Aktüel
Sanılmasın ki bu yolculuk bitti!
Hayatını İslâmi mücadele yolunda geçiren Onkolog Doktor, fikir adamı Halûk Nurbaki, Hakka yürüyüşünün 16. yıldönümünde rahmetle anılıyor. Yazarlığa Büyük Doğu’da başlayan ve Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in yardımcılığını yapan Nurbaki Hoca, ömrünün 50 yılı
Dr. Haluk Nurbaki Türk gençliğini yüce kitabımız Kur’an’ın bilimsel gerçeklerini bıkıp usanmadan anlatan bir Kur’an ehliydi. Bu konuda eserler vermişti. Anadolu’yu karış karış gezerek İslam’ın yüceliğini, Fahr-i Kainat Efendimizin insanlığa getirdiği rahmeti anlatıyordu. İlerlemiş yaşına rağmen son dakikalarına kadar aksatmadan sohbetlerini sürdürmüştü.
Dr. Haluk Nurbaki ilmin önceliğini daima nazara veriyordu. Bunu kaybedilmiş bir yitik ve terk edilmiş bir farz olarak görüyordu. Bediüzzaman Said Nursi hazretlerine olan hayranlıklarından birisi de ilme verdiği öncelik sebebiyle idi. Bir sohbetinde kendisinin ilme öncelik vermeyi Bediüzzaman’dan aldığını söylemişti.
Haluk Nurbaki Hoca İslam insanının unuttuğu bir başka özelliğe de sürekli işaret ediyordu. Bu öncelik infak idi. Müminin varını yoklarla değiştirmesi gerektiğini sıklıkla dile getiriyordu. “Allah infak etme zevkini almasın bizden” diye dua ediyordu. Kendisine sıkıntılarını açan öğrencilerine hep bunu tavsiye ediyor; “Manevi yaralarınızı sarmak istiyorsanız, eksiklerinizi gidermek istiyorsanız infakınızı arttırın” diyordu. “Sıkıntılar başınızdan eksik olmuyorsa infakınızı gözden geçirin” diyordu.
İlim ve gönül insanı Dr. Haluk Nurbaki yine müminin öncelikleri arasında namazı sayıyordu. Bu konuda ‘Namazın Sırları’ adıyla bir kitabı vardı. Namazı eksiksiz kılınması noktasında çok titiz davranıyordu. Namazın gerçek namaza yaklaşması için infakın ön şart olduğuna dikkat çekiyordu. Sohbetlerinde “Namazı olmayanın infakı yoktur, infakı olmayanın hiçbir şeyi yoktur” gerçeğine vurgu yapıyordu. Namaz ve infak konusunu Nurbaki Hoca her vesile ile dile getirirdi.
Haluk Nurbaki Hoca bir âşık-ı Peygamber idi. Hayatı O sevgilinin etrafında şekillenirdi. Onun sevdiğini sever, sevmediğini sevmezdi. Fahr-i Kainata dost olanlara dost olur, O’nun düşmanlarına amansız düşman olurdu. Evrenlerin sırrına saygısızlık yapılmasına asla tahammülü olmazdı. Onun nasıl bir Muhammedî sevdaya sahip olduğunu yakınları çok iyi bilirdi. Bir konferansına katılan, bir radyo programını dinlemiş olan herkes onun ilk birkaç sözünden sonra bu cereyanı hemen alırdı. Hayatı, âşıklar ve meczuplarla dostluk üzerine kurulu idi. Miskinlere, düşkünlere ve fukaraya karşı ayrı bir hassasiyet taşırdı. Meczubu, garibi olmayan sohbet halkalarının, dergahların Peygamberimizin sünnetine benzemekte eksik olduğunu düşünürdü.
Haluk Nurbaki’ye göre hayat ne kadar Ahlak-ı Muhammedî ölçüsüne uyuyorsa o kadar kıymet kazanırdı. Tüm yaşam çabası bunun içindi ona göre... İnsanlığın kurtuluşu ve huzuru Ahlak-ı Muhammedîye ulaşmanın imkânına kavuşmaktan geçerdi. İyi insan, başarılı insan olmak ancak bununla mümkün idi. ‘Peygamber Çizgisinde Yaşamak’ adını taşıyan kitabında bu konunun ayrıntılarını bulmak mümkündür! Bu kitap bir Müslüman için önemli olan pek çok konuyu özet olarak vermektedir.
Dr. Haluk Nurbaki Muhammedi olmayı önemli sayardı. Efendimizin isminin Nurbaki’ye göre ‘En iyi hamdetmiş, en iyi hamde uğramış’ anlamına gelen Muhammed olması bu sırdan idi. O en iyi hamdeden idi. O halde bizlerin de en iyi hamdedenler olmamız gerekmektedir. Bunun için ‘Fatiha’nın Kırk Yorumu’ kitabını yazdı. Hamdetmeyi iyi kavramak için Fahr-i Kainat Efendimizin hayatını adım adım bilmek gerektiğini, bunun vazgeçilmez olduğunu ifade ederdi. Gönül Penceresinden Onun seyredilmesi gerektiğini düşünürdü. İşte bu sebeple Haluk Nurbaki Hoca kendi gönül zevkini ‘Gönül Penceresinden Fahr-i Kainat Efendimiz’ kitabındaki tüm okuyucularıyla paylaştı.
Haluk Nurbaki Hoca ilk kitabı olan ‘Tek Nur’da ve daha sonra yayınladığı ‘Bilim Açısından İmanın 6 Şartı’ kitabında İslamiyet’in önemli iman esasları olan; Allah’a iman, peygamberlere iman, kadere iman, meleklere iman ve Kur’an’a iman gibi meseleleri fizik ve biyolojinin yasalarından bilimsel gerçeklerle anlatıyor.
Haluk Nurbaki Hoca için Yüce kitabımız Kur’an’ın anlaşılması çok önemlidir. Sönmeyen güneş olan yüce kitabımızı özellikle yeni neslin anlaması için yorumlar yazdı. Bunlar arasında Kur’an Mucizeleri, Kur’an’ın Matematik Sırları, Namaz Sureleri Yorumu, Sure-i Yusuf’un Yorumu, Sure-i Tekvir’in Yorumu, Bakara Suresi Yorumu, Ayet-el Kursi Yorumu ve Yasin Suresi Yorumu çok bilinir.
Peygamberimizi
anlamak ve anlatmak
hayatının gayesiydi
Hayatını İslâmi mücadele yolunda geçiren Onkolog Doktor, fikir adamı Halûk Nurbaki, Hakka yürüyüşünün 16. yıldönümünde bir defa daha anılıyor. 1924 Nevşehir doğumlu Nurbaki Hoca, ömrünün 50 yılını İslâmi eserler yazmakla geçirdi. Yazarlığa Büyük Doğu’da başlayan ve Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in yardımcılığını yapan Nurbaki Hoca, geride 25 eser bıraktı.
Peygamber Efendimiz (sav)’e hayatını adayan Nurbaki Hoca, Siyer kitaplarını yeterli görmüyordu. Hayatının gayesi, Peygamberimizi anlamaya ve anlatmaya yönelikti. O’nun anılmadığı, O’ndan sahnelerin taşınmadığı hayatın hayat olmadığını anlatırdı.
İşte bu gaye ile İslam dünyasının onları tanımamasının verdiği üzüntüyü de dile getirerek İstanbul’da ‘İslam Anneleri’ konferanslarını verdi.
Sonradan ‘Nurdan Anneler’ adıyla kitaplaşan bu konferanslarda; Hz. Esma, Hz. Nesibe, Hz. Sümeyye, Hz. Âmine, Hz. Hatice, Hz. Fâtıma, Hz. Aişe ve Hz. Şeyma annelerimizi anlattı. İstanbul büyük bir coşku ile bu konferanslara katıldı.
Burada yaşanan manevi cereyandan elektrik aldı ve kendi manevi yaşamına taşıdı. Ardından ‘İslam Yüceleri’ konferansları geldi. Burada da yine unutulan ya da hakkıyla bilinmeyen pek çok peygamber dostunu anlatarak adeta manevi bir tanışma sağladı. ‘İslam Büyükleri’ adıyla diğer kitaplarının neşredildiği Damla Yayınları arasında çıkan bu eser okunduğunda aynı heyecan ve coşkuyu bugün de duymak mümkün olmaktadır.
Dr. Haluk Nurbaki Hocanın ömrü hep bir davanın gür sesi olarak sürdü. ‘İslamın Nuru’ dergisi ve Necip Fazıl’ın ‘Büyük Doğu’su ile başlayan kalem mücadelesi hiç durmadı. Bu çalışmalar hem kitaplarla sürdü hem de dergilerde devam etti.
İlim Araştırma Dergisi olan Zafer’de yazıları her zaman heyecanla beklenirdi. Burada yazdığı başyazılar ve diğer makaleler elden ele dolaşarak insanlara hem bilgi hem de heyecan taşırdı.
NURBAKİ HOCA, ‘Güzeller
Güzeli’nin peşine takıldı
Haluk Nurbaki Hoca İslam kültür mirasına çok ehemmiyet verirdi. İslam velileri onun için mananın kaynağı, İslam bilginleri ilmin ön keşif kollarıydı. Üsküdar FM radyosunda yaptığı ‘Gönüllerde Gezinti’ programında tüm bunlar yaşanırdı. Bu programda anlatılan, Bahaeddin Nakşibend, Mevlana, Hacı Bayram-ı Veli, Cafer-i Sadık, Süleyman Çelebi, Aziz Mahmut Hüdai, Hacı Bektaş-ı Veli, Aynalı Baba, Abdülkadir Geylani hazeratı ve başka sultanlar dile geldi ve ‘Veliler Deryasından Katreler’ ismiyle kitaplaştı.
Haluk Nurbaki Hoca Güzeller Güzelinin peşine takıldı. Onun takipçisi oldu. Onun adıyla sesi titrer, Onun sevdasıyla kalbi titreşir ve hayat bulurdu. Kendi kutlu yolculuğunu yaptı. O kutlu, peşindekileri de götürmeye çalıştı. Sevdayı Muhammediye erdi ve sevenlerini de erdirdi. Sanılmasın ki bu yolculuk bitti! O Hayy sırrına talip oldu. Âşıkların ölmezlik sırrına erdi! Fahr-i Kainat Efendimize hizmetini sürdürmeye devam ediyor. Eserleri okunuyor, sohbetleri dinleniyor. Ve Sevdayı Muhammedi, Hakka yürüyüşünün 16 sene-i devriyesinde artarak devam ediyor.