AKİT MENÜ

Siyaset

İki bomba açıklama

Davutoğlu, “Cizre’de yapılanlar devlete dönük bir provokasyon değil, değişik siyasi gruplar arasında da bir çatışma ortaya çıkarmak istediler. İkisine karşı da hazır olmak lazım. Olaylar, ilk aşamasındayken sosyal medya üzerinden abartıldı. Bu provokasyonlara katkıda bulunmaya çalışan bazı unsurlara da dikkatinizi çekmek isterim. Bu unsurlar da Cizre olayları üzerinden özellikle bu paralel yapılanmanın hangi kanallarla bu olayları daha da abartarak toplumda huzursuzluk çıkarma çabaları içinde olduğu da gözümüzden kaçmadı” dedi.

Güncelleme Tarihi:

KONYA - Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cizre’de yaşanan gerginliğe ilişkin, “Türkiye’nin özellikle sınır ilçelerinde bir şekilde şiddete başvurarak dışarıdaki huzursuzluğu ve çatışmayı içeri taşımak isteyenlere kesinlikle müsamaha gösterilmeyecektir. Bu çerçevede bütün halkımıza sükunet tavsiye ediyorum” dedi.

Davutoğlu, Hatay’a gidişinde Konya Havalimanında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

Cizre’de yaşanan gerginliği İçişleri Bakanı Efkan Ala ile sürekli temas halinde anlık takip ettiğini ve Türkiye’de her ne suretle olursa olsun kamu düzenini bozmak isteyen kim olursa olsun gerekli tedbirlerin alınacağını vurgulayan Davutoğlu, “Etrafımızdaki ateş çemberini bahane edip, Türkiye’nin özellikle sınır ilçelerinde bir şekilde şiddete başvurarak dışarıdaki huzursuzluğu ve çatışmayı içeri taşımak isteyenlere kesinlikle müsamaha gösterilmeyecektir” dedi.

“BU PROVOKASYONLAR ATILAN ADIMLARI ENGELLEMEYECEKTİR”

Vatandaşlara sükunet tavsiye eden, güvenlik güçlerinin olaylara ilk andan bir müddet sonra hemen müdahil olduklarını, gerek Cizre, gerekse Silopi ve çevresinde gerekli her türlü tedbiri aldıklarını ifade eden Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Cizre’ye şu veya bu şekilde sızmak ve orada huzursuzluk çıkararak, Suriye ve Irak’taki ateş çemberine Türkiye’yi de almak isteyen provokatörlere karşı her türlü tedbiri almaya kararlıyız. Çözüm Süreci’nde ne zaman olumlu bir seyir olsa mutlaka bir provokasyonla karşılaşıyoruz. Ekim başında son derece olumlu bir hava varken 6-7 Ekim olayları cereyan etti. Son 2 haftadır da yine Çözüm Süreci bağlamında olumlu, psikolojik bir atmosfer oluşmuşken böylesine bir provokasyonla tekrar dikkatleri çatışma ortamına çekmek isteyen çevreler var. Gerek sosyal medyada gerek medyada bu olay gelişir gelişmez yapılan yayınlara baktığımızda, bir anda sanki büyük bir kargaşa ortamı geliyormuşcasına fırsatçılık yapıp bunu kullanmak isteyen unsurlar oldu.”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, yaşanan provokasyonlar üzerinden, son yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bazı ilçelerinde, mahallelerinde tek sesli ve diğer hiçbir farklı görüşe müsamaha göstermeyecek şekilde bir baskı yöntemi uygulamaya çalışan zihniyetin Çözüm Süreci ile mahkum olduğunu belirterek, “Belli ilçelerde oranın eşrafından veya esnaflarından, oranın köklü ailelerinden kişileri oradan çıkararak ya da başka yöntemlerle, farklı siyasi görüş, düşünceye sahip olanlara baskı uygulayarak, tekelci, tek tipçi bir anlayışı yaygınlaştırmak isteyenlere karşı, bütün toplumun duyarlı ve çoğulcu yapının demokrasinin bir parçası olduğunu idrak ederek davranması lazım” değerlendirmesinde bulundu.

