ŞUAYİP ALABAY
KORAY TAŞDEMİR- İSTANBUL
Tarihçiler; AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in “Tarih kitaplarında Vahdeddin ile ilgili yalanlar düzeltilmeli” şeklindeki açıklamasını olumlu buldu. Tarihçiler; Vahdeddin’in yanı sıra İskilipli Atıf Hoca, Şeyh Said, Ali Şükrü Bey ve Bediüzzaman’ın kitaplarda hain olarak gösterildiğini, İstiklal Mahkemeleri kurbanı olan alim ve devlet adamlarının iade-i itibarın sağlanması gerektiğini söyledi.
“HAİNLİKLER SINIRINI ÇİZEN NUTUK”
“Şeyh Said Bir Dönemin Siyasi Anatomisi” adlı kitabın yazarı Bahadır Kurbanoğlu, tek kişilik kahramanlığın da, hainlikler ve ihanetlerin de sınırını çizen, hattını belirleyen tarihi metnin Nutuk olduğunu söyledi.
Kurbanoğlu, Nutuk’un dönemin resmi ideolojisini çizen siyasal bir metin olmasına rağmen, günümüze değin işleyen Tek Adam Tarihçiliğinin ve inkılap tarihi zihniyetinin kurucu metni ve referansının sayılageldiğini hatırlattı. Kurbanoğlu, “(Nutuk’ta yazıyorsa doğrudur) mantığıyla tarih inşa edenlerin süreç içerisinde rakipleri de tasfiye edilince, hakikatler kapalı arşivlerde tozlanmaya bırakılmıştır. İşte bu tarih algısı ‘hainler’i ve ‘hainlik’in hudutlarının neler olduğunu bugüne değin belirleye gelmiştir” dedi.
Kurbanoğlu, söz konusu durumun sadece iftiralarla kaim olmadığını, aynı zamanda bizzat “Tek Adam”a ya da “Tek Adamlaşma”ya yönelik itirazlarda bulunanların, M. Kemal’e çeşitli vesilelerle muhalefet edenlerin “rejim muhalifi”, “saltanat yanlısı”, “gerici, “softa”, “yobaz”, “İngiliz işbirlikçisi”, “Hilafetçi” “ilerleme düşmanı”, “çağdaşlaşma karşıtı” gibi retoriklerle nitelenegeldiğini söyledi.
Kurbanoğlu, bütün bunların “inkılapların ruhu” adı altında ortaya konmak istenen uygulamalara itiraz edenler için de günümüze değin kullanılageldiğini hatırlatarak, 20’li-30’lu yıllarda üretilen bu mantığın günümüze değin hiç değişmeden devam ettiğini, Vahdeddin, tüm Osmanlı devlet erkanı, 150’likler, İskilipli Atıf Hoca’lar, Ali Şükrü Bey’lerin bu iktidar yürüyüşünün hem fiili hem de retoriksel kurbanları olduğunu söyledi.
“Bu bir zihniyettir. Pozitivist Laikleşme’den, Sosyal Darwinizm’den, Alman Vülger Materyalizminden felsefi olarak, Tek Adam diktatörlüğünden de siyasi olarak güç alan bir zihniyettir” diyen Kurbanoğlu, şunları söyledi:
“Tabii günümüz Baasçılığının da Ata’sı olan bu zihniyetin oluşturulabilmesi gerek kanaat önderlerinden gerekse Türkiye halklarından onbinler, hatta yüzbinlerce insanın kanına girilmiş; tasfiyesine gidilmiştir. Bu zihniyetle ve cinayetleriyle hesaplaşılmalıdır. Bu da ancak, resmi ideolojiyi oluşturan cumhuriyet tarihi ile hesaplaşmadan geçer. Militarizmle, zorunlu inkılap tarihçiliğini içeren ve Kemalizmin vesayetini sağlayan eğitim sistemi ile gerektiği ölçüde hesaplaşılmadan, yeni nesillerin bu “İnkılap tarihi dini” üzerinden dumura uğratılmalarının ve ifsada düçar olmalarının önüne geçmek zorlaşır. Günümüz Müslümanları böylesi ciddi bir sorumluluğu halen üzerlerinde taşımaktadırlar ve yürünecek daha çok yol olduğu izahtan varestedir. Unutmamak gerekir ki, tarih, gerçekten bilimsel ve özgür yöntemler ve arşivler sayesinde yeniden irdelenebilecek sağlıklı bir zemin bulursa, bu hainliğin ve kahramanlığın ölçütlerinin yerle yeksan olması, resmi ideolojinin ve yalanlar üzerine kurulu paradigmanın gerçekten çöküşü anlamına gelecektir.”
VAHDEDDİN RESMİ İDEOLOJİNİN KURBANI
Refah Partisi 20. Dönem Hatay Milletvekili ve Tarihçi-Yazar Dr. Mehmet Sılay, Vahdeddin, Şeyh Said, İskilipli Atıf Hoca ve Bediüzzaman gibi isimlerin de tarih kitaplarında hain olarak yer verildiğini, söz konusu isimlerin iade-i itibarlarının verilmesi gerektiğini söyledi. “İskilipli Atıf Hoca” adlı kitabın da yazarı olan Mehmet Sılay, Mehmet Ali Şahin’in açıklamalarına destek verdi.  Sılay, şunları söyledi: “Vahdeddin, Osmanlı Devleti’nin en son, en mahzun ve hakkı gasp edilen bir devlet adamıdır. Mehmet Ali Şahin’in talebi çok doğru bir taleptir. Aslında Vahdeddin halkın kalbinde önemli bir yerdedir. İrtifası çok yüksektir ama devlet katında bir resmi ideolojinin kendini  aklaması adına 6. Mehmet Vahdeddin’in iade-i itibarı resmen verilmelidir” dedi.
“DEVLET, İADE-İ İTİBAR YAPMALI”
Şeyh Said, İskilipli Atıf Hoca ve Bediüzzaman gibi isimlere de tarih kitaplarında hain olarak yer verildiğini ve bazılarının konulmadığını belirten Sılay, “Bu alimlerin de düzeltilmesi ve iade-i itibarının verilmesi gerekmektedir. Şeyh Said ayrı bir etnik devlet kurmak için ayaklanmadı. Baktı ki resmi ideoloji ev ödevi yapıyor. İngiliz defolup giderken İstanbul’dan, hangi muharebeyle biz İstanbul’u kurtardık? Biz İstanbul’u Sirkeci veya Beyoğlu meydan muharebesiyle kurtarmadık. Her emperyal ülke giderken sürekli müdahale etme hakkını elinde bulunduracak şekilde oraya güvendiği insanları bıraktı. Yani biz İngiliz işbirliğini Diyarbakır’da aramayalım, İskilip’te aramayalım, Babaeski’de aramayalım, Ankara’da İstanbul’da arayalım. Tarih kitaplarında da resmi ideolojinin yanlış yaptığı ifade edilerek bu güzel insanlardan, bu kanaat önderlerinden, bu alimlerden mutlaka özür dilenerek hak ettiği değer verilmelidir. Şeyh Said demiyor ki ben Kürdistan kuracağım. Sadece Kur’an’ın tahrif edildiğini söylüyor. Biz İslam’ın sancağını Kürdü’yle, Türkü’yle, Çerkezi’yle, Lazı’yla elhamdülillah korumuşuz, muhafaza etmişiz, yükseltmişiz. Şeyh Said ve diğer isimlere de yapılan büyük bir zulümdür. Mutlaka telafi edilmelidir. Devlet bu isimlerden özür dileyerek iade-i itibar yapmalıdır. Toplumumuzda kim kime karşı yanlış yaptıysa mutlaka özür dilemelidir. Bu millet bir bütün; Türk, Kürt diye ayırmak yanlış olur. Bu millet içimizdeki hainler nedeniyle çok zulüm gördü. Bu insanlar yıkanmayarak ve kefenlenmeyerek İstiklal Mahkemeleri eliyle hukukun cinayetine kurban gitmişlerdir. Mutlaka özür dilenmelidir” ifadelerini kullandı.