AKİT MENÜ

Gündem

Nefislerine dokunulunca Müslüman olduklarını hatırladılar

28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağına tepki göstermeyip “başörtüsü füruat”, Mavi Marmara Gemisi saldırısı hakkında siyonist İsrail’i “otorite” olarak görenler, kendi nefisleri mevzubahis olunca sokaklara dökülüyor. Gazetemiz Akit’in; İslami duyarlılığa sahip kişilerin maruz kaldıkları baskıları sert bir şekilde eleştirmesini “aşırılık” olarak yorumlayanlar, şimdi nefisleri için nasıl sertleşebildiklerini gözler önüne serdiler.

2014-12-15 07:44:59

MUHAMMED EMİN  / İSTANBUL - 28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağına tepki göstermeyip “başörtüsü füruat” diyen ve başörtülü kızların üniversiteye girmek için başlarını açmaları gerektiğini söyleyen Fetullah Gülen ve paralel devlet yapılanması, Zaman Gazetesi yöneticilerine yönelik soruşturma açılmasını “itikadi” bir mesele gibi gösterip ortalığı ayağa kaldırdı.    

Mavi Marmara Gemisi saldırısı hakkında siyonist İsrail’i “otorite” görün diyenler, kendi nefisleri mevzubahis olunca sokaklara dökülüyor. Gazetemiz Akit’in İslami duyarlılığa sahip kişilerin yaşadığı baskılara karşı yayınları sert bulanlar, şimdi nefisleri için nasıl sertleşebildiklerini gözler önüne serdiler.

GÜLEN: HATALAR BİR SEVAP KAZANDIRIR, İSABET OLURSA İKİ SEVAP

Fetullah Gülen, 28 Şubat sürecinin yaşandığı günlerde İmam-Hatip Liselerini kapatan, başörtüsü yasağı getiren, Kur’an-ı Kerim eğitim ve öğretimini yasaklayan MGK kararlarına ciddi bir tepki göstermemiş ve darbecilerin aldığı MGK kararlarının yanlış olduğunda bir sevap, doğru olduğu takdirde 2 sevap verileceğini açıklamıştı.  

Gülen, 16 Nisan 1997 tarihinde yaptığı açıklamada; Yalçın Doğan’ın, “İmam hatip okulları ve 8 yıllık eğitim MGK kararları ile geldi. Gerçi siz din adamısınız. Ama önemli bir kitleye de rehberlik ediyorsunuz. MGK kararlarının siyasetteki yeri nedir sizce?” şeklindeki sorusuna şöyle cevap vermişti: “MGK kararları belki bu şekilde tavsiye niteliğinde, bazıları onları muhtıra şeklinde de algıladı. Bu şekliyle gelişmiş demokrasilerde antidemokratik bulunabilir. Fakat şurası da bir gerçek ki milli güvenliğin hali hazırdaki konumu anayasal bazı esaslara dayandırılmıştır. Milli Güvenlik Kurulu her şeyi aşarak, kanunları aşarak, parlamentoyu aşarak, anayasayı aşarak kendi kendine o konuma yükselmemiş, oraya gelip oturmamış ve millete karar yağdırmıyor yani, anayasal bir müessesedir. Anayasal bir müessese, anayasanın getirdiği yerde kendi konumunun gerektirdiği şeyleri yerine getirmeyi düşünür. Mesela şimdi onlar da şöyle düşünüyorlarsa, biz burada milli güvenlik, milletimizin güvenliğini şayet koruma mevkiinde bulunuyorsak ister gerçekten ve öyle olsun ister bizim içtihatlarımıza, algılamalarımıza göre şu gelişmelerde rejim için şayet bir tehlike ise bizim sorumluluğumuz altındadır bunlara müdahale etmek. Müdahale etmediğimiz zaman tarih önünde suçlu oluruz mülahazasıyla hareket ediliyorsa meseleyi böyle algılıyorsa bana göre onlar masumdurlar. Eğer işin içinde bir hata varsa bu içtihat hatasıdır. Hatta fakihlerin mülahazasıyla da yaklaşılabilir, içtihattaki hatalar bir sevap kazandırır, isabet olursa iki sevap kazandırır mülahazası.” (1)

ÜNİVERSİTEYE GİRMEK İÇİN BAŞLARINI AÇABİLİRLER

Fetullah Gülen, 28 Şubat sürecinde başörtülü kızların üniversiteye girmek için başlarını açmaları gerektiğini söylemişti. Hocaefendi, 13 Mart 1998 tarihinde Akşam Gazetesi’nden Orhan Yurtsever’e yaptığı açıklamada; şunları söylemişti:  “Okullarımızdaki başörtüsü sorunu, çok hassas hale geldi. Ancak şu kadar söyleyeyim, okumayı istemek ile okumamak arasında kalan bir insan ne yapmalı? Ülke ve millet adına okumak mı yararlıdır, okumamak mı? Dinin füruata ait bir meselesinde bu denli hassas olmak mı, yoksa tercihini başka istikamette kullanmak mı gerekli? Kişi kanaatı vicdaniyesi ile bu mevzuda hükmünü verip öyle davranmalıdır. Bana göre okumayı tercih etmelidirler.” 

BAŞÖRTÜSÜ TEFERRUATA AİT BİR MESELE

Fetullah Gülen, 23 Ocak 1995 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nden Ertuğrul Özkök’e yaptığı açıklamada; “Başörtüsü şart mıdır” şeklindeki sorusuna ilginç açıklamalarda bulunmuş ve başörtüsünü teferruata ait mesele olarak gördüğünü ifade etmişti. 

Gülen, şunları söylemişti:

“Kadının başını örtmesi meselesi bir iman meselesi ölçüsünde önemli değildir. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk meselesi ölçüsünde önem arz etmez bunlar. Teferruata ait meselelerdir. Nitekim yani Allah’a iman meselesi ta Mekke’de efendimize tebliğ edilmiş. Namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra zekat farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum peygamberliğin 16’ncı, 17’nci senesinde Müslüman kadınların başları açıktır.”  “Teferruata boğulmayalım. Küçük şeylere büyük şeyleri feda etmeyelim. Yani başörtüsü eğer İslami öğretiler, İslami esaslar arasında dördüncü beşinci sırada bir meseleyse, bununla kavga ederek bir yönüyle belki imana müteallik meseleleri çok geri plana atıyoruz. Yani birinin imanı vardır. Namazı da vardır, belki hacca da gidiyordur. Fakat bu meselede farklı düşüyorsa, bu insan bunu hiç kabul etmemezlik demek, işte dördüncü plandaki bir meseleyi birinci plandaki meselenin önüne geçirme demek gibi bir şeyler oluyor” 

ÇEVİK BİR’E MEKTUP...

Fetullah Gülen Hocaefendi, 28 Şubat cuntası tarafından kurulan Anasol-D Hükümeti’ne 300’e yakın cemaat okulunu devretmeyi önermiş, konuyla ilgili dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir’e mektup göndermişti. 

SİYONİST İSRAİL OTORİTE 

Gülen, İsrail’in Mavi Marmara Gemisi saldırısı hakkında İsrail’i otorite gören açıklamada bulunmuş, İHH’nın İsrail’den izin  almamasını eleştirerek, “İsrail’in onayı olmadan hareket etmek, otoriteye başkaldırıdır” demişti.

Yorumlara Git

QUAD liderlerinden ‘Ateşkes’ açıklaması!

Asıl savaş Avrupa’da çıkacak gibi! Rusya’dan İngiltere’ye çarpıcı gönderme

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ABD’de sevgi seli

Tel Aviv alev alev! İstifa sesleri yükseliyor, Netanyahu köşeye sıkıştı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York’ta!