Dünya
Yemen de mi ‘IŞİD’leşiyor?
Geçtiğimiz 22 Eylül’de Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin öncülüğünde siyasî taraflarla uzlaşılarak imzalandığı pompalanan anlaşma, Yemen’e hasret olduğu huzur ortamını sağlamadı. Yemen için konuşulan senaryolardan birincisi Lübnanlaşma; ikincisi ise Sünni halkın öfke patlaması sonucu IŞİD tarzı bir yapılanmanın ortaya çıkması…
Başından beri Selefî cihadî anlayışın etkin olduğu ülkede, 22 Eylül’deki anlaşma sonrası sahih İslam çizgisindeki İhvan-ı Müslimin hareketi siyasî alanda tasfiye edilirken, İran çizgisindeki Husîler olarak bilinen Şii Ensarullah hareketi siyasette büyük bir mevzi kazandı. Anlaşma sonrası ülkenin siyasi unsurlarından biri olan Abdülmelik El-Husî önderliğindeki Husîler, siyasi alandaki kazanımlarına rağmen anlaşmada askerî güçlerini tasfiye edeceklerini taahhüt etmelerine rağmen bunu yapmadılar. Anlaşmanın hemen ardından ülkede pek çok eve baskınlar düzenleyerek yakıp yıkan Husîler, başkenti de adeta kurtarılmış bölge ilan ettiler.
LÜBNANLAŞMA HUSİLERİ TATMİN ETMEDİ
Yemen; mezhepsel faktörlerin ve özellikle de Husîlerin kazanımlarıyla bugün Hizbullah’ın gölgesindeki Lübnan’ı andırıyor. Lübnanlaşmayı getirecek sebeplerden biri olarak da mevcut Cumhurbaşkanı Hadi’nin ülkede bir ağırlığının olmaması kaydediliyor.
Birinci senaryoya göre bundan sonra Yemen’de tıpkı Lübnan’da olduğu gibi güçlü bir devlet olmayacak, mezhepler ve kabileler gettolar halinde yaşayacak, Meclis’teki temsilleri ve kritik koltuklara yerleşmeleri daima oranlama üzerinden yapılacak.
YENİ BİR IŞİD İÇİN SİLAHA GEREK YOK!
Yemen için ikinci senaryo ise birinci senaryoya göre çok daha ürpertici! Önceki gün üç saldırıyla açığa çıkan tehdit aslında bir mesaj taşıyor. Saldırının El-Kaide tarafından gerçekleştirildiği tahmin ediliyor. Ülkede son zamanlarda Şii nüfuzunun artmasına tepkili olan El-Kaide ve benzeri küçük yapılanmaların bu saldırıları yinelemeleri halinde ülkenin yıllarca sürecek bir iç savaşa girmesine kesin gözüyle bakılıyor. 25 milyonluk ülkede hali hazırda hafif silahlardan uzun namlulu silahlara kadar geniş yelpazede 80 milyon patlayıcı silah bulunduğu biliniyor. Bu durum ülkede Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) türünde bir yapının ortaya çıkması durumunda ne kadar hızla büyüyebileceğini ortaya koyuyor. Bu senaryoya göre de ülke yönetiminde her geçen gün ağırlığını hissettirecek Şii Husi yapılanması, tıpkı Maliki yönetimindeki Irak’ta olduğu gibi Sünni halk kitlelerini bıktıracak, ardından halkın sözcüsü haline gelecek El-Kaide türü yapılanmaların eşiğinde halk kendini IŞİD gibi bir örgütün yönetimindeki savaşın içinde bulacak. Tıpkı Irak’ta olduğu gibi Yemen de Suudi Arabistan ve İran’ın nüfuz savaşı verdiği bir coğrafya…