Aktüel
Eyyüp el-Ensarî ile İstanbul’a kutlu yürüyüş
Ebû Eyyüb el-Ensarî Müslümanca düşündüğü için Müslümanca yaşıyordu. Bu amaçla, kâh Şam topraklarına, kâh Anadolu’ya, kâh Kıbrıs’a, kâh Kostantiniyye’ye gidiyor; olumsuzluklara takılmıyordu? İstikamet ile yıllar önce Resulullah’ın (sas) kendileri için gös
Hicret’in 5. yılı, Hendek Gazvesi öncesi hazırlıkların yapıldığı sıralar, Efendimiz (sas) Selman-ı Farisî’nin görüşünü kabul ederek, düşmana karşı Medine’yi savunma amaçlı hendekler kazılmasını emretmiş; Sahâbe de bu emir üzere derhal kendi içlerinde gruplar oluşturarak, son derece meşakkatli ve o zamana kadar da Arabistan’da bir benzerinin görülmediği o zorlu işe başlamışlardı. Hendekler kazılırken onların karşısına koca bir kaya çıkmış, ne yapmışlarsa kayayı yerinden edememişlerdi. İşin neticesinde Hz. Ali’nin dediği gibi: “Ne zaman bizim başımız sıkışsa Efendimiz’e iltica ederek, O’na gider yardım isterdik” o gün de öyle olmuş... Efendimiz (sas) eline almış kazmayı geçmiş o koca kayanın başına, “Bismillahi Allahu Ekber” demiş ve vurmuş kazmayı kayaya; semaya kıvılcımlar yükselmiş, ikinci vuruşta yine aynı manzara, üçüncü vuruşta da yine aynı manzara ve kaya nihayet üçüncü vuruşta paramparça olmuştu. O anda tekbir sedaları Hendek savaşının yapılacağı o yerden yükselmeye başlamıştı. Sonra Efendimiz (sas) dönmüş Ashab’ına: “Semaya çıkan o kıvılcımları gördünüz mü?” demiş. Onlar: “Gördük Ya Resulullah!” demişlerdi. Efendimiz (sas): “O kıvılcımların ne olduklarını sizlere haber vereyim mi?” diye sormuş, Sahâbe meraklı bakışlarla: “Evet, Ya Resûlullah!” demişlerdi. Efendimiz (sas) buyurmuşlar ki: “İlk kıvılcım ile Cebrail geldi ve bana Kisra’nın yani Sasanilerin saraylarının ve topraklarının fetih müjdesini verdi. İkinci kıvılcım ile Cebrail geldi ve bana Kayser’in yani Rum/Bizans topraklarının fetih müjdesini verdi. Üçüncü kıvılcım ile Cebrail geldi ve bana San’a’nın ve Yemen topraklarının fetih müjdesini verdi.”
Bu üç müjde orada hazır bulunan Ashâb’ın yüreklerine ekilmiş birer emel tohumu, birer hedef ufku, birer ümit tomurcuğu olmuştu. Bu sözden sonra Ashâb çoktan o güne kadar Mekke ile sınırlı olan bakışlarını -ki unutmayın daha Mekke fethedilmemiş- Hicaz’ın ötelerine o devrin iki süper gücü olan Sasani ve Rumlar üzerine çevirmişlerdi. Hedefler ve emeller büyüdüğü için adımlar da büyümüştü. Sadece bakışları Mekke ile sınırlı olmadığı için Allah onlara bu hadisenin (Hendek Gazvesi) üzerinden 3 yıl geçmemişti ki Mekke’yi, 5 yıl geçmemişti ki Yemen’i, 9 yıl sonra da Sasani topraklarını Kadisiye’de elde edilen zafer ile nasip etmişti. Ve bu nebevî müjdenin üzerinden yine 9-10 yıl geçmeden Herakliyus yaşlı gözlerle Şam topraklarına bakmış; “Elveda Suriye! Ebediyen elveda...” diyerek, o toprakları terk etmek zorunda kalmıştı.
