HABER MERKEZİ
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Mısır’daki durumla ile ilgili diplomasi trafiğini önceki gece de sürdürdü. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre; Davutoğlu, Mısır’daki gelişmelerin, devam eden sokak çatışmalarıyla birlikte artan şekilde tehlikeli bir boyut kazanması üzerine çok sayıda telefon görüşmesi yaptı. Bakan Davutoğlu, gece geç saatlerde ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Katar Dışişleri Bakanı Halid Bin Muhammed El Atiye ile birkaç kez telefonda görüştü. Görüşmelerde, Mısır’da tırmanan gerginliğin yatıştırılması için demokratik meşruiyet içinde ve halkın iradesini yansıtacak şekilde atılabilecek adımların ele alındığı öğrenildi.
MURSİ’İN SİYASAL SÜREÇLERE
DÖNMESİ TEMİN EDİLMELİDİR”
Öte yandan; Ahmet Davutoğlu, TRT’de katıldığı bir televizyon programında, Mısır’da ordunun yönetime el koymasını ve ardından yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Bakan Davutoğlu; “Mısır’da atılması gereken ilk adım Mursi’nin seçilmiş bir lider olarak ve Hürriyet ve Adalet Partisi’nin siyasal süreçlere dönmesinin temin edilmesidir” dedi.  “Mısır’da müttefik kaybettik gibi bir kanaatte değilim. Köprünün altından daha çok sular geçer” diyen Davutoğlu, Mısır’da ordunun yönetime el koymasının, bu ülkedeki eski paradigmanın anomalilerini, tarihin arkaik unsurlarını tekrar gündeme getirdiğini belirtti. Davutoğlu; “Ama Mursi de hata yaptı 1 yıl içinde istenilen şeyleri yapamadı” eleştirisinde bulunan Avrupalılara, “Peki Avrupa’da ekonomik politikalar sebebiyle büyük iflaslar yaşayan ülkelerde siz ordu müdahalesine cevaz verir miydiniz, verdiniz mi?” sorusunu yöneltti.
“MÜBAREK DÖNEMİNİ HATIRLATAN
UYGULAMALAR BAŞLADI”
Davutoğlu, 1 yıllık Mursi iktidarının birçok hatasından bahsedilebileceğini, ancak siyasetin doğru yapmak kadar hata da yapmak ve onu düzeltme sanatı olduğunu söyledi. 1 yıl içinde en azından hiçbir televizyon ve gazete kapatılmadığına işaret eden Davutoğlu, darbe sonrasında ise ilk 24 saat içinde yüzlerce insanın tutuklandığını, Mursi yanlısı yayın organları kapatıldığını ve bir anda Mübarek dönemini hatırlatan uygulamalar başladığını kaydetti.
Uzun dönemli dönüşümü durdurmanın tarihin “yatak değişimi”ni eski yatağa döndürerek bir şekilde devam ettirmenin, kurumsal değişimleri öngörememek ve eski siyaseti sürdürmeye çalışmanın tarihe direnmek anlamına geldiğini belirten Davutoğlu, “Bu aslında Mursi’ye direnmek değil, bu tarihe karşı direnmek. Tek çözüm burada özgürlük alanlarının genişletilmesi, bir an önce halk iradesine dayalı siyasi yapının ortaya çıkması ve bu siyasi yapının kurumsal değişimlerle ilgili bütüncül bir perspektifle nasıl tanzim edileceğiyle ilgili plan projesini ortaya koyması. Buna karşı çıkanlar da kendi projelerini ortaya koyarlar, ama bu siyasi rekabet içinde olur. Orduyu bu rekabete soktunuz mu en büyük hatayı yapmış olursunuz” ifadelerini kullandı.
“HALK İRADESİYLE GELENE ŞANS VERİNİZ”
Davutoğlu, Mısır’daki darbe ile bu ülkede halktan en fazla oyu alan bir siyasi hareketin ve bir liderin gayri meşru ilan edilmek istendiğine işaret ederek, “Yani bir anda meşru siyasal alanın dışına itilmek istendi. Bizim 28 Şubat’a bu anlamda çok benziyor. Diğer yönüyle 27 Mayıs’a da benziyor, 12 Eylül’e de benziyor. Yani hepsinin karması bir durum, ama 28 Şubat’a benzeme yönü şu; nihayet bugün itibari ile en çok oy alarak mecliste bulunan bir parti ve onun lideri gayrimeşru ilan edilip siyasal arenanın dışına itiliyor. Öyle bir algı doğdu” ifadelerini kullandı.