Her bir insanın başlı başına bir alem olduğu ve alemlerin rabbinin Allah olduğu inancı paradigması temelinde bir medeniyet şekillendiren İslam aleminin, çok gözlü canavarlara benzeyen gökdelenlerin ürkütücü gölgesi altında yok olmaya başladığı bir dönemin sancılarını çarpıcı tespitlerle kaleme alan Hamburger Medeniyeti isimli kitap muazzam çözümlemeleriyle de okuyucularına keyifli bir beyinsel serüvenin kapılarını açıyor. Son dönem Arap dünyasının yetiştirdiği en önemli akademisyenlerden olan Abdulvahap El Messiri’nin kaleme aldığı ve varoluşsal sancılar içerisinde kıvranan Batı medeniyetinin, kendi icadı olan makinanın esiri haline gelişini trajikomik lakin üst düzey akademik bir dille okuyucularına anlatıyor. Mana yayınlarından çıkan ve kültür dünyamıza büyük bir değer katacağı tartışılmaz olan eser, Machiavelli’ye karşı İbn-i Haldun’u, Dante’ye karşı Fuzuli’yi, Fouche’ye karşı Tunuslu Hayreddin’i yetiştirmiş bir medeniyetin halihazırda yaşadığı kimlik bunalımını da hüzünlü bir işçilikle kelimelere nakşediyor. Doğu ve Batı medeniyeti üzerine üst üste eserlerin kaleme alındığı ve iki farklı kültür coğrafyası üzerine ciddi bir şekilde tahlillerin yapıldığı günümüzde, Garb’a ve Şark’a dair gözden kaçan ayrıntıları da görmek isteyenler, kendi alanında başucu niteliğinde sayılacak bu eseri mutlaka kütüphanelerinde bulundurmalılar…