Ashâba böyle bir emel, böyle bir hedef çizen Efendimiz (sas) bir şehrin hedefini de belirlemiş ve bir müjdenin tohumlarını yine onların yüreklerine ekmişti. Nerenin müjdesi idi burası? Tabij ki İstanbul’un müjdesi idi. Buyurmuşlardı ki: “Kostantiniyye elbet bir gün fetholunacaktır; onu fetheden ordu ne güzel bir ordu, o ordunun komutanı ne güzel bir komutandır.” (Ahmed bin Hanbel, el-Müsned, c. 4, s. 335; Buhârî, et-Tarihu’l-Kebîr, c.1, s. 341; Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, c. 2, s. 24) Müjdeyi veren Allah Resulü’dür; gerçekleşeceği yönünde Ashâb’ta en ufak bir tereddüt ve şüphe yoktur. Bu sözü, bu müjdeyi Efendimiz (sas) tam olarak ne zaman söylemiştir bunu bilmiyoruz; ancak ihtimaldir ki; Hicretin 5. yılı ya da sonrasındaki bir zaman diliminde söylemiştir. Hendek Gazvesi’ne ve bu müjdeye şahit olan Sahabîlerden biri de bu müjdeye muhatap olmak için ilerleyen yaşına aldırmadan, İstanbul’a kadar gelen Ebû Eyyüb el-Ensarî idi.
Ebû Eyyüb el-Ensarî’nin ilk İstanbul seferi ne zamandı? Hicri 48 idi. Demek ki, Ebû Eyyüb el-Ensarî tam 43 yıl bu hedef ve emele tabir caiz ise kilitlenmiştir. Bu nasıl bir istikamet, nasıl bir güven, nasıl bir aşk ve sevdadır, anlamak gerçekten zordur. Düşünün, bugün verdiği kararı yarın değiştiren, bugün belirlediği hedefi yarın zor gördüğü için rafa kaldıran, bugün okuduğu bir kitaptan etkilenip onunla kendine bir hedef belirleyip, yarın bir gazetede okuduğu haber ile o hedefinden vazgeçen günümüz insanı nasıl olur da böyle bir hedefteki bu istikameti anlayabilir ki?
Muaviye döneminde bazı olumsuz hadiselere şahit olmasına rağmen, yine hiçbir şeye takılmadan seferden sefere koşup durmuştur. Ebû Eyyüb el-Ensarî’nin kendine hedef olarak belirlediği ilkeyi ifade ederek şöyle diyordu: “Sefer, Efendimiz’in (sas) hayatındaki en büyük sünnetlerden biridir. O (sas) 10 yıllık Medine hayatında 28 gazveye çıkmıştır. Ben de en az, sene de bir sefere çıkmalıyım.” İstikamet olmasa bu sözler söylenebilir mi? Sünneti ihya etme ne demektir, bu sözler üzerinden düşünmeye değerdir. Sünnet sadece bazı şekil ve davranışlardan oluşmuyordu ki? Sünnet; Müslümanca düşünme ve Müslümanca yaşamanın adı idi; Ebû Eyyüb el-Ensarî de Müslümanca düşündüğü için Müslümanca yaşayabiliyordu. Bu amaçla, kâh Şam topraklarına, kâh Anadolu’ya, kâh Kıbrıs’a, kâh Kostantiniyye’ye gidiyor; ne yaşına, ne başına, ne var olan olumsuzluklara takılmıyordu? İstikamet ile yıllar önce Resulullah’ın (sas) kendileri için gösterdiği hedefe varmak için gayret gösteriyordu.
