AKİT MENÜ

Gündem

Gülen verilen rolü oynuyor

Türkiye gündemini Akit’e değerlendiren Kanal A Genel Yayın Yönetmeni Alper Tan, ‘Paralel Yapı’nın devlet içerisinde en az 7-8 senedir farkına varıldığını ve tehlike olarak da görüldüğünü söyledi. Tan, “Fetullah Gülen’i birkaç sene öncesine kadar bir din adamı olarak gördük ve bu yapının içinde olmasını yakıştıramadık, dışında olduğunu zannettik. Fakat geldiğimiz noktada açık bir şekilde anladık ki, o da bunun kenarında değil, aksine bizzat merkezinde ve onun başının altından çıktığı görülüyor. Gülen kendine verilen rolü oynuyor” dedi.

2014-10-07 11:55:48

Kanal A Genel Yayın Yönetmeni Alper Tan, Türkiye gündemini gazetemize değerlendirdi. Tan ile, Yeni Türkiye’den çözüm süreci’ne, paralel yapıdan başörtüsü tartışmasına gündemi konuştuk. “Yeni Türkiye” dediğimiz kavram, bu derin devlet mekanizmasının 2006’da yıkılmasından sonraki aşamayı ve önümüzdeki süreci ifade ettiğini söyleyen Alper Tan,Fetullah Gülen’in birkaç sene öncesine kadar kendisi bir din adamı olduğundan ve yakıştıramadığımız için dışında olduğunu zannettik. Fakat geldiğimiz noktada açık bir şekilde anladık ki, o da bunun kenarında değil, aksine bizzat merkezinde ve onun başının altından çıktığı görülüyor. Gülen kendine verilen rolü oynuyor.Paralel Yapı’nın ardındaki güçler aslında 2013’ün Haziran ayında eşzamanlı olarak hem Mısır’da hem de Türkiye’de darbe yapmak istediler. Mısır’da başardılar, Türkiye’de kaybettiler” dedi.

Son dönemlerde “Yeni Türkiye” diye bir söylem var. Bizi Yeni Türkiye’de neler bekliyor?

Bu düşüncenin, söylemin toplum tarafından tam olarak algılandığını düşünmüyorum. Desteklemeyen tarafı bırakın, destekleyenler bile aslında tam anlamış değiller. Bazı Ak Partililerin dahi zihinlerinde farklı farklı “Yeni Türkiye” tasavvurları var. Bazılarına göre ise Yeni Türkiye; “Ak Parti’nin yönettiği Türkiye”dir. Yeni Türkiye söylemini ilk olarak kullanan bir iki kişiden biriyiz. 2006 yılından bu yana kullandığımız bir kavram. Bize göre bu, sadece bir partinin yönettiği Türkiye olmanın ötesinde bir anlam taşıyor.

Yeni Türkiye Osmanlı’ya yeniden bir dönüş mü?

Bu anlamda illaki bir yere dönmemiz gerekmiyor. Oradan almamız gereken ilhamları alabiliriz. Bununla ilgili binlerce yararlanabileceğimiz nokta var. Fakat nasıl ki Osmanlı Devleti kendinden önceki devletlerden ilhamlar aldı ama onları birebir kopyalamadı ise, biz de Osmanlı’dan, Selçuklu’dan ilhamlar alıp, yeni ve daha ileri bir medeniyet kurabiliriz. Dünyanın, zamanın değişen ruhuna uygun ama kültür ve medeniyet köklerini muhafaza ederek Osmanlı’nın da ilerisinde bir medeniyet inşa edebiliriz..

“PARALEL YAPI 7-8 YILDIR TEHLİKE!”

Paralel yapı hangi aşamada fark edilebildi, devlet tarafından?

Ben bu yapının devlet içerisinde en az 7-8 sekiz senedir farkına varıldığını ve bir tehlike olarak da görüldüğünü düşünüyorum. Ancak bu kadar tehlikeli olduğu düşünülememiş olabilir. Siyasi iktidar tarafından farkına varılmasının 7 Şubat 2012’de MİT’e yapılan saldırıyla tezahür ettiğini zannediyorum. Bu noktada madem bu tehlike biliniyordu, niye ilişkiye devam edildi, gibi bir sürü soru zihinlere gelebilir. Ama bu yapının düzeleceğini düşünmüş olabilirler. Bu denli büyük bir saldırı beklememiş olabilirler.

“PARALEL YAPIYLA MÜCADELEDE ESAS TEHLİKE PÜSKÜRTÜLMÜŞTÜR”

Sizce paralel yapıyla mücadelede ciddi adımlar atılıyor mu?

- Paralel yapının ne denli büyük bir tehdit olduğunu Ak Parti’nin bazı kadrolarının tam anlamadığını düşünüyorum. Bazı bakanların ve bazı parti yöneticilerinin bile tam olarak bu tehdidin farkına varmadığını görüyorum. Farkına varılmadığı için de mücadele konusunda yeterince gayret gösterilmediğini söyleyebiliriz. Fakat şu durum da açıktır ki; paralel yapıyla mücadele hususunda esas tehlike püskürtülmüştür. Bundan sonra paralel yapının toparlanıp yeniden büyük bir hamle yapmasını beklemiyorum. Bunların yapmak istedikleri “yargı eliyle kurgulanmış bir darbe girişimiydi.” Darbe girişimleri uzun süre tutunamaz. Darbeciler bir anda yapmak istediklerini yapıp devirirler. Ya da kendileri karşı darbe ile devrilir ve cezalarını alırlar. Onlar da bu anlamda hezimete uğradılar. Şimdi yargı karşısında hesap veriyorlar. Bu hesap süreci elbette uzun sürecektir. Hükümetin ve mahkemelerin bu anlamda temkinli yaklaşmasını makul karşılıyorum. Ancak darbeci “Paralel Yapı” hem siyaseten, hem de toplum vicdanında zaten mahkûm olmuştur.

“PARALEL YAPI GEZİ OLAYLARININ TAM MERKEZİNDE!..”

Paralel yapının Gezi olaylarına etkisi ve Ergenekon davasını sulandırma gibi bir etkisi olmuş mudur?

Balyoz ve Ergenekon davalarında davayı sulandırmak için neler yaptıkları yeni yeni ortaya çıkıyor. Ne yazık ki bunu da yapmışlar. Bunda kuşku yok. Gezi olaylarına gelince; Gezi meselenin tam merkezindeler. Gezi’de başarılı olamadılar. Gezi’de başarılı olamadıkları için 17 Aralık ve 25 Aralık girişimleri söz konusu oldu. Bu durumların uluslararası boyutunu da Gezi olaylarıyla aynı zamana tekabül eden Mısır’daki darbe göstermektedir. Paralel yapının ardındaki güçler aslında 2013’ün Haziran ayında eşzamanlı olarak hem Mısır’da, hem de Türkiye’de darbe yapmak istediler. Mısır’da başardılar, Türkiye’de kaybettiler.

“HÂKİM VE SAVCILARIN YARGILANMASI GEREKİYOR”

Paralel örgüt 12 Ekim’deki HSYK seçimini neden bu kadar önemsiyor?

Paralel yapının emniyetteki unsurlarından suçlu olanları tek tek alınıp yargılanıyorlar. Fakat paralel yapının operasyonel yapısı sadece emniyetçilerden ibaret değil. Esas unsur yargı içerisinde, hakim ve savcılardan oluşuyor. Darbe işine bulaşmış hakimlerin ve savcıların da yargılanması gerekiyor. Ancak onların yargılanabilmeleri için HSYK’nın izin vermesi gerekiyor. Bu nedenle paralel yapı HSYK’daki varlığını korumaya çalışıyor. Sonuna kadar da asılıyor bu seçimlere. Kendi mantıkları açısından normal bir davranış. Fakat suçlu hakimleri ve savcıları kurtarma konusunda bence başarılı olma şansları sıfır.

“ÇÖZÜM SÜRECİNİ BOZMAK İÇİN ELLERİNDEN GELENİ YAPIYORLAR”

Doğu ve Güneydoğu’da çözüm sürecini sabote etmek amacıyla bazı eylemler düzenleniyor. Sizce bu eylemler kimler tarafından düzenleniyor ve çözüm anlamında bulunduğumuz nokta nasıl?

Ben eskiden beri PKK’nın içinde başka bir PKK daha olduğunu düşünürüm. İçlerinde eski devletin Kürtlere çok zulmettiğini düşünüp, eline silah alıp dağa çıkanlar var. Bunlar Kürtlerden esirgenmiş hakları almak istediler. Devletin red ve inkar politikasına karşı çıktılar. Bir de, eski devletin Kürtlere haksızlık yaptığı tezini veya realitesini “kışkırtıcı bir gerekçe” olarak kullanıp, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı Kürtleri kışkırtmak isteyen başka devletlerin güdümünde hareket eden taşeron bir PKK var. Bence PKK’nın üst yönetimi de bunun farkında. Fakat bir bölünmüşlük görüntüsü vermemek için bunu açıkça dile getirmiyorlar. Dolaysıyla bu unsurlar, çözüm sürecini bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bana göre Abdullah Öcalan da, Murat Karayılan da bunun farkındalar. Ayrıca HDP içinde de bu savaşın devam etmesini isteyenler var. Bölgedeki bu kargaşa içerisinde bir menfaat çarkı, rant çarkı oluşturuldu. Eğer Türkiye’de bu kargaşa ve çatışma son bulursa, çözüm olursa, menfaat ve rant çarkları dönmez hale gelecek.

Abdullah Öcalan samimi sizce?

Abdullah Öcalan’ın çözüm sürecinde samimi olduğunu düşünüyorum. 

“IŞİD’İ GÜÇLENDİREN MALİKİ’NİN MEZHEPÇİ POLİTİKASI” 

IŞİD sizce kimdir ve arka planında kimler vardır?

- IŞİD’in bir anda çıktığını söyleyenler yanılıyorlar. IŞİD, ABD’nin haksız yere Irak’ı işgal edip Saddam Hüseyin hükümetini devirmesinden ortaya çıkmıştır. Burada şu noktayı açıklamak gerekir; Saddam Hüseyin bir diktatördü ve devrilmesi gerekiyordu. Fakat bu devirme işini Amerika’nın, Avrupa’nın değil Irak halkının yapması gerekirdi. Batılılar Irak’ta kendi güdümlerinde bir yönetim kurmak istedikleri için bunu Irak halkına bırakmadılar, savaş açtılar. Saddam Hüseyin’in ordularını ve istihbaratını dağıttılar. IŞİD dediğimiz örgüt, Saddam Hüseyin’in ordularının ve istihbaratının kurmuş olduğu bir örgüttür. Saddam Hüseyin devrildiği zaman onun dağıtılan ordusundan ve istihbarat örgütünden bir çekirdek kadronun oluştuğu görülüyor. Her geçen yıl ise büyüyerek, güçlenerek bugüne geldiği anlaşılıyor. IŞİD’i güçlendiren çok önemli bir unsur da Maliki’nin mezhepçi bir politika izleyerek Sünnileri dışlaması ve onlara yaptığı zulümlerdir.

IŞİD nasıl bir örgüttür?

IŞİD, Amerika’nın haksız işgali ve zulümleri ve Nuri Maliki’nin mezhepçi politikaları sebebiyle bu haksızlıklara karşı kurulmuş bir örgüttür. IŞİD, istihbarat ve ordu kökenli olduğu için bunlar, zamanında Irak işgaline kimlerin destek verdiğini biliyorlar ve etnik-mezhebi kimlik ayrımı yapmadan öldürüyorlar. Bence IŞİD, Sovyet işgaline karşı Taliban’ın ortaya çıkması gibi bir şeydir. Tepkisel bir örgüttür, geniş bir halk desteği de var..

Yorumlara Git

Yer: Diyarbakır! İdamlıklara şafak operasyonu

Gündem fiyatlar... Türkiye'den Adidas'a soruşturma!

Metin Arolat'ın ölüm sebebi ile ilgili şok detay!

20 Yıl Sonra Türkiye'yi Ziyaret etti! Gurbetçinin tespitleri sosyal medyada bir anda yayıldı

Sağanak İstanbul’u vurdu! AFAD uyarmıştı