayarak yurda döndü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konuk Evi’nde yapılan basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. IŞİD’le mücadelede Türkiye’nin 3 temel şartı olduğunu belirten Erdoğan, uçuşa yasaklı bölge, Suriye’de tampon bölge kurulması ve sürecin yönetiminin ana başlıklar olduğunu söyledi.

“Musul Başkonsolosluğu’nda rehin alınan 49 kişinin IŞİD’in elinde olması dolayısıyla şimdiye dek sessiz kaldıklarını” ifade eden Erdoğan, “Şu anda pozisyon değişti, bundan sonraki süreç daha farklı olacak. Tezkere parlamentoya geliyor. Tezkere temenni ederim ki parlamentodan geçtikten sonra atılması gereken adımlar ona göre atılacaktır. Bu tezkere silahlı kuvvetlerimizi yetkilendirme tezkeresidir” dedi.

IŞİD’LE MÜCADELEDE 3 BAŞLIK

IŞİD’le mücadelede Türkiye’nin 3 temel şartı olduğunu belirten Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü. “Atmamız gereken adımlarda ana başlık, 3 başlık çok önemli. Bir tanesi uçuşa yasaklı bölgenin ilan edilmesi. İki güvenli bir bölgenin Suriye tarafında tesis edilmesi ve bu bölgede artık yapılanmanın nasıl olacağı konusunun da inşallah şu anda yapacağımız toplantıyla enine boyuna çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmalarda ele alıp nihai adımlar atmak. Üçüncüsü de burada bu süreci kimlerle nasıl yöneteceğiz, bunun içeriğini görüşmek.”

Erdoğan’a sorulan  sorular ve alınan cevaplar şöyle:
SORU: Koalisyon manasında mı söylüyorsunuz, yoksa saldırıları desteklemek manasında mı?

- Koalisyon manasında da var, koalisyonun attığı adımların amacı noktasında da var. Yani burada tabii birinci derecede teröre, terör örgütlerine ve IŞİD’e karşı bir tavır; bunun üzerinde hassasiyetle duruluyor. Şu anda Amerikan Kongresi de bu konuda olumlu yaklaşımlar sergilemiş vaziyette. Bizim de biliyorsunuz ayın 2’sinde bu konuyla ilgili tezkere Meclis’e gelecek. Ve Meclis’teki tezkerenin, şu anda benim tahminim şahsen tezkerenin çıkışıyla birlikte de zaten bizim de gerekli adımları atmamız gerekiyor.

Zira şu anda Suriye’den 140 bin Kürt kökenli vatandaş Türkiye’ye girmiş vaziyette. 40 bine yakın yine Ezidi Türkiye’ye girmiş vaziyette. Yani 1.5 milyonu toplamda bulduk. Bu tabii çok büyük bir potansiyel. Bu potansiyeli bölgede ne kadar absorbe edebiliriz, o ayrı bir sorun. Onun için de bizim üzerinde ısrarla durduğumuz konu, bir uçuşa yasak bölge ilanı, güvenli bölge ilanı, eğit-donat konusu. Eğit-donat konusu üzerinde ısrarla durduğumuz ve ... Ve bütün bunlara yönelik çalışmalarda da öyle zannediyorum ki mutabakat sağlanacaktır.

Şu anda görüşmeler zaten devam ediyor.

SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, tezkere çıkar çıkmaz adımları atmamız lazım dediniz...

- Şu anda zaten bu tür görüşmeleri biz kendi içimizde de yapıyoruz. Yani bunlara bizim hazırlıklı olmamız lazım. Burada, ikinci, üçüncü sınıf bir ülke konumunda değiliz. Burada birinci derecede etkilenen ülke konumundayız. Birinci derece etkilenen konumundaki bir ülke tabii ki önce ne yapacağının kararını kendisi bir defa vermesi lazım.

TAMPON DEĞİL, GÜVENLİ BÖLGE

SORU: Özellikle tampon bölge, güvenli bölge, burayla ilgili birtakım çalışmalar var mı?

- Yani tampon demeyelim, güvenli bölge demek daha isabetli olur; Suriye tarafında bir güvenli bölge.

SORU: Bunun çalışmaları yapıldı mı Türkiye açısından...

- Olmaz olur mu tabii yapıldı.

SORU: 25 km derinliğinde diyorlar...

- Şimdi, arkadaşlar bunlar tabii medyanın yazdıkları. Öyle şeyler vardır ki belli bir noktaya kadar sırdır. Ondan sonra sır olmaktan çıkar. Ama sır olduğu anda bunu açıklarsanız ondan sonra bu sırrın esiri olursunuz. Bu da tabii kararlı bir tutum içinde işin üzerine gidilmesi gerekiyor.

TALEBİMİZ 38 KİLOMETRELİK GÜVENLİ ALAN

SORU: Sizin bu görüşlerinize bir muhalefet yok muydu efendim?

- Yok. Sadece Süleyman Şah Türbesi’nin zaten 38 km kadar orada bir mesafesi var. Şu anda oradaki hassasiyetimiz devam ediyor. Ama bütün bunlarla beraber girişler devam ediyor. Bütün bu girişlere tabii bizim şu anda tedbirlerimizi almamız gerekiyor. Şu anda da tabii hükümetimizin yaptığı, bu tedbirleri belirlemek ve gerekli gördüğü anda da gereğini yapmaktır.

SORU: Efendim, rehinelerin kurtarılmasından sonra politika değişikliğine gidiyoruz demek midir? Mesela askeri veya siyasi harekete katılmak gibi bir açıklamanız oldu. Bu Türkiye’de bayağı tartışıldı...

- Arkadaşlar, şu anda bölgede karşımızdaki, ne dedik biz, tüm terör eylemlerine karşı hassasiyetimiz var. Terör eylemlerine karşı olan bu hassasiyetimiz, ha bilinmelidir ki, eğer burada askeri bir harekat olacaksa; bizim hudutlarımız kim tarafından korunuyor, asker tarafından; dolayısıyla böyle bir tehdit altında olduğumuz zaman askeri harekat buna karşı yapılacaktır. Yani asker, Silahlı Kuvvetler’imiz bize nerede gereklidir? Böyle anlarda gereklidir. Sınırlarımız tehdit altına giriyorsa bu adımların da atılması lazım.

SORU: Askeri harekattan kastınız, hava harekatının dışında kara harekatı mı?

- Burada tabii, bir NATO ülkesi olarak NATO’daki ortaklarımızla her türlü adımın düşünülebileceği gibi, bunun hava boyutunu kim yürütür, kimlerle beraber yürütür; kara harekatını kim yürütür, kimlerle beraber yürütür; bunların planlamasını şu anda. Mesela Cidde’deki toplantıya 40 ülke katılmıştı. Ama şimdi destek sayısını; koalisyon demiyorum, desteğin 104’e çıkmış olması önemlidir. Bu sayı belki daha da artacaktır.

Koalisyonun içinde yer alanların durumu farklılık arz edebilir. Burada mesela Arapların olması önemli. Cidde’de 10 tane Arap ülkesi vardı. O sayı da şimdi artıyor. Bunları döner dönmez tekrar yapacağımız toplantılarda değerlendireceğiz.

SORU: Obama ve Biden ile Suriye rejimi konusunda daha detaylı bir görüşme yapma şansınız oldu mu?

- Bizim hedefimiz, böyle bir işin içine girdiğimiz takdirde sadece Suriye değildir veya sadece Irak değildir. Irak ve Suriye’dir. Ama Irak’ta rejimle bizim şu anda bir şeyimiz yok. Şu anda Irak’ta zaten seçilmiş olan yeni bir hükümet var. Parlamentosu belli, cumhurbaşkanı belli, kabinesi oluştu... Ve temenni ederiz ki bu hükümet bir öncekinin düştüğü yanlışlara düşmez. Fakat Suriye’deki rejim, meşru değildir. Meşru olmadığı gibi, terör örgütlerinin cirit attığı bir alan haline gelmiştir Suriye. Ve otokratik bir anlayışla şu anda yönetilmektedir. Ve 200 bini aşkın insan ölmüştür. Yaklaşık 6 milyona yakın insan şu anda maalesef gerek Suriye içinde gerek dışında göçmen, sığınmacı, mülteci durumundadır. Dolayısıyla burada terör palazlanıyorsa, terör örgütleri buradan Irak’a, Türkiye’ye, Lübnan’a, Ürdün’e zarar veriyorsa, burada hakikaten atılması gereken bir adım, gereği yapılması gereken bir rejim vardır.

SORU: Suriye sınır bölgesindeki IŞİD’e ilişkin son gelişmeleri yeniden ele alacak mısınız?

- Döner dönmez değerlendirmesini, istişaresini hükümetimizle beraber yapacağız. Bu tarafa gelmeden önce nasıl güvenlik toplantısını yaptıysak yine böyle bir güvenlik toplantısını yapacağız. Ve sonra da bu konudaki nihai kararımızı açıklayacağız.

SORU: Bölgedeki terörden kaçan bu insanlar, tekrar topraklarına dönebilecek mi?

- Bu bölgedekilerle birlikte o. Hepsiyle görüşerek. Çünkü bizim uluslararası camiada haklılığımızın da olması lazım. Bu sadece Türkiye’nin değil, 1.5 milyon insanın kendi topraklarına dönmesi olayıdır. Bu insanların yerleşimine yardımcı olma dahi konuşulan başlıklardır. Belki orada bunlara yeniden şehirler tesis edilecektir. Ve bu insanlar da yeniden kendi topraklarına dönme imkanını bulacaktır. Belki arka arkaya donörler toplantısı da yapılır; bunların hepsi gündemde olan şeyler.

SORU: Amerikalılar bu güvenlik bölgesine bayağı mesafeliydiler galiba ama Türkiye bu tezini kabul ettirmiştir diyebilir miyiz?

- Tezini kabul ettirmiştir anlamında değil de ona bakarsan, uçuşa yasak bölgede de önce sıcak değillerdi, güvenli bölgede de. Ama zannediyorum şimdi bu iş oturacak...

SORU: Bir Güvenlik Konseyi kararı alınacak mı, alınmalı mı? Yoksa koalisyonun kendi inisiyatifiyle mi olacak?

- Güvenlik Konseyi kararı falan o safhalar artık aşıldı, geçildi. BM Güvenlik Konseyi’nde biz tabii IŞİD’i konuştuk. Konuşurken, Rusya da Çin de aynı kanaati paylaştılar, hiçbirisi hayır olmaz demedi.

SORU: Türkiye 4 yıldır bu tezleri savunuyor, yeni yeni kabul etmeye başladılar. Medyada ve resmi ağızlarda bile Türkiye’nin teröre karşı yeterince etkin davranmadığı şeklinde yoğun iddialar vardı...

- 49 insanımızı bunların eline o şekilde bırakamazdık. 102 gün insanlarımız onların elinde rehineydi. Şu anda şartlar 102 gün öncesinin şartları değil. Dolayısıyla şimdi bu şartlar gereği değerlendirmek vaziyetindeyiz... Ve hükümetimiz, Genelkurmay, bütün istihbarat birimlerimiz çalışmalarını şu anda bu şekilde yürütüyorlar. Döner dönmez de oturacağız beraberce şu ana kadar varılan noktayı ele almak suretiyle yaptığımız son görüşmeleri de birlikte değerlendirerek ne yapacağımızı konuşacağız. İlgili ülkelerle de görüşmeler sürecek. Her ülkeye bir görev düşecektir. Türkiye de üzerine düşen görevi yerine getirecektir. Hudutlarımızı elbette korumak durumundayız.

SORU: Paralel yapı HSYK’yı ele geçirirse Türkiye Cumhuriyeti’nin B plânı var mı?

- Bu tespiti şimdi bu şekilde yapmak bana göre yanlıştır. Şu 12 Ekim’i görelim, sonra herhalde hükümetin de devletin başı olarak şahsımın da bu tabloya göre bir B plânı, C plânı olacaktır.

SORU: Ban Ki-Mun’un verdiği yemekte, Sisi ile aynı masaya oturmama olayını sormak istiyorum. O oturma düzeni bilinçli miydi, tesadüf mü?

- Ben bilinçli mi tesadüf mü bilemem. Fakat o zata bir meşruiyet kazandırma gayreti var. Dolayısıyla bizim masada kimler var diye sorduğumda, o ismin olduğunu görünce oraya gitmemeyi, çünkü gidersem Mursi ile ilgili inancım noktasında ters olur, yapılan bunca anti-demokratik girişimleri benim de onaylamam anlamına gelir. Bir taraftan darbeye karşıyım diyeceksin, ondan sonra darbeciyle aynı masada fotoğraf vereceksin. Bunu ne milletime anlatabilirim, ne demokratik yollarla iktidar olmuş bir Mursi’nin maneviyatına karşı sorumluluğumu yerine getirebilirim, ne de şu anda idamla yargılanan veya idama mahkûm edilmiş olan insanların ruhaniyeti beni çok çok muztarip eder. IŞİD’e kara harekatı şart

SORU: Yani bir operasyonun ötesinde bölgeye şekil verebilecek bir şey gibi geliyor. Teröre karşı hava operasyonunun çok ötesinde gibi geliyor.

- Yani siz şöyle bir terör örgütünü sadece hava operasyonuyla bitiremezsiniz. Bir defa mütemmim gücü karadır. Eğer karayla bağlantısı dışında bir de deniz varsa, deniz de buna dahil olur. Bütün olarak ele almak durumundasınız. Kara esastır; ben tabii asker değilim; ama hava lojistiktir. Karanın gitmediği yer hiçbir zaman kalıcı olmaz.

SORU: Karşı karşıya olduğumuz tehdidin boyutları çok mu büyük?

Hâlâ çok mu büyük dememiz, işin farkında değiliz anlamına gelir. 140 bin kişi ülkeme geliyor. Öbür taraftan Ezidilerden 60 bine yakın. Şurada 1 hafta 10 günde olan şey... Böyle bir durum karşısında Türkiye’nin eli bağlı kalması doğru mu? Öbür tarafta ABD uçak gemilerinden müdahale ediyor. O müdahaleyi yapmamış olsaydı belki de bugün Kuzey Irak olmayabilirdi. En azından o müdahale IŞİD’i barajlar bölgesini ele geçirmekten alıkoymuştu. ABD son yaptığı harekatlarda da yine Kobani’nin ele geçirilmesini engellemiştir. Bunlar son 10-15 günün durum tespiti. Ama geç kalınmıştır. 4 yıldır söylediğimiz ama uygulamada netice alamadığımız işler.

Yorumlara Git

"5 milyon insan Türkiye'ye gidecek" diyerek duyurdular

Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail'in kalleş planını açıkladı

Hepsi peş peşe açıkladı, ama Ancelotti hala anlamıyor! Arda Güler ortalığı karıştırdı

Yana yakıla Ocak’ta golcü arıyor! Fenerbahçe’ye 65 milyonluk golcü! Mou talimatı verdi yine…

Ortalık karışacak! Derbi öncesi sponsor bombası: Beşiktaş'tan Galatasaray'a illegal suçlaması