Siyaset
Marjinalleri kullandılar
Kamuoyunda Çözüm Komisyonu olarak bilinen Toplumsal Barış ve Çözüm Sürecini Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Amasya Milletvekili Naci Bostancı, Taksim Gezi Park’ta başlayıp tüm ülkeye yayılan olayları Akit’e değerlendirdi. Olayların arka planında T
HASAN ÖNAL / TBMM BÜROSU
Kamuoyunda Çözüm Komisyonu olarak bilinen Toplumsal Barış ve Çözüm Sürecini Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Amasya Milletvekili M. Naci Bostancı, Taksim Gezi Park’ta başlayıp tüm ülkeye yayılan olayları Yeni Akit’e değerlendirdi. Olayların arka planında Türkiye’de istikrarsızlık doğurmak, marjinal grupların bu muhalif enerjiyi kendi amaçları istikametinde kullanmaya çalışmaları ve yerini kaybetmiş eski ekonomik elitlerin buradan ekmek arayışları bulunduğunu söyleyen Bostancı, Türkiye’ye bir sonbahar yaşatmak isteyenlere karşı da dikkatli olunması gerektiğini kaydetti.
Ortada ciddi bir muhalif enerjinin bulunduğunu da hatırlatan Bostancı, buradaki muhalif enerjinin hem iktidar hem de muhalefet tarafından iyi araştırılarak absorbe edilmesi gerektiğini ifade etti. Olayların daha da büyümesini beklemediğini ifade eden Bostancı, Türkiye’nin demokratik supaplarının toplumsal gerilimin daha da fazla kartopu gibi büyümesine mani olacak unsurları barındırdığını kaydetti. Batıda dillendirilen Türk baharı ile ilgili de açıklamalarda bulunan Bostancı, Türk baharının başlangıç tarihinin bürokratik vesayetin son bulduğu 2002 seçimleri olduğuna dikkat çekti.
ORTADA CİDDİ BİR MUHALİF ENERJİ VAR
İnsanların siyasete, iktidar ilişkilerine katılmak istediklerini belirten Bostancı, “Ülkede demokrasi olsa dahi iktidar ve muhalefet eğer toplumu temsil konusunda oy verme davranışının ötesinde onları temsil edecek bir dil, bir üslup, bir yaklaşım sergilemeye ilişkin eksiklik oluşturuyorlarsa bu da insanlarda temsil edilmedikleri ve iktidar ilişkilerine dahil edilmedikleri duygusunu doğurabiliyor. Yolların açık olması tek başına yetmiyor.” diye konuştu. 60-70’li yıllarda yaşanan sokak hareketlerinin günümüzde farklı bir içerik kazandığını söyleyen Bostancı, “Hasımlar değiştikçe ilişkide olan yapılar da değişiyor. Bugün yaşadığımız olay indirgeyici bir şekilde herhangi bir ideolojiye bağlanabilecek bir faaliyet olarak görülmüyor. İçinde farklı çevrelerden insanlar olduğu kanaatindeyim. Ortada Parlamentoda yeteri kadar temsil edilmediklerini ve iktidar ilişkilerine katılmadıklarını düşünen ciddi bir muhalif enerji var. Bunu önemsemek ve görmek lazım. Bunlar kendilerini göstermek istiyorlar.” dedi.
YIKICILIK YAPIYORLAR
Gezi Parkı’nda ortaya çıkan kaotik yapının yıkıcı özellikler de taşıdığının altını çizen Bostancı, “Marjinal gruplar yıkıcılık yapıyorlar. Aynı zamanda o yıkıcılığı temizlemek isteyenler de o grubun içerisinden çıkıyor. Dolayısıyla kendi içerisinde de çelişkili bir hareket. Ama ana gövdesi itibariyle muhalefet enerjisinin varlığına dalalet eden bir hareket. Bunun iki ayakta değerlendirilmesi lazım. İktidar bakımından mesele şu, bu muhalif enerji niçin teşekkül etti? Seçim var, sandık var, demokratik usuller işliyor, ama buna rağmen bir muhalif enerji teşekkül ediyor. Problem nedir? Böyle bakıldığında iktidarın yapıp etmelerine ilişkin kendi hesabına üzerine düşülmesi, araştırılması, dokunamadığı kesimlere, dokunacak bir söylem, dil geliştirmesi önemli görünüyor. AK Parti’nin durduğu siyasi yer iktidar olarak herkesin iktidarı olmak. Dolayısıyla bu muhalif enerjinin de iktidarı olmak, onları da dinlemek, onları da iktidar ilişkilerinin içerisine dahil etmek AK Parti’nin boynunun borcudur. Muhalefet açısından mesele şu; olağan, meşru yollarla bu kesimleri temsil etmesi gereken muhalefettir. Diliyle üslubuyla hem temsil edecektir hem de onları tatmin edecek bir performans sergilemesi gerekir. Ama Türkiye’deki siyasi iklim, parlamento düzeyindeki gerilimli atmosfer böylesine bir diyalogun teşekkülüne de imkan vermiyor. Hem temsil meselesine hem de iktidar ilişkilerine bu muhalefet enerjiyi dahil etme meselesine ilişkin muhalefetin de kendisini bir gözden geçirmesi ve özeleştiri yapması gerekiyor.” dedi.
OLAYLAR BÜYÜMEYECEK, GİTGİDE AZALACAK
Bu olayların başka bağlantıları da bulunduğunu belirten Bostancı, “Arka planında Türkiye’de istikrarsızlık doğurmak, marjinal grupların bu muhalif enerjiyi kendi amaçları istikametinde kullanmaya çalışmaları yerini kaybetmiş eski ekonomik elitlerin buradan ekmek arayışları vs… Bunlar malum zaten bunlar konuşuldu. Ama bunların konuşulması bunları indirgeyecek bir olayla karşı karşıya olduğumuz yanılgısını doğurmasın. Burada bizim asıl dikkat etmemiz gereken ana gövdedir, ana gövde de bir muhalif enerji taşıyor. Bunun da temel parametresi hayat tarzıdır. Herkes bu çerçevede bir takım sonuçlar çıkartmalı.” dedi. Olayların daha da büyümesini beklemediğini ifade eden Bostancı, “Aksine gitgide azalacaktır. Olayların daha da büyümesi için Türkiye’nin daha fazla sertleşmesi muhalif enerjiyi büyütecek bir sertliğe doğru evrilmesi gerekir. Böyle bir gelişme beklemiyorum. Türkiye’nin demokratik supapları toplumsal gerilimin daha da fazla kartopu gibi büyümesine mani olacak unsurları barındırıyor. Burası otoriter bir ülke değil. bu otoriterlik tartışmalarını da çok manasız buluyorum” dedi. SOSYAL MEDYA İÇİN HUKUKİ DÜZENLEME ŞART
Olaylarda önemli bir mecranın sosyal medya olduğunu hatırlatan Bostancı, “Sosyal medyanın gitgide daha fazla önem kazandığını görüyoruz. Teknoloji ile mücadele edemezsiniz, ama teknolojik gelişmeleri toplumsal ve politik hayatın istikrar içerisinde sürmesini temin edecek şekilde hukuki düzen altında tutabilirsiniz. Herkes için herkesi bağlayacak şekilde. Kanaatim sosyal medyanın da kaynağı belirsiz söylentilerin, dedikoduların, iddiaların, kışkırtıcılığın bir alanı haline gelmesine mani olacak bir şekilde hukuki düzenleme gerektiğidir. Çünkü çok fazla kötü söz, çok fazla hakaret ve çok fazla kışkırtıcılık yapılabiliyor. İnsanlar böyle zamanlarda birbiriyle çelişen haberlerin içerisinden inanmak istediklerini seçerler.” dedi.
TÜRK BAHARI’NIN MİLADI 2002
SEÇİMLERİ
Özellikle batı dünyasında dillendirilen Türk baharı ile ilgili de açıklamalarda bulunan Bostancı, “Mevcut durumdan memnun olmayanlar iktidar çıkarabileceklerini sandıkları bir durumun gelişmesi için destek vermek isterler. Ama bu tür bahar lafları malum diktatörlüğün olduğu ülkelerde yaşanır. Kitleleri daha fazla provoke eden, kışkırtan, uzun yıllara dayalı bir memnuniyetsizlik vardır. Bu memnuniyetsizlik zaten olayları kartopu gibi büyütür. Onların talebi zaten demokratik bir ülke olmaktır, seçimlerin olmasıdır, Türkiye’de zaten var. 1950 yılından beri demokrasi var. Eğer bir bahardan bahsedeceksek bürokratik vesayetin son bulduğu ve halkın taleplerinin iktidar ilişkileri bakımından daha fazla anlam taşıdığı 2002 seçimlerini baharın miladı olarak görmek gerekir. Çünkü bürokratik vesayetten halkın taleplerinin iktidar olduğu yeni bir aşamaya geçilmiştir. Baharın üzerine bahar olmaz. Ama Türkiye’ye bir sonbahar yaşatmak isteyenlerin olduğu muhakkak. Türkiye bu sonbaharı yaşamayacak. Bunun için kurumsal, müesses yapısında gerekli nitelikler mevcut.” dedi. Hükümetin muhalif enerjiyi absorbe etmesi için bu olayları araştırmak gerektiğini ifade eden Bostancı, “Onlara güven vermek lazım, görüldüklerini bildirmek lazım. Güvenlik politikalarını gözden geçirmek lazım. Zaten bunlar hükümetin yaptığı işler ama niçin böyle bir muhalif enerjinin çıktığına yönelik odaklanılarak yapılacak bir çalışmanın faydalı olacağını düşünüyorum.” dedi.