Bu uygulamanın yastık altındaki altının ekonomiye kazandırılmasına hiçbir itirazımız yok. Aksine bunu faydalı görüyoruz. Ama bankaların şu anda bu yastık altındaki altını toplama şekline karşıyız. Burada bir tekelcilik oluşturuldu ve burada sadece bir rafine ve marka ile çalışılarak rekabet ortamı kaldırıldı. Bu konuda da vatandaşın mağdur olduğunu düşünüyoruz” sözleriyle tepki gösterdi.
“Kuyumculuk sektörünün bu işten dışlandığını düşünüyoruz. Evet bu işi kuyumcularla yapıyorlar ama rekabet ortamı kaldırılarak yapılıyor” diyen Kameroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu şekilde kuyumcunun tabanına inilmiyor. Zaten bunun uygulama şeklinde bankalara ekspertiz göndererek onun becerisiyle yapmaya çalışıyorlar. Bu da oradaki ekspertizlerin yeterli eleman olmadığı bilincindeyiz. İkinci konu ise Ağustos ayı sonunda BDDK’nın taslağında bankaların bundan böyle darphane ile Cumhuriyet altınının alım satımına izin verilmesi veya İstanbul Altın Borsası’nın belirlemiş olduğu standartlardaki altını alıp satma yetkisinin verilmesi ile ilgili taslak gündeme düştüğünde biz bu taslağın yanlış olduğunu ve kuyumculuk sektörünün ekmeğine göz dikildiğini, bununda sektöre rahatsızlık vereceğini yetkililere defalarca izah ettik. Ama çabalarımız boşa gitti.”
REKABET EDER SATTIRMAYIZ
“Bankacı bankacılığını yapmalı, kuyumcu da kuyumculuğunu yapmalı” diyen Kameroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bankaların sadece külçe alıp satmalarına bir itirazımız yok. Ama onun dışında 14,18 veya 22 ayar altınların alım satımının Avrupa’da veya başka bir yerde olmadığını biliyoruz. Hazine yastık altındaki altını ekonomiye kazandırmak adına bankalar aracılığıyla Cumhuriyet altını toplarken, bir yandan da “al vatandaş Cumhuriyet altınını geri yastığın altına koy” diyerek satıyor. Bu muhteşem bir çelişkidir. Bu işte biz kuyumculuk sektörü olarak bankalara ekmek yedirmeyiz, altın sattırmayız ve rekabet ederiz. Bankalar eğer gerçekten bu işi yapacaklarsa anahtarlarımızı verelim. Kuyumculuk sektörü bu işten rahatsızdır.”