Vatandaşlardan, Cizre’deki asayiş olayları gibi durumlarda müdahaleyi güvenlik güçlerine bırakmalarını, kesinlikle çatışma ortamına girmemelerini isteyen Davutoğlu, “Farklı siyasi görüşlere sahip kişilerin, grupların çatışma ortamının içine sürüklenmemeleri önem taşıyor. Devlet her yerde her türlü tedbiri almaya muktedirdir. Dün yine olayı daha da fazla tırmandırmak isteyen bazı provokatif unsurların Cizre’ye sızma çabalarına karşı da çok etkin tedbirler alınmış, bu provokatörler hem yakalanmış, bazıları da bu süreç içinde kontrol altına alınmışlardır. Bunlar da bir provokasyonla karşı karşıya olduğumuzu açık şekilde göstermektedir. Olay bütün detayıyla incelenecek ve bu tür provokatif sızma faaliyetlerine karşı da alınması gereken her türlü tedbir alınacaktır” diye konuştu

“TÜRKİYE, İSTİKRAR VE HUZUR HAVZASI”

Başbakan Davutoğlu, bir gazetecinin provokasyonlarda bulunan kişilerin şehrin dışından ya da Suriye’den geldiğine dair istihbari bilgi bulunup bulunmadığı sorusuna da şu cevabı verdi: “Suriye sınırı zaten burası, son derece hassas bir bölge. Türkiye, ateş çemberinin ortasında bir istikrar ve huzur havzası. Irak, Suriye, Ukrayna bütün bu çevredeki ateş çemberini gözönüne aldığınızda Türkiye demokrasisiyle, kamu düzeni ve istikrarıyla bir şekilde önemli bir çekim alanı, bu istikrar ve güvenlik ortamına sığınan can güvenliğini temin etmek isteyen mülteciler için. Onun için 2 milyona yakın kardeşimiz Suriye’den, Irak’tan Türkiye’ye girdiler, Ukrayna’dan gelen bazı mültecilerimiz oldu. Türkiye’deki bu istikrar ve huzurdan rahatsız olan ve Türkiye’yi de bir şekilde çatışmaların parçası haline getirmek isteyenler de Türkiye’ye sızmak ve bir kaos ortamı çıkarmak isteyenler de var. Türkiye’nin istikrarından rahatsız olan kimler varsa bu ortamdan istifade edip, fırsatçılıkla ve provokatif yollarla bu istikrarı etkilemeye dönük çabalar içinde. Bunu ilk defa görmüyoruz, 6-7 Ekim olaylarında da bu konuda uyarıda bulunmuştuk. Hatip Dicle’nin yapmış olduğu açıklama bu konuda önemlidir. 6-7 Ekim olaylarında bu açıklamayı yapmadıkları için olaylar büyümüştü, bu açıklamayı yapıp onların da provokasyonu görmüş olması önemlidir. Provokasyonları görmek yetmez, onlara karşı da herkesin duyarlı ve hazır olması lazım. Biz zaten güvenlik tedbirlerimizi her yerde artırdık, bütün sınır ilçelerimizde, illerimizde. Bu yönde de dün çok etkin bir tedbir ve müdahale ile olaylar kontrol altına alındı.”

Yaşanan gerilimden fırsatçılık yapan çevrelerin Türkiye’deki değişik siyasi görüşlere sahip insanlar arasında da iç çatışma çıkarmak istediklerine işaret eden Davutoğlu, provokasyonun sadece devlete dönük olmadığını, siyasi gruplar arasında çatışma çıkarmak isteyenlere karşı da hazırlıklı olunması gerektiğini söyledi.

Cizre’deki olayların daha başında sosyal medya ve diğer yayınlarla Cizre’de kontrolün kaybolduğu, tam bir kaos yaşanıyormuş gibi algı oluşturulmaya çalışıldığını da vurgulayan Başbakan Davutoğlu, “Cizre olayları üzerinden özellikle paralel yapılanmanın hangi kanallarla bu olayları daha da abartarak, toplumda huzursuzluk çıkarma çabası içinde oldukları da gözümüzden kaçmadı. Olayları provoke edenler var ve olaylar çıktıktan sonra bunu bütün toplum sathına yayacak şekilde abartarak, olayın lokalize olmasını engelleyip, genel bir toplumsal huzursuzluk çıkarmak isteyenler var” dedi.

