Risale-i Nur hareketinin bir kolu olarak bilinen Tahşiye yayınevi yöneticilerine uydurma delillerle 2010 yılında gece yarısı eşzamanlı operasyon yapılmış ve gözaltına alınan onca insan hiçbir hukuki delil olmamasına rağmen 17 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilmişti. Tahşiyecilerin lideri olduğu iddia edilen emekli imam Mehmet Doğan yüzde doksan oranında görme engelli ve MS hastası olmasına rağmen 17 ay cezaevinde tutulurken, 67 yaşındaki Mustafa Kaplan ise 16 ay cezaevinde tutulmuştu. 64 yaşındaki Bünyamin Ateş de Kaplan ve Doğan gibi 17 aya yakın tutuklu kalmıştı. Gözaltında bir günü dahi tamamlamayan Şahin üzerinden algı operasyonu yapan paralel çetenin, sırf kendileri gibi düşünmüyor diye diğer Nur Cemaati mensuplarını 17 ay cezaevinde tutması örgütün iki yüzlülüğününü de açıkça ortaya koydu.  

NEREDEYSE KÖR VE MS HASTASI HOCAYA ZULÜM

Avukat Metin Marangoz yargılamalar esnasında, 17 ay tutuklu kalan 70 yaşındaki Mehmet Doğan hocanın 20 yıl önce yayınlanmış olan bir konuşmasının suç gibi gösterildiği, Doğan’ın yaşlı ve MS hastası olduğunu ifade ediyor. Paralel örgütün kumpas kurduğu Doğan ise içinde bulunduğu durum hakkında şunları söylüyor: “Ben de 7-8 hastalık vardır. MS hastası olup, kendi işimi yapamıyorum. Yüzde 90 görme kaybım vardır. Akciğerimden küçüklüğümden beri rahatsızlığım vardır. Soğuğa dayanamıyorum. Şeker hastasıyım. Prostat hastasıyım. Cezaevi şartlarında yaşamam imkansızdır. Bu nedenle beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum.”

YİNE PARALEL MEDYA, YİNE ALGI OPERASYONU

Paralel Yapı’nın yayın organlarından olduğu iddia edilen Bugün gazetesi, Tahşiye operasyonunda görme engelli, düzinelerce torun sahibi hocaefendilerin 17 ay cezaevinde tutulduğunu görmezden gelerek hazırladığı “80 yaşındaki din alimi bununla suçlandı: Türkiye’yi yıkmak” başlıklı haberinde “80 yaşındaki fıkıh alimi Ahmet Şahin de gözaltına alınarak Terör Şube’de sorgulandı” ifadelerini kullanırken, Zaman gazetesi ise, “79 yaşındaki din alimi gözaltı listesinde” başlıklı haberinde “Yılladır fıkıh konularında yazan Şahin’in, 2009 yılında kaleme aldığı bir yazı sebebiyle listeye dahil edildiği belirtiliyor” ifadelerini kullanarak, kamuoyunda olumsuz bir algı oluşturmaya çalıştı.