Onun hayatında var olan bu istikameti anlayabileceğimiz en güzel örnek hiç şüphesiz, İstanbul seferleridir. İstanbul üzerine ordular hazırlandığı zaman, Ebû Eyyüb el-Ensarî’nin yaşı 90’lara merdiven dayamıştı. Ama o büyük bir cihad aşkı ile almış kılıcını, kalkanını ordunun içerisine katılmıştı. Birileri onu askerler içerisinde görünce: “Ey Ebû Eyyüb! Sen daha dün Ali’nin yanında Muaviye’ye karşı savaştın. Şimdi Muaviye’nin hazırlattığı ordunun içerisinde sefere çıkmaya hazırlanıyorsun bu olacak iş mi?” demişlerdi. Hz. Ebû Eyyüb’ün verdiği cevap gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir cevaptır. O diyecekti ki: “O başka, bu başka... Beni bu sefere dâhil eden şey, Kostantiniyye’ye ilk gaza edeceklere Hz. Peygamber’in diliyle vaad edilen ecre nail olmaktır. Bana ne orduyu kimin hazırladığından, ben sefere dâhil olur, ecrimi alırım.”
Hicri 48’deki o ilk sefere gidilir, bir şey yapılmadan geri dönülür. İkinci İstanbul seferine Muaviye, oğlu Yezid’i komutan olarak atar. Bu Ebû Eyyüb el-Ensarî’yi çok rahatsız eder; Yezid gibi birinin komutasında İstanbul’a gelmeyi istemez ve seferden geri kalır. Ancak içi içini yer; bunu istikametine yakıştırmaz; bir sonraki sene düzenlenen orduya hemen katılır ve der ki: “Filan kişinin komutan olması mühim değil; mühim olan Allah için yapacağım cihaddır.” Bunun üzerine orduya dâhil olur; ama yine içi rahat etmez, Yezid’in komutasına girmez, öncü birliklerin komutanı olan Süfyan b. Avf’ın komutasında savaşır; o sefer Ebû Eyyüb el-Ensarî’nin son seferi olacaktır. Sefer sırasında hastalanacak, vasiyeti gereği surların içlerine kadar gidilebilecek en uç noktaya kadar götürülecek ve oraya defnedilecektir. Vefat edince Müslüman askerler bu vasiyet gereği o günler 92 yaşında olan o büyük kahramanın naşını düşmanla çarpışa çarpışa bugün metfun/meskûn olduğu yere kadar getirir ve buraya defnederler. O günden sonra yıllarca Ebû Eyyüb el-Ensarî, Bizanslıların egemenliği altında olan bu topraklarda kalır, sonra Fatih Sultan Mehmed’in fethi ile o büyük rüyasına kavuşur.
İstikamet olmasa böyle bir süreç ve böyle bir netice hiç olur muydu?
Muhammed Emin Yıldırım
m.emin@siyerarastirmalari.org
EYÜPSULTAN’DA
82 İL 82 SAHABE
PROGRAMI
Siyer Araştırmaları Merkezi’nin yaklaşık bir buçuk yıl önce Adana’dan başlattığı 82 İl 82 Sahabî projesinin 52. programı, 1 Haziran 2013 Cumartesi günü Akşam Namazı’na müteakip Eyüp Sultan Camii’nde yapılacak… Muhammed Emin Yıldırım Hoca’nın, “İstanbul’un Fatihi Ebû Eyyüb el-Ensarî” başlığında vereceği sohbet, Hz. Ebû Eyyüb’ün hemen yanı başında olması ile daha farklı bir anlam ihtiva edecek.
Hanımların da dinleyebileceği sohbet, Yatsı Namazı’na kadar devam edecek. Hz. Ebû Eyyüb’ün çok farklı yönleri ile anlatılacak bu programa tüm halkımız davetlidir. Program Konya tv, Kanal Urfa Özel fm ve Ribat fm’den canlı olarak yayınlanacak. Daha fazla bilgi için (0212) 544 76 99 nolu telefonu arayabilir; www.82il82sahabi.com, www.siyerarastirmalari.org adreslerini ziyaret edebilirsiniz. Yapılan tüm programları ise www.siyertv.com adresinden izleyebilirsiniz.