Davutoğlu partisinin Hatayspor salonunda yapılan Hatay 5. Olağan İl Kongresi’ne de katıldı. Davutoğlu burada yaptığı konuşmada da Cizre’deki olaylara değindi ve şunları söyledi:
l “Dün yine biz Çözüm Süreci derken, Cizre’de birileri provokasyonlara kalkıştı. Buradan, bir kez daha, Hatay Kongremizden, barış kardeşlik diyarı Hatay’dan bütün ülkemize sesleniyorum; bu ülkede kim böyle provokatif eylemlerle kardeşliğimizi dumura uğratmaya kalkarsa onun karşısında Amonoslar gibi dimdik duracağız.”

l “Çözüm Süreci’ni her ne suretle olursa olsun inşallah başarıya götüreceğiz. Bu provokasyonlara karşı her türlü tedbiri aldık almaya devam edeceğiz”

l “Türk-Kürt kardeştir ayrım yapan kalleştir, aynı şekilde Alevi-Sünni kardeştir ayrım yapan kalleştir.”

l “Suriye’deki mazlumlara yardım için giden MİT tırlarına operasyon yapma zilleti gösteren herkes hesap verecek.”

Başbakan Davutoğlu daha sonra Hatay’da bir otelde sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya geldi.

ARINÇ: KOZMİK ODAYA GİRMEK İÇİN BENİ KULLANDILAR

Başbakan Yardımcısı Arınç, kendisine yönelik suikast iddiası ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: Süreç ilerledikçe ve bu darbe teşebbüsü ortaya çıktıktan sonra kafama takılan soru şu oldu; ‘Acaba benim üzerimden bir operasyon mu yaptılar?’ Çok çirkin bir tabir ama kullanmak zorundayım, ‘acaba kullanmak mı istediler? Yani kozmik odaya girmeleri gerekiyordu da böyle bir ciddi olayı kamuflaj aracı olarak mı kullandılar’ diye konuştu.

ANKARA - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir özel televizyon kanalında gündemdeki konulara ilişkin soruları cevapladı. “Mısır’la ilişkiler yeniden düzenlenmeli” sözüne açıklık getiren Arınç, demokrasiden, halk iradesinden yana olduklarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da sık sık bunları dile getirdiğini, başka ülkelerden de aynı tavrı beklediklerini ama Türkiye dışında bunu paylaşan başka ülke olmadığını söyledi.

Türkiye’nin mili çıkarları doğrultusunda dış politika izlendiğini vurgulayan Arınç, “Ben şu noktadan hareket ediyorum; bir bu temel ilkeyi söyleyebiliriz. ‘Darbelere karşıyız, demokrasi darbe kabul etmez.’ Fakat bu temel ilkeyi söyledikten sonra temel ilkenin ne zaman gerçekleşeceğini beklemek gibi 15, 20, 50 yıl sonrasına odaklanamayız” diye konuştu.
Türkiye’nin çıkarları için yeni adımlar atılması gerekebileceğini dile getiren Arınç, AK Parti’nin seçmen kitlesinin bu konuya hassasiyetine dikkat çekilmesi üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bunların hepsi doğru. Biz Rabia Meydanında da Esma’ya gözyaşı dökerken aynı duyguları paylaşıyoruz. Ancak bizim bu davranışımız, bu sözlerimiz, hareketlerimiz Mursi’yi içerden çıkarmaya yetmiyor, bin 200 idam kararını geçersiz saymaya yetmiyor. Yeni zulümlerin yapılmasından insanları kurtarmamıza yetmiyor. Bu temel ilke esas olarak kalabilir ama biz eğer ilişkilerimizi şüphesiz, bizim adım atmamıza gerek yok, önce onlar adım atacaklar. Siyasi tutuklamalardan vazgeçilirse, Mursi serbest bırakılırsa, demokratik adımlar güçlü bir şekilde atılır da halkın önüne tekrar yeni bir seçimle çıkılırsa, her darbeden sonra olduğu gibi siyasi suçlamalarla insanlar yok edilmek bir tarafa bütün bunların arkası gelirse, o zaman ilişki kurmanın ben faydalı olabileceğini düşünüyorum.”

“KOZMİK ODAYA GİRMEK İÇİN GEREKÇE OLDUĞU AKLIMA GELDİ”

“Paralel yapı” ile mücadele de sorulan Başbakan Yardımcısı Arınç, Fethullah Gülen ile 1975-76’dan beri tanıştığını, İzmir’de vaizlik yaptığı dönemlerde kendisini takip ettiğini belirtti. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir toplantıda “arkadan vurmaktan” bahsettiğini, “aldanmışız, aldatılmışız” dediğini anımsatan Arınç, “Aynı şeyleri benim de söylemem lazım. Çünkü o belki benden daha az tanıyor. Benden daha mesafeli durmuş da olabilir. Fakat biz bu konuda kendisine ne söylemişsek o da samimiyetle buna inandı, onlara çok yardımcı oldu, onlar için bütün desteği o sağladı” dedi.

Arınç, 2009’da kendisine yönelik suikast iddiası için başlatılan soruşturma anımsatılarak, “Bu, paralel yapının kozmik odaya girmek için gerekçesiymiş” diye düşündünüz mü?” sorusu üzerine, “Öyle bir şey zaman zaman aklıma geldi” dedi.

Bunun suikast teşebbüsü olmadığına o sıralar karar verdiğini, yakalanan kişilerin gözetleme yaptığını ama bunun ne için olduğunu bilemeyeceğini kaydeden Arınç, o zamanlar Ergenekon ile ilgili sert söylemleri nedeniyle bu gözetlemenin yapılıyor olabileceğini düşündüğünü söyledi.

Arınç, aradan geçen süreçte konuyu takip etmediğini, savcıların değiştiğini belirterek, şunları kaydetti: “Bu süreç ilerledikçe ve bu darbe teşebbüsü ortaya çıktıktan sonra kafama takılan soru şu oldu; ‘Acaba benim üzerinden bir operasyon mu yaptılar?’ Çok çirkin bir tabir ama kullanmak zorundayım, ‘acaba kullanmak mı istediler? Yani kozmik odaya girmeleri gerekiyordu da böyle bir ciddi olayı kamuflaj aracı olarak mı kullandılar’ diye. Yalan söylemem gerekmez, içimdeki bir şüphe büyümeye başladı. Çünkü bazı olayların kumpas olduğu söylendi ve iddialar da bir nebze ortaya çıktığı için bunlar bana niye bir suikast yapsınlar? Böyle bir şey varsa da niye bunlar hala dava açmadı? Ya dava açsınlar ya takipsizlik kararı versinler de şu dosya kapansın herkesin sorgusu sualinden bıktım diye de feryat ettim.”

Olayın nasıl bir seyir izleyeceğini bilmediğini belirten Arınç, “Ama emsali olaylarda birtakım mizansenler kullanıldığı için savcı ve hakimlerin işbirliğiyle isimleri bilerek yanlış verildiği için bazı dinlemeler de yapıldığına göre, bunlar da bir şekilde bir delil üretme kampanyasının aleti olabildiğine göre, içimdeki kuşku büyüyor. Acaba bu olay sebebiyle benim üzerimden bir başka operasyon yapmış olabilirler mi diye.”

Yorumlara Git

Karayipler’de "Korsanlık" savaşı: Maduro’dan BMGK sonrası ABD’ye sert meydan okuma!

Netanyahu alçağından 'Kemalist kalın, Osmanlı'ya özenmeyin' tehdidi!

Ankara'da dehşet: Falcon 50 tipi özel jet düştü, 8 kişi hayatını kaybetti! İşte düşen uçağın özellikleri...

TBMM'de kabul edildi! Türkiye'yle Hong Kong arasında iki çarpıcı anlaşma

Ankara’nın Güvenlik Alarmı: İsrail "Bir Numaralı Tehdit" Kategorisine